Page 98 - Diyarbakır Barosu Yeni Bir Anayasa Da İnsan Haklarına Yeni Bir Bakış
P. 98
b6yle bir hizmet almak istemeyen insanlann Verdiği vergiıer kartlllğlnda seksen bin, yüu bin
kişiljk bir din hiznetleri ordusu finanse edilmektedir.
Nolmal laik bıl rejimde cemaatIerin/ cemaat de.neklerinin finans€ attjği imamlar olur, Böyle
bir İeiime 9irdiğinirde o zaman gerçekten laik bjr toplumdayl2 denektir. Türkiy€'de osman_
|'dan kalma bir anlaylşla, çoğırnluğır oluşturan sünni_Hanefi ittifaklnln hakim miilet olduğu
inancl mevcuttuİ. 8u toplumun, bu ülkenjn, bu devletin esas sahibi kendisidir; diğeİleri yaban-
cldlr. sünnj-Hanefi kesim içjn Kİn,Türk aynşmasl ikincildir; esas ]ttifak, Sünni_Hanefi ittifa-
kldlr, oevlet de 1923'ten sonra bu baküşl benims€miştir, §ünkü bu şekilde sünni Hanefi ittifa
klnl h€m yanlnda tutmak, h€m de denetim altlna almak imkanı €lde etmiştiİ. Boylece laikl]k,
hem Hanefi sünnilerin kabul ettiği biçimde devlet hizmetlerinin devl€t taraflndan sunı]lmasl
biçimjnde tecelli edecektir, hem de bu din devlet tarafndan denetlenecektir. Nevi §ahslna
münhanr bu lajklik anlaylşlnl sadece 9üçler dengesiyl€ tanlmlayabilirir.
Türk-islam sentezinjn İürİiye toplumu üzerind€ bir 9üç olarak kendini 1980'|erd€ ifade €tme,
sjnin ciddi taşlylcılaİlndan biri, bu garip laik devlet imajrdlr. Kürtler konusunda anayasada si,
zin söylediğiniz şekilde hiçbir önlem bulunmamaktadtr; sadece Kİrtler değıl, Türkiye'de Ti]rk
etnik kimliğine veya sü,lni,8anefi çoğunluğa a]t olmayanlarla il9jli herhangi bir pozitif koru
ma ilkesi yoktuİ. "Türkiye cumhurlyeti'n€ vatandaşl k bağlyla bağll olan heıkes Türktür'' ştk_
linde bir tanlm vardlİ ve bu, kağlt İzerinde çok yanllş olmayabilir. Eğ€r 192o'lerden itibaren
hakikaten hiçbir yanllş anlamaya izin vermeyecek biçimde bir €tnik kimliğe de vurgu yapan
uygulamalaİ/ kanunlar, yönetmelikler çlkartrlmlş olmasaydl, biz zaman içinde Türkiye'de bı]
"Türk" tabirinin bir etnik limljk değil, biİ vaiandaşllk ifadesi olduğunu kabul eder duruİnda
olacaktlk b€lkide.
Anayasadaki Türk tabirini doğrulamayan bir dızi uygulanamlz m€vcuttur. Türkçe konıJşmayla
ilgili uygıJlamamlz buna bir örnektir; çünkü TüİkIük Ve Türkçe konuşma birbirini gerektiren
§eyl€İ d€ğild]r; Türkiye'de Türkçe konuşmayan Vatandaşlar vardlr. Diğer talaftan Hrristiyan_
larla, Yahudilerle il9iıi bir dizi ayımcllik sö2 konusud!r; bu kişjl€r subay olamazlar biliyorsu
nuz, ÜnİVersit€ dlşında fiilen devl€t memuru olamazlar- Bunu. bir yasağl yoktur, ama yine de
olamazlar. Hatta ı951 kalarnameslne 9öre l\,4üslüman olmayan bjr Türk vatandaşl, ilk v€ or-
taokulıarda Türkç€ dersi veremez; hala da böyl€dir. Dolaylryla biz Türkiye'deki uygulamada
Türk slfatlnln arkaslnda yatan €tnik kültürel kimlik aidiyetini hiçbir şekilde kanunda, idarenin
uygulamalannda slflİlamadüğlmlz için, soüıuç olarak bugün bü tabil ister istemez Vatandarar
araslnda bir aynm içerir. 0 baklmdan ben Türkiye'de bi]nun üstesinden ancak Türkiyelilik ta_
biİiyl€ gelinebile.eği kanıslndaylm. Hanrladlğlm kadanyla bu ifade l97o'ıerd€ ortaya çlkm ş-
tlr. "Türkiyelilik" tabii ki o kadar kolay oturan bir kimljk ıfadesi değildir; aynca yüks€len
milliyetçilik de bu kullanlml çok ciddi biçimd€ €ngellemiştir. Kağıt ü2erjne bakıldığlnda aslln_
da anayasa bu açldan nöirdür, ancak anayasadan uygulamalara/ yani kanun maddelerine, ka,
rarnam€l€le ge§ildiğinde Türk tabilinin çoğu zaman etnik kültürel bir kimlik aidiyeti içerdiği_
ni ve dolaylslyla bu aidiyete sahip olmayanlann dlşlandlğlnl biliyoruz.
192o'de Meclis, 8üyük Millet M€clisi adıyla kıJrulmuştur benim bjldiğim kadarlyla; ''Türki_
ye" ifadesi daha sonra €klenmiştir. 0 zamanlar devlete verilecek adlara ilişkin tartlşmalar so,
nucu, bır coğ.afj tanlma ait bır isimle 1'Türkiy6 Devl€ti" denmiştr, Türkiye, Avlupalllarln l2.