Page 485 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 485

kılarak gözaltına alınmıştır. Kadın cinayetlerini protesto etmek için yapılan haklı ve ba-
          rışçıl bir toplantıya şiddet uygulanarak müdahale edilmesi göstermektedir ki kadınların
          yaşam hakkını savunmak, şiddeti protesto etmek, sorumluları göreve çağırmak, erkek
          egemen sistemi rahatsız etmekte şiddetin münferit ve kişiler arası değil politik olduğunu
          bir kez daha gözler önüne sermektedir.
          Failin fiilini tartışmak yerine kadının şiddete uğramasına, bulunduğu yeri ve zamanı,
          giyiniş biçimini, yaşam tarzını mazeret göstererek; davaları kapalı kapılar ardında, ses-
          siz sedasız görmeye çalışan, ilkeleri daima erkek failler lehine işleten cinsiyetçi yargı
          mekanizması, her alanda olduğu gibi adliye koridorlarında da adalet talebini ısrarla sa-
          vunan, işlemeyen hukuki süreci işletmek için kamuoyunu harekete geçiren, duruşma
          salonlarını dolduran kadın örgütleri sayesinde artık kararlarını toplumsal cinsiyet ilke-
          lerini dikkate alarak vermesi gerektiğinin farkına varmıştır.

          Şule Çet cinayetinin, intihar perdesi ile üzeri örtülmeye çalışılırken katillerinin tutuk-
          lanması ve en nihayetinde cezalandırılması, Ceren Damar’ı katleden erkeğin ceza alma-
          sı ve daha az ceza almasını sağlamak amacıyla savunma sınırlarını aşan müdafii hakkın-
          da baro tarafından disiplin soruşturmasının başlatılması, Müzeyyen Boylu’yu katleden
          sanık müdafiinin davaya katılımı azaltmak ve dosya takibini zorlaştırmak maksadı ile
          davanın  başka  yere  taşınması talebinin reddedilmesi, hukuk  fakültesi öğrencisi olan
          Öykü A.’ya ve bir çok kadına cinsel saldırıda bulunan erkek avukatın tutuklanması gibi
          örnekler, kadın örgütlerinin kamuoyu oluşturarak verdikleri mücadeleden ve kazanım-
          lardan asla vazgeçmemelerinin sonucudur.

          Değerli Basın Emekçileri;

          Bilindiği üzere 27/02/2020 tarihinde resmi açıklamalara göre İdlib’de 33 askerin ya-
          şamını yitirmesi üzerine Türkiye’de bulunan sığınmacılar sınır kapılarına götürülmüş
          ve bazı gönderme merkezleri boşaltılmıştır. Sınır kapılarına yığılmış olan sığınmacıla-
          rın botlarla denize açıldığı, bunların arasında bebek, çocuk, yaşlı ve kadınların olduğu
          da görülmüştür. Uygulanan savaş politikaları sonucunda evlerinden ayrılmak zorunda
          kalan mültecilerin yarısından fazlasını oluşturan mülteci kadınlar, erkeklerden farklı
          olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle de şiddete ve ayrımcılığa maruz kalmak-
          tadır. Toplumun kadın bedenine yönelik mülkiyet algısı kadınlara yönelik cinsel saldı-
          rının yüzyıllardır bir savaş silahı olarak kullanılmasının başlıca nedenidir. Savaşların
          görünmeyen yüzü olan mülteci ve sığınmacı kadınlar yakınlarını kaybetmelerinin yanı
          sıra yoksulluk, açlık, enfeksiyon hastalıkları, düzenli sağlık bakımı alamama, dil soru-
          nu, kültüre yabancı olma, cinsel ve fiziksel saldırılar, erken yaşta evlendirilme, satılma,
          istenmeyen gebelik gibi ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Biz kadınlar pek çok ihlale yol
          açacak bu gidişatın durdurulması için yetkilerin devreye girmesi çağrısında bulunuyo-
          ruz.

          Kadın mücadelesinin sembolü olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri
          bu yıl şüpheli bir şekilde kaybolan, günlerdir kendisinden haber alınamayan Gülistan
          Doku için Dersim’de başlatılmış ve kadınlar hep beraber Gülistan Doku’nun nerede
          olduğunu sormuştur. Bizler de buradan Gülistan Doku bulunana dek olayın takipçisi

                                              484
   480   481   482   483   484   485   486   487   488   489   490