Page 307 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 307

VE AİHM İÇTİHATLARI IŞIĞINDA GENEL DEĞERLENDİRME

          1- Düşünce ve İfade Özgürlüğü Bakımından


          AİHM  ifade  özgürlüğüne  müdahale  için,  müdahalenin  kanunla  öngörülmesi,  meşru
          amacın varlığı, demokratik toplumda gereklilik şartlarının muhakkak oluşması gerekti-
          ğini açıkça bütün kararlarında belirtmiştir.

          AİHM, ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun temel değerlerinden biri olduğunu
          hatırlatmaktadır. 10. maddenin 2. paragrafı uyarınca bu, sadece kabul gören ya da zarar-
          sız veya kayıtsızlık içeren “ bilgiler “ veya “ fikirler “ için değil, aynı zamanda Devlet’i
          ya da halkın bir kesimini kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir.
          Bunlar, bir “demokratik toplumun” olmazsa olmaz çoğulculuk, hoşgörü ve her türlü
          düşünceye açıklık anlayışının gerekleridir. 10. maddede belirtilen şekilde bu özgürlük,
          ancak harfiyen uyulması gereken ve ikna edici bir şekilde tespit edilmesi gereken bazı
          istisnalara tabidir. AİHM, daha sonra 10. maddenin 2. paragrafında belirtilen anlamda
          “zaruri” sıfatının “acil bir sosyal ihtiyaç” anlamına geldiğini hatırlatmaktadır. Sözleş-
          meci Devletler anılan ihtiyacın mevcut olup olmadığının değerlendirilmesi konusunda
          belli bir takdir yetkisine sahiptir, ancak bağımsız bir mahkeme tarafından verilenler
          de dahil olmak üzere, tabi olduğu yasama ve kararları kapsayacak şekilde Avrupa de-
          netimi ile iç içe olmalıdır. Gerçekten de, AİHS’nin 10. maddesinin 2. paragrafı, ifade
          özgürlüğünün büyük önem taşıdığı siyasi konuşmalar veya tartışmalara ilişkin ya da
          kamu çıkarları alanında sınırlamayı oldukça dar bir alanda tutmaktadır. İfade özgürlüğü
          siyasi partiler ve aktif mensupları için çok daha değerli olup, bir siyaset adamının ifade
          özgürlüğüne bir müdahale söz konusu olduğunda, özellikle bu kişi muhalefet partisi-
          nin mensubu ise, AİHM’nin bunu daha sıkı denetlemesi gerekir. Ayrıca, izin verilebilir
          eleştirilerin sınırları, hükümet ile ilgili olduğunda, sade vatandaşlar veya siyasetçilere
          kıyasla daha geniş tutulmalıdır.
          Özellikle AİHM Faruk Temel/Türkiye davasında “Bu bağlamda AİHM, Hükümetin,
          egemen konumu itibarıyla, özellikle muhaliflerinin haksız saldırı ve eleştirilerine farklı
          yollardan cevap verme imkânı olduğu durumlarda, ceza yolunu belli sınırlar çerçeve-
          sinde kullanması gerektiğini” hatırlatmaktadır. (Gerçekten de, demokratik bir Devlet’in
          yetkilileri, özellikle mevcut davadaki açıklamada olduğu gibi Kürt sorunu, Irak savaşı,
          Türkiye’deki cezaevlerinin ve Abdullah Öcalan da dahil tutukluların durumu ile ilgili
          bir eleştiriyi hoşgörü ile karşılamalıdır. AİHM, üstelik kabul edilebilir eleştiri sınırları-
          nın hükümet için sade vatandaşa kıyasla daha geniş tutulması gerektiğini hatırlatmak-
          tadır, diyerek benzer davamızda olduğu üzere siyasetçilerin ifade özgürlüğünün daha
          geniş tutulması gerektiğine karar vermiştir.
          2-Toplantı Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı Bakımından


          2911 Sayılı Yasanın toplantı ve gösterilerin düzenlenmesine ilişkin getirdiği şekli ko-
          şulların, toplantı ve gösteri hakkının özünü ortadan kaldıracak şekilde yorumlanması
          mümkün değildir. AYM kararları ve AİHM içtihatlarında 2911  Sayılı  Yasanın bu nevi-

                                              306
   302   303   304   305   306   307   308   309   310   311   312