Page 149 - Menfi Tespit
P. 149

İCRA TAKİBİNDEN SONRA AÇILAN «OLUMSUZ (MENFİ) TESPİT DAVASI»NA AİT…
            alanda farklı iki özel hükümdür. Uygulama alanları arasında hiç bir
            kesinleşme alanı yoktur; her iki hüküm de kendi düzenleme alanlarında
            uygulanır.  Kesişme  kümesi  bulunmayan  iki  hükmün  karşılaşması
            mümkün değildir; bu sebeple de hangisinin özel hangisinin genel hü-
            küm  olduğu  konusunda  bir  tartışmaya  yer  yoktur.  Bu  bakımdan  12.
            Hukuk Dairesinin yeni içtihadının yanlış bir tartışma bazında gelişti-
            rilmiş bir görüş olduğunu düşünüyoruz.
                 Yargıtay  12.  Hukuk  Dairesi,  anılan  içtihadında  iki  hüküm  ara-
            sındaki özellik genellik ilişkisini, İİK‟nun, HMK. karşısında «özel ka-
            nun» olduğu şeklindeki bir gerekçeye dayandırmaktadır. Kanaatimizce
            bu  değerlendirme  de  yerinde  değildir.  Zira  HMK.  her  iki  kanun  da
            kendi düzenleme alanlarında genel kanun niteliğindedir; ancak bu iki
            genel kanunda da belli konularda özel hükümler bulunmaktadır. Özel
            hüküm-genel hüküm ilişkisi, iki genel kanunda yer alan hükümler ara-
            sında da olabilir. Özellik-genellik ilişkisi, bir vakıa hakkında uygulama
            alanı bulması muhtemel iki hukuk normu (hüküm) arasında söz konusu
            olur. Kanunların bir bütün olarak karşılaştırılması yanıltıcı olabilir.
            Örneğin, icra mahkemelerindeki yargılamada kural olarak basit yar-
            gılama usulü uygulanmasına rağmen, İİK. m. 5‟deki şikayet yargıla-
            masının  dosya  üzerinden  duruşmasız  olarak  yapılabileceğine  ilişkin
            hüküm, yargılama usulüne ilişkin özel bir hükümdür. Görüldüğü üzere
            bu  iki  hükmün  uygulama  alanı  da  yargılama  usulüdür;  bu  sebeple
            aralarında özel hüküm -genel hüküm ilişkisi mevcuttur. Oysa İİK‟daki
            takip usullerine ilişkin düzenlemeler, Türk hukuku bakımından genel
            hükümlerdir. Örneğin Bankacılık Kanunda yer alan, TMSF alacakla-
            rının takibe ilişkin hükümler ise, İİK‟daki hükümlere göre özel hüküm
            niteliğindedir.

                 Diğer taraftan HMK. m. 209‟da imza inkarına dayanan sahtelik
            iddiası veya davası ile yazı (metin) inkarına dayanan sahtelik iddiası
            veya davasının sonucu bakımından hiç bir ayrım yapılmaması da Yar-
            gıtay 12. Hukuk Dairesinin yeni  içtihadının  aleyhine  kanuni  bir  da-
            yanaktır.
                 Eski Kanun (HUMK) döneminde, sahtelik davası açılmış olması
            durumunda kambiyo senetlerine mahsus icra takibinin durması bakı-
            mından, davanın imzada sahteciliğe mi yoksa metinde sahteciliğe mi
            dayandığı konusunda hiç bir fark gözetmeyen Yargıtay‟ın sahteliği id-
            dia olunan senet hakkındaki, «hiç bir işleme esas alınamama» sonucu
            yönünden hiç bir değişiklik içermeyen, sadece bu sonucun ortaya çıkma
            zamanı bakımından yenilik getiren HMK yürürlüğe girdikten sonraki
            dönemde  hangi  sebeple  görüşünü  değiştirdiğini  anlamak  da  güçtür.


                                                                             149
   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153   154