Page 484 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 484

ması ve mücadelesinin simgesi olan bu günde kadınlar bütün renkleriyle taleplerini hep
            birlikte haykırmakta, karar alma organlarında, istihdamda, eğitimde, yer alabilmek için
            patriarkaya karşı omuz omuza mücadele etmektedir.

            Toplumun her alanına yayılan ve siyasi iktidar tarafından desteklenen kadına yönelik
            ayrımcılık ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği sebebiyle şiddet eylemleri her geçen gün
            artmaktadır. Bu artışta, kadına yönelik politikalarda sistemli bir geriye gidişin, dini re-
            feranslar dikkate alınarak yapılan kanuni düzenlemelerin etkisi büyüktür. İkinci yargı
            paketi olarak bilinen yasa tasarısında yer alan “çocuk istismarına evlilik yolu ile af”
            düzenlemesi ile çocuk istismarının ve küçük yaşta evliliklerin meşru kılınması amaç-
            lanmakta; suç mağduru kız çocuklarının tecavüzcü ile evlendirilmesinin önü açılmak is-
            tenmektedir. Evlenme koşullu her düzenlemenin kız çocuklarının sürekli mağduriyetine
            yol açacağı su katılmaz bir gerçektir.

            Kadınları kontrol altında tutma gayesi ile hareket eden ve toplumsal cinsiyete daya-
            lı şiddetin önünü açan kurumların başında gelen Diyanet İşleri Başkanlığının, aile içi
            sorunları çözme amacıyla kurduğu “Aile ve Dini Rehberlik Bürolarında” şiddete uğra-
            yan kadınlara verdiği tavsiyeler kadın hakları için verilen mücadeleyi zorlaştırmakta-
            dır. Kadının asıl görevinin annelik ve esas yerinin ev olduğu algısı yaratılarak sosyal
            yaşamda yer alması kısıtlanmaktadır. Egemen güçlerin söylemleri ve fetvalar, kadın
            bedeni üzerinden yürütülen politikalar kadınlara yönelik ayrımcılığı, şiddeti ve kadın
            cinayetlerini sıradanlaştırmakta, kadınların kamusal alanda var olmalarına ilişkin ciddi
            tehdit oluşturmaktadır.

            Türkiye, tarafı olduğu Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası
            Sözleşmesi (CEDAW) ve Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve
            Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) gere-
            ğince  toplumsal  cinsiyet  eşitliğini  sağlamayı,  yasalarda  ve  uygulamada  kadın-erkek
            eşitliğini sağlamaya yönelik her türlü önlemi almayı taahhüt etmiştir. Bu nedenle; Ada-
            let Bakanlığı nezdinde yürütülen ikinci yargı paketi çalışması ile getirilmesi planlanan
            aile hukukunda arabulucuya başvuru şartı açıkça sözleşmeye aykırıdır. Aile hukuku gibi
            içinde birçok konuyu barındıran ve dinamikleri sebebiyle kanunlar nezdinde de kadın
            erkek eşitliğine en çok ihtiyaç duyulan, kadına yönelik erkek şiddetinin her türünün
            hissedildiği bir alanda arabuluculuğa yer verilmemelidir.

            Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin 48. Maddesi şiddet eylemlerinde ara-
            buluculuk ve uzlaştırma da dahil zorunlu alternatif çözüm süreçlerini yasaklamaktadır.

            Değerli Basın Emekçileri;

            Kadınların kazanımlarının zayıflatıldığı, kadınlara yönelik baskı ve şiddetin arttığı bu
            süreçte, hareket etmek kadınlar için daha zorlu bir hale gelse de kadınlar birbirlerinden
            aldıkları güç ve ilhamla örgütlenerek, çoğalarak mücadelelerine yılmadan devam et-
            mektedirler.
            Nitekim dünyada kadına karşı şiddetin simgesi haline gelen Las Tesis’in dans gösterisi
            Türkiye’de polis tarafından şiddet kullanılarak dağıtılmış ve eylemciler ters kelepçe ta-

                                                 483
   479   480   481   482   483   484   485   486   487   488   489