Page 310 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 310

mektedir.
            BM Genel Kurulunca 16 Aralık 1966 tarihinde kabul edilen ve Türkiye’ nin 15/08/2000
            yılında imzaladığı Birleşmiş Milletler Medenî ve Siyasî Haklar Sözleşmesi 25. Madde-
            sinde “Her yurttaş 2. maddede (Her devlet, kendi ülkesinde bulunan ve kendi yetkisine
            tabi herkese ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da herhangi başka türlü fikir, ulusal
            veya toplumsal köken, servet, soy gibi durumlara dayanan hiçbir ayırım yapmaksızın)
            belirtilen ayrımlar ve makul olmayan kısıtlamalar yapılmaksızın: Doğrudan doğruya
            kendisi yahut serbestçe seçilmiş temsilcileri aracılığıyla kamu yönetimine katılma, Ge-
            nel ve eşit oya dayalı ve seçmenlerin özgür iradesinin ifadesini sağlayacak gizli oyla
            yapılan gerçek periyodik seçimlerde oy verme ve seçilme; Genel eşitlik şartları içinde,
            ülkesinin kamu hizmetlerine girme hak ve imkanına sahiptir.” Denilmiştir. Avrupa İnsan
            Hakları Mahkemesi, gerek AİHS gerekse de uluslararası diğer metinler ve bazı kriterler
            ışığında seçme ve seçilme hakkının ihal edildiğine ilişkin sayısız karar vermiştir.
            Nitekim AİHM Lykourezos/Yunanistan davasında milletvekilliği ile bağdaşmayan bir
            görevden dolayı, milletvekilliği sıfatının sona erdirilmesi konusunu ele almıştır. Ana-
            yasa 57. Maddesine göre milletvekili iken başka işte çalışması(avukatlık yapması)) se-
            bebiyle, Yüksek mahkemece başvurucunun milletvekilliği sıfatının sona erdiğine ka-
            rar vermiştir. Bunun üzerine başvurucu, milletvekilliğinin sona erdirilmesi kararının
            seçilme hakkına ve seçtikleri adayı seçim döneminin sonuna kadar görevde görmek
            istemeleri yönündeki seçmen iradesine aykırılık oluşturduğunu ileri sürerek AİHM’e
            başvurmuştur. Mahkeme başvurucunun hukuka uygun şekilde seçildiğini, yani seçimin
            Anayasaya ve seçim hukuku sistemine uygun şekilde gerçekleştiğini tespit etmiştir, de-
            vamında “Seçimlerin yapıldığı esnada ne seçmenler ne de seçilenler, bir milletvekili-
            nin seçildikten sonra milletvekilliği yanında aynı zamanda eski mesleğini sürdürmeye
            devam  etmesinin  milletvekilliğiyle bağdaşmadığını  bilmemektedir.  Mahkeme,  tartış-
            ma konusu bağdaşmazlığa ilişkin düzenlemenin parlamento seçimlerinden önce 2000
            yılında geçerli olduğu yönündeki hükümetin itirazını ikna edici bulmamıştır. Yasama
            döneminin başlamasından önce bir mesleğin icrasından dolayı milletvekilliğinin sona
            erdirilmesi hem başvurucu hem de seçmenler açısından şaşırtıcı olmuştur. Bu nedenler
            serbest seçim hakkı ihlal edilmiştir” Demiştir. Ek 1 Protokol 3. maddenin sağladığı
            güvence içi boş bir güvence olsaydı, seçimlerde aday olanlar ve seçmenler, her za-
            man keyfi olarak haklarından yoksun bırakılabilirdi. Bu açıklamalar altında Mahkeme,
            Yunan Yüksek Mahkemesi’nin sonradan yürürlüğe sokulan Yunan Anayasası’nın 57.
            maddesine göre karar verdiğini, oysa başvurucunun seçildiği dönem dikkate alındığın-
            da seçilmesinin hukuka uygun olduğunu belirtmiştir. Yunan Yüksek Mahkemesi, baş-
            vurucunun seçimini iptal etmek suretiyle başvurucuyu Parlamento’da temsilci olarak
            görmek isteyen seçmen iradesini yok saymıştır. Bu halkın temsilcilerinin seçimindeki
            doğruluk ve güven ilkesine aykırılık oluşturur. Hükümet, demokratik düzeni korumak
            üzere hemen yürürlüğe soktuğu katı bağdaşmazlık düzenlemesi konusunda ikna edici
            sebepler gösterememiştir. Sonuç olarak, serbest seçim hakkının ihlal edildiğine ilişkin
            söz konusu karar verilmiştir.

            Gerek 2002 tarihli Selim Sadak ve Diğerleri/Türkiye davası, gerek Nisan 2007 tarih-

                                                 309
   305   306   307   308   309   310   311   312   313   314   315