Page 332 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 332
rılması, hem kadınların acil olan işlemlerini uzatması hem de kadınlar için bezdirici
olabildiğinden kadınların hak arama yolunu tercih etmemesine sebep olmaktadır.
Herhangi bir işte çalışmama, gelir sahibi olmama ve şiddet uygulayana ekonomik ola-
rak bağımlı kalma hali, kadınların şiddetle başa çıkarken en büyük güçsüzlüğü olmak-
tadır. Sırf bu nedenle çocuğunun velayetini alamama sıkça karşılaşılan sonuçlardandır.
Bu nedenle, şiddete maruz kalan kadınlara sosyal devlet ilkesi gereği hem yaşamını
sürdürmeye yetecek kadar maddi destek hem de çalışmak isteyen kadınlara iş olanakları
sağlanmalıdır.
Yargılama esnasında kadınların beyanları esas alınmalı ve bu itibarla, derhal harekete
geçilerek ve titizlikle kadınların ihtiyacı olan hukuki süreç başlatılmalı, acil koruma me-
kanizmaları devreye girmelidir. Ancak uygulamada bu süreçlerin aksadığı, bazen hiç
devreye girmediği, bazen de gerekli özen ve titizliğin gösterilmediği anlaşılmaktadır.
Kısa süreli, delil arayan veya reddedilen tedbir kararları oldukça çok sayıdadır.
Boşanma sürecinde olan kadınların toplumsal baskıya ya da karşı tarafın sindirme poli-
tikalarına yenik düşerek dosyalardan feragat ettiği çok sayıda durumla karşılaşmaktayız.
Kadınların, özellikle boşanma sürecinde, tek geçim kaynakları olan tedbir nafakalarının
çok düşük miktarda belirlenmesi veya hiç belirlenmemesi, kadınların şiddet ortamına
dönmelerinin en büyük gerekçelerinden biri olarak karşımızda durmaktadır.
Cinsel saldırı içerikli yargılamaların birçoğunda hem kadının adalete erişim olanakları
hem de adli vakaya dönüştükten sonra kadını koruyan ve destekleyen yan tedbirler ye-
tersizdir. Özelde fail genelde toplum baskısı mağduru kadınların bu süreçte şikâyetten
vazgeçmesi veya suç şikayete tabi değilse ifade değiştirmesi ile failin cezasız kalması
sonucunu doğurmaktadır.
Yargılamalardan sonuç alamamak, adalete güven ile ilgili sorun yaşamak, adalete eri-
şimde bürokratik engellere takılmak, adli personelin mağdura yaklaşımı, mahkemeler-
de mağdurun sanık sorgusu yaparmış gibi sorgulanması, istismar dosyalarında çocuğu
dinlemelerde ikincil mağduriyetlerin yaşatılması ve suç ile yaptırımı arasındaki orantı-
sızlıklar bu krizin temel nedenleridir. Tek başına hukuki desteğin yetmediği ve kadının
şiddetle başa çıkarken çok yönlü desteklenmesi gerekliliği açıktır.
Ücretsiz, sağlıklı, erişilebilir ve güvenli koşullarda kürtaj uygulanarak, gebeliğine son
vermek isteyen kadınların bu hakkı güvenceye alınmalı, uygulamadaki fiili yasaklama
sonlandırılmalıdır.
-Türk Ceza Kanununun Çocuk Düşürme maddesi (madde 100) göre, gebeliğin 10 haf-
tasından sonra kürtaj olan kadına bir yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. Oysa her
kadın, hamile olduğunu ilk 10 haftada fark etmeyebilir. Kadınların güvenli olmayan
çocuk düşürme yollarına başvurmalarını önlemek için yasal kürtaj süresi 12 haftaya
çıkarılmalıdır.
- Tecavüz sonucu oluşan hamileliklerde kürtaj süresi en az 24 hafta olmalı, ‘’savcılık
izni’’ talebiyle kürtajın fiilen engellendiği durumlar ortadan kaldırılmalı, kadının beyanı
331

