Page 337 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 337
tirmekte kullanılan her türden edimlerdir. İşkence ve kötü muamele yasağı olağanüstü
sayılabilecek hallerde dahi askıya alınamayacak mutlak haklardandır. İşkencenin mut-
lak yasaklığı niteliği hem iç hukukta hem de uluslararası tüm temel insan hakları metin-
lerinde tanınmış ve koruma altına alınmıştır. İşkence yasağı buyruk kural (juscogens)
olarak tanımlanmıştır. Uluslararası toplumun mutlak bağlayıcı bir kural olarak tanıdığı
hiçbir istisnası olmayan temel bir ilkedir. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 5.madde-
si ve Kişisel Ve Siyasal Haklar Uluslar arası Sözleşmesi’nin 7. Maddesi, hiç kimsenin
işkence veya diğer zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muameleye veya cezaya
maruz bırakılmayacağı öngörmektedir. Ayrıca Türkiye’nin de imzasının bulunduğu Av-
rupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesinde; “Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı
ya da onur kırıcı cezâ veya işlemlere tâbi tutulamaz.”düzenlemesine yer verilmiştir.
Türk Ceza Kanunu 94.madde de ise kamu görevlileri tarafından bireylere karşı işlediği
sistematik, belirli bir süreyi kapsayan, insan onuruyla bağdaşmayan davranışlar işkence
suçu olarak kabul edilmektedir. Ancak Türkiye tarihinde giderek katlanan hak ihlalleri
tablosu karşımıza çıkmaktadır. Bu hak ihlalleri dönem dönem yükselip düşmüş olması-
na rağmen günümüze kadar sistematik işkencenin devam ettiği ve işkenceyi yapan kamu
görevlileri hakkında etkin bir soruşturma yürütülmediği, yaşanan işkence vakalarının
sonucunda cezasızlık politikasının ısrarla yürütüldüğü herkes tarafından bilinmektedir.
KOMİSYONUMUZUN YAPMIŞ OLDUĞU GÖRÜŞMELER
- 01.06.2020 tarihinde 09.30’da Baro Yönetim Kurulu Üyemiz Av.Muhlis Oğurgül ve
Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi İşkence Önleme Komisyonu üyemiz Av.Azat
Taşkın ve Stj.Av.Şervan Vefa ve şüpheli Müdafii Av. Şeyhmus BAYHAN tarafından
şüphelinin gözaltında tutulduğu Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlü-
ğüne gidilmiş ancak savcılıkça herhangi bir avukat görüşme kısıtlanması kararı olma-
masına karşın ilgili kolluk tarafından “elimizde şüpheli tarafından imzalanmış herhangi
bir avukat ile görüşmek istemediğine ilişkin yazılı beyan bulunmaktadır” denilerek şüp-
heli ile görüşme engellenmiştir.
- Şüpheliye OCAS sisteminden zorunlu müdafilik görevi sebebiyle atanan avukat ara-
cılığıyla gerçekleştirilmiştir. Yapılan görüşme zorunlu avukat tarafından tutanak altına
alınmıştır.
-Yaklaşık 8 saat süren ısrardan sonra meslektaşlarımızın telefonlarını dışarıda bırakmak
şartıyla görüşebilecekleri söylenmiştir. Konu meslektaşlarımız tarafından değerlendi-
rilerek işkence gibi bir insanlık suçu karşısında kanuna aykırı bu talep kabul edilmek
zorunda kalarak şüpheli/mağdur ile görüşülmüştür.
- Uzun süre bekletilen meslektaşlarımızdan yalnızca ikisinin şüpheli ile görüşmesine
izni verilmiştir. Yapılan görüşmede şüphelinin ifadesi ile görüşme yapılan günün öğlen
saatine kadar şuurunun kapalı olduğu, kendisine yeni gelebildiğini, adli muayenesinin
emniyet içerisinde yapıldığını, teslim olduğu andan Asayiş Şube Birimi’ne getirilene
kadar üç farklı polis biriminde işkenceye uğradığını, işkencenin yol boyunca da devam
ettiğini ve basına yansıyan görüntülerin ise kendisine ait olduğu, mevcut fotoğrafların
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Birimi’nde çekildiğini ifade etmiştir. Bu
336

