Page 308 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 308
den hükümleriyle ilgili aynı yorum esasları benimsenmiştir.
AİHM içtihatlarında, devletlerin yasayla toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını idari açı-
dan bazı düzenlemelere tabi tutabileceği kabul edilmektedir. Ancak, bu düzenlemelerin
hiç birinin toplantı ve gösteri hakkının kullanılmasını ortadan kaldıracak şekilde uygu-
lanamayacağı kabul edilmektedir.
AİHM’e göre, şiddet içermeyen barışçıl gösterilerin tam bir özgürlükten yararlanarak
gerçekleştirilmesi esastır. Bir toplantı ve gösteri yürüyüşünün yasadışı olması veya ya-
salara aykırı olarak düzenlenmesi tek başına toplantı veya yürüyüşü hakkına müdaha-
leyi haklı kılmaz.
“AİHM, bildirim yapılmadığı takdirde, gösterinin kanun dışı olacağına kanaat getir-
mektedir. Başvuran da buna itiraz etmemektedir. Ancak AİHM, kanundışı bir durumun
toplantı özgürlüğünün ihlal edilmesini haklı göstermeyeceğini hatırlatmaktadır. (Cis-
se-Fransa, no: 51346/99).
Anayasa Mahkemesi, 25.03.2015 tarih ve 2013/2394 başvuru nolu Osman Erbil ka-
rarında; 2911 s. Yasanın 10. Maddesine uygun bildirim şartı yerine getirilmemesinin
tek başına barışçıl gösteri hakkının sınırlanmasına gerekçe olmayacağı belirtilmiştir;
“52. Anayasa’nın 34. maddesinde herkesin ‘önceden izin almaksızın’ barışçıl toplantı
ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı güvence altına alınmıştır. Bu çerçevede 2911 sa-
yılı Kanun’un 10. maddesinde toplantı ve gösteri yürüyüşleri için bildirim usulü kabul
edilmiştir. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin izin veya bildirim usulüne bağlanması, bu
usullerin amacının, her türlü toplantı, yürüyüş veya diğer gösterilerin düzgün bir şekilde
yapılmasını güvence altına almak için yetkililere makul ve uygun tedbir alma imkanı
sağlamak olduğu sürece, genel olarak hakkın özüne dokunmaz. Bu kapsamda, izin ve
bildirim usullerinin uygulanması toplanma hakkının etkin kullanılması imkânını sağla-
mak içindir. Derhal tepki verilmesinin haklı olduğu özel durumlarda ve protesto barışçıl
yöntemlerle yapıldığında, bu tür bir eylemin, sadece bildirim yükümlülüğünün yerine
getirilmediği gerekçesiyle dağıtılması barışçıl toplantı hakkına ölçüsüz bir sınırlama
olarak değerlendirilmelidir (bkz. Bukta ve diğerleri/Macaristan, § 36; Oya Ataman, §§
38-39, Balçık ve diğerleri/Türkiye, B.No: 25/02, 26/2/2008, § 49, Samüt Karabulut/
Türkiye, B.No: 16999/01, 27/1/2009, §§ 34-35).”
Bu içtihatlar ışığında, kolluk güçleri yahut mülki amirlerin yasaklamaları, yasa dışı ilan
etmeleri, dağılın uyarısı yapmalarının barışçıl bir toplantı veya gösteriyi suç haline ge-
tirmeye yetmediği gibi, bu tür müdahalelerin AY 34 ve AİHS 11. Madde ihlali olduğu
dikkate alınmalıdır. Sonuç olarak;
- Toplantı ve gösteri özgürlüğü, demokratik bir toplumda hem siyasi iktidarın kamuoyu
tarafından bir denetlenme şeklidir. Hem de yurttaşların, derneklerin, siyasi kurumların
kendi düşüncelerini kamuoyuyla ses getirecek şekilde paylaşarak, baskı gücü oluşturma
yoluyla demokratik siyasal yaşama bir katılma biçimidir.
- Toplantı ve gösteride dile getirilen görüşlerin belli kesimlerde tepkiye neden olması,
engelleme veya soruşturulmasına, kamu davası açılmasına gerekçe olamaz.
307

