Page 148 - Menfi Tespit
P. 148

İCRA TAKİBİNDEN SONRA AÇILAN «OLUMSUZ (MENFİ) TESPİT DAVASI»NA AİT…
                 Bu farklı içtihatların varlığı uygulamada tereddütlere yol açmıştır
            ve  kanaatimizce  içtihatların  birleştirilmesi  yoluna  gidilmesi  bir  zo-
            runluluk haline gelmiştir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin görüşü daha
            doğrudur. Zira, HMK. m. 209/1 ile İİK. m. 170/1 arasında özel hü-
            küm-genel  hüküm  ilişkisi  yoktur.  HMK.  m.  209/1  sahtelik  iddiasına
            dayanan menfi tespit davasının sonucunu düzenleyen özel hüküm iken,
            İİK. m. 170/1, sadece icra takibinde imzaya itirazın sonucunu düzen-
            lemektedir. Yani ortada menfi tespit davasının sonucunu düzenleyen iki
            hüküm yoktur ki, aralarında hangisinin diğerine göre özel hüküm ni-
            teliğinde  olduğu  tartışma  konusu  olabilsin.  Başka  bir  deyişle  bu  iki
            hüküm kabil-i kıyas hükümler değildir. İcra takibine itiraz, icra mah-
            kemesine yapılsa dahi, teknik anlamda ortada bir dava ya da ön sorun
            şeklinde sahtelik iddiasından söz edilmesi imkânsızdır. Gerçekten de,
            icra  takibine  itiraz  dava  olsaydı,  bu  durumda  aynı  sebebe  dayanan
            davayı düzenleyen iki ayrı hükümden söz edilebilecek ve icra takibine
            ilişkin olarak İİK da düzenlenen hükmün, HMK. m. 209/1‟e nazaran
            özel hüküm olduğu söylenebilecekti. Oysa icra mahkemesindeki imza
            itirazının incelenmesine ilişkin yargılama kesinlikle bir dava değildir.
            Bu inceleme sonunda icra mahkemesince verilen kararların, aynı id-
            diaya dayanan bir menfi tespit davası sonunda verilen kararlarla aynı
            olmadığı; maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği tartışmasızdır.
                 Şayet icra takibine itiraz, HMK. m. 209 anlamında imza inkarı ya
            da sahtelik iddiası olarak nitelendirilebilecek olsaydı, takibin kendili-
            ğinden  durması  konusunda  hangisinin  özel  hüküm  olduğu  tartışma
            konusu edilebilecekti. Kuşkusuz genel haciz yoluyla takipteki imzaya
            itirazla  icra  takibinin  kendiliğinden  durması  sonucu  ile  HMK.  m.
            209/1‟deki  «hiç  bir  işleme  esas  alınamama»  ve  bu  sebeple  takibin
            kendiliğinden durması sonucunun hiç bir ilgisi yoktur. Her iki hükmün
            gereği olarak da icra takibinin kendiliğinden durması tamamen tesa-
            düfi  bir  durumdur.  (Nitekim  1985  değişikliğinden  önce  kambiyo  se-
            netlerine mahsus ilamsız icra takibinde imza itirazı da takibi durdu-
            ruyor idi). Başka bir deyişle, icra takibinde imzaya itirazı düzenleyen
            hüküm  ile  sahtelik  iddiasını  düzenleyen  hüküm  arasında  da  özel-
            lik-genellik ilişkisi yoktur. Her ikisi de kendi düzenleme alanlarında
            özel hüküm niteliğinde düzenlemelerdir.

                 Aynı şekilde kambiyo senetlerinde imzaya itirazın sonucunu dü-
            zenleyen İİK. m. 170/1, salt bu alanda; imza sahteliği iddiasına daya-
            nan menfi tespit davasının sonucunu düzenleyen HMK. m. 209/1 ise bu

                Mevzuat  Bankası),  19.  HD.  29.05.2012  T.  4155/9081 (yayınlanmamıĢtır); 19.
                HD. 05.04.2012 T. 2197/5746 (yayınlanmamıĢtır) (www.e-uyar.com)

            148
   143   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153