Page 292 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 292
sa tarafından da teminat altına alınmış olan toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerini
kullanarak yürüyüş yapan HDP’lilere ve baro başkanlarına yöneltilen zalimane ve utanç
verici kolluk şiddeti de bu durumun en güncel örneklerini oluşturmaktadır.
Yakın tarihimizin en utanç verici insan hakları ihlallerinden biri olan insanlığa karşı suç
niteliğindeki zorla kaçırma/kaybetme vakalarında OHAL’in ilan edildiği 2016 yılından
bu yana yeniden bir artış görülmesi son derece endişe vericidir.
İşkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının her açıdan yoğun olarak yaşandığı ce-
zaevleri, Covid-19 salgını ile birlikte ülkenin yaşamsal açıdan en riskli mekânları haline
gelmiştir.
Açıklama ekindeki verilerle görünürlük kazandırmaya çalıştığımız endişe verici bu ger-
çeklik uluslararası önleme mekanizmalarının ve insan hakları kurumlarının raporlarına
da yansımaktadır. Ne var ki, Anayasa başta olmak üzere hiçbir kural ve normla kendi-
ne sınırlandırmak istemeyen siyasal iktidar, uluslararası mekanizmaları, onların yaptığı
eleştiri ve uyarıları da dikkate almamakta, işkenceyi önlemeye yönelik iyileştirmeleri
yapmamaktadır. Aksine, mevzuatta işkence yasağının mutlak niteliğine aykırı düzen-
leme ve değişiklikler yaparak cezasızlığı “güvence” altına almaya çalışmakta, ihlalleri
görünür kılmaya çalışan insan hakları savunucularına yönelik tehditlerle işkenceye kar-
şı mücadeleyi engelleyebileceğini düşünmektedir.
Hakikatin bu iç karartıcı niteliğine rağmen insan eliyle gerçekleştiği için işkenceyi yine
de durdurmak mümkündür.
İşkenceyi önleme/durdurma yükümlülüğü öncelikle devletlere aittir. Dolayısıyla insan
hakları savunuculuğunun bir gereği olarak yıllardır sabır ve ısrarla dile getirdiğimiz
aşağıdaki asgari talepleri siyasal iktidara bir kez daha hatırlatıyor ve ivedilikle gerçek-
leştirilmesini istiyoruz:
• İşkencenin ülkemizde bu boyutta olmasının en temel nedeni işkence yasağının mutlak
niteliği ile bağdaşmayan çok ciddi bir cezasızlık kültürünün varlığıdır. Her şeyden önce
sıradan bir kural haline getirilmeye çalışılan cezasızlık politikalarına son verilmelidir
Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden
vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulama-
ları kamuya açık bir şekilde kesin olarak kınanmalıdır.
Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.
Gözaltı süreleri kısaltılmalıdır.
• Mevcut Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) kaldırılmalı OPCAT ve Pa-
ris İlkelerine uygun tümüyle bağımsız bir ulusal önleme mekanizması oluşturulmalıdır.
• İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan ‘İstanbul Protokolü’
ilkelerine göre yapılmalıdır.
İşkenceye ilişkin iddialar hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağım-
sız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik
291

