Page 173 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 173
birbirine karşıt iki kutup halinde oturtma ve böylece idareyi kolaylaştırma politikası
gütmekte, bir grubun temel insani haklarını ihlal ederken diğerlerinin haksızlığa karşı
çıkmasının önünü almakta ve toplumsal hayatı otoriter politikalarla yapılandırarak bunu
yaygın ve sistematik bir hale dönüştürmektedir.
Türkiye’de yargı organlarının siyasi söylemlerin etkisinde kaldığı ve tarafsızlığını yi-
tirdiği fikrinin giderek pekiştiği bir ortamda, haksız gözaltı ve tutuklamalar artarak de-
vam etmektedir. Özellikle sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “yasa dışı
örgüt üyeliği”, “yasa dışı örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek”, “yasa dışı örgüt
propagandası yapmak” gibi keyfi ve muğlak suçlamalarla gerçekleştirilen gözaltı ve tu-
tuklamaların, kişi güvenliği ve özgürlüğünün açık bir ihlali olduğunu belirtmek isteriz.
Bununla birlikte uzun tutukluluk hali ve maddi-manevi cezalar, siyasi iktidar karşısın-
da muhalefet gösteren toplumsal ve bireysel kimlikleri ortadan kaldırmayı amaçlayan
bir cezalandırma aracına dönüşmektedir. Tek sesliliğin ve tek tipleştirmenin tezahürü
olarak karşımıza çıkan iktidar politikaları, toplumsal hayatta yarattığı onarılması güç
yıkımlarla kendini çok net bir şekilde göstermektedir.
Türkiye’de 2019 yılında da yaşam hakkı ve işkence yasağı başta olmak üzere kategorik
başlıklar altında sıralayabileceğimiz, sistematik ve yaygın insan hakları ihlalleri devam
etmiştir. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na (TİHV) 2019 yılının ilk 11 ayında işkence ve
diğer kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla toplam 840 kişi başvurmuştur. Başvu-
ranların 422‘si aynı yıl içinde işkence ve kötü muamele gördüklerini belirtmişlerdir. İn-
san Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre ise 2019 yılının ilk 11 ayında gözaltında
ve gözaltı dışındaki yerlerde işkence ve diğer kötü muameleye uğradığını iddia eden
kişi sayısı 830’dur.
172

