Page 29 - Diyarbakır Barosu Yeni Bir Anayasa Da İnsan Haklarına Yeni Bir Bakış
P. 29
Faııl Hİanİ E.d.m
Atatürk milliyetçiljği ve anayasal yudseverlik için d€ birkaç ş€y söylem€k istiyorum. Anayasal
yurtslverlik v€ya anayasaı Vatandaşllğln geçerli olabilm€si içifı h€r şeyden önce iki unsurun
varllğr gerekir. Biİincjsi vatandaşllk tanlmlanlrken herhangi bir etnik, dinsel, dilsel, mezhep-
sel ya da kültürel kümeye atlf yapllmamas| ya da bunlara iIişkin çağnşlm yapan kavramlann
kullanmamasldlr, ikinci olarak, toplumun çoğul yaplslnda var olan etnik, dinsel, dilsrl, meı-
hepsel ve kültürel çoğulculuk tanlnmalldlr. Yani birinci unsur bu kimlikl€rden birinden haİe-
k€tle vatandaşllğln tanlmlanmamaslı ikjncisi ise var olan bütün bu kimliklerin tan.nması ve
eşdeğer kabul€dilmesidjr. Ancak bu şekild€ anayasal Vatandarlğl gerçek anlamlyla kabul et-
miş Ve toplüJm taraflndaİ da kabul edil€biliİ hale getirmış olabjliriz. Aksi takdirde İesmi çev-
reler;n savunduğu "Anayasada yeİ alan bütün dü:enlemeler anayasal vaüandaşlüğl ifad€ edi-
yo//' tezi doğruluk payl bulamaı.
ikinci olarak, laikliğin türdeşleştiric;ve bütünleştirici işlevine ilişkın konuşmak istiyorum. Bi-
İar önce de ifade ettjğim gibı, bir taraftan dinsel alan ya da dini d€ğ€rler kamusal ve topıum_
5al alandan düşlanmaya çajlşılmakta, diğeİ taraftan da resmi olarak değil ama gayri resmi
olarak var olan din, topllmsal bütünleşmeyi, milli birllk ve b€rab€rliğj sağlayıcl işl€vinden ya,
rarlanmak amaclyla toplumda yayglnlaştınlmak istenmektedir. 1982 Anayasasl alt mevzuatla
ve Uygulamayla birlikte değerlendırildiğinde bunıJ hissetmek mümkündür.
cumhuriyetjn kuruluş sürecinden itibaren ulu5 inşa edilirken, yanivatandaşllk kimliği be|iİle_
nirken islam dini yaplştlrücl unsur olarak kullanllmlştlr. Teorik olarak açlk bir allf bulunmasa
dahi, islam dıni ve onıJn içerisinde sünnilik, hatta sünnilik iç€risinde de Hanefaliğin yaplştlrl-
cl, bütünleşti.lci bir unsur olduğu 82 Anayasa9'nda ima edilmiş(i,. Böyle bir unsur olarak is-
lamln vaİllğl, biİey ve toplum taraflndan kabul edilmesi, ist€n€n ve arzulanan bir şeydiİ; an,
ca! burada kasledilen elbetle ki slnlrlan d€vlel taratlndan çizitmiş, miIlil€ştirilmiş bir islam.
dlr. Devletin bunu ne kadal başarabildiği ayn bir tartlşma konusudur; ancak, arzulanan şey/
sln rlarl devletça s€çkinler taİaflndan belirlenmiş bır dinin birey ve toplum ne2dinde yaygln ka-
bul 9örmesidjr, çünkü bu yaygln kabul 9örme, devletin hem varoluşUnunu hem de s€mbollerini
meirulaştrmak gıbi bir işlev görür,
0indar insanlar araslnda yaygln o|an vatan/ millet bayrak 9ibi kavramlaİa kutsiyet atf.tmE
anlayl1, dini argümanlann kullanllmasl vas tasıyla gerçekleşmektedir. Dolay slyla hem ulusal
büdjn|üğü sağlamak gibi biİ işlevi y€rine getirdiği, hem de bireyleri depolitiıe €tmek/ sıyas€t-
ten soğutmak §uİetiyle pa9if toplum yara!lmaslna katklda bulunmak işlevinı yerine getiİdiği-
ne inanlldlğı için, islam unsı:ru gayri resmi olarak kabullenilmiş birey ve toplum taraflndan
da kabulıenilmesj anayasa koyucu taraından i§tenmi§tir. Bunun dlslnda, homojen bir toplum
tasanmlnda devletçilik, milliyetçilik ve laiklik ön€mli ilkelerdir; aynca buİada sözii edilen
korpoİati5t düşünc€nin d€ çok büyük etkisi vardlİ.
0ıell1kl€ 1995 anayasa değişikliği önce§inde anayasa metnind€ karşlmlza çlkan sivil toplum
karıltllğlnl hatta düşmanllğlnl da bu çarçevede değerlendimek gerekil, Kroniİ bölünme fobi,
§inin bir gereği olarak, d€vlet h€r türlü farklllaşmaya kuşku ve *orkuyla yaklaşmaktadlrj yani
anayasa koyucunun yaratmak istediği birey Ve toplum profili farklllaşma içermeyen, dolaylsly-