Page 169 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 169
Aralık gününü “Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan etmiştir.
Daha sonra birçok uluslararası büyük gönüllü sivil toplum örgütü ve çeşitli ülkelerin
resmi ve bilimsel temsilcilerinin uzun soluklu çabaları sonucunda Birleşmiş Milletler
tarafından 30 Mart 2007 tarihinde “Engelli Hakları Sözleşmesi” kabul edilmiştir.
Engelli hakları Anayasası niteliğinde olan bu sözleşmenin “Genel Yükümlülükler” baş-
lıklı 4. Maddesinin ilk fıkrasında da “Devletler hiçbir engelliliğe dayanarak hiçbir ay-
rımcılık yapmadan tüm engelli bireylerin tüm insan haklarını ve temel özgürlüklerini
bütünüyle güvence altına almak ve teşvik etmekle yükümlüdür” diyerek, en büyük ve
en önemli görevi devletlere vermiştir.
Türkiye, sözleşmeyi ilk imzalayan ülkelerden biri olmasına ve aradan geçen uzun za-
mana rağmen bu sözleşmenin gereklerini tam olarak yerine getirmemiştir.
Bugün ülkemizde yaşayan milyonlarca engelli vatandaşımız; Anayasa, 5378 sayılı En-
gelliler Hakkında Kanun, Avrupa Sosyal Şartı, Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi,
BM Engelli Hakları Sözleşmesi gibi birçok belge ile kendilerine tanınan haklardan ya-
rarlandırılmamakta; başta eğitim, çalışma hayatı, ulaşım ve sağlık olmak üzere birçok
alanda zorluklarla karşılaşmakta, deyim yerindeyse “engellenmektedirler”.
Devlet, 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun ve Engelli Hakları Sözleşmesi ile taah-
hüt ettiği tedbirleri, yine taahhüt ettiği süreler içerisinde tamamlamamış; medya ve
kamuoyunun da bu konudaki duyarsızlığı ve takipsiz kalışı ile göstermelik ve makyaj-
dan ibaret bir kaç çalışma ile bu süreci çok ağır ve işlevsiz bir şekilde sürdürmüştür.
Engelli politikalarının içselleştirilmemesi, engellilerin planlama aşamasında görmez-
likten gelinmesi nedeniyle şehirler engelliler için birer tuzağa dönüşmüş durumda.
Engelliler dikkate alınmadan yapılan sokak ve caddelerdeki diz boyu kaldırımlar, çu-
kurlar, hesap edilmeden çakılmış direkler, kural tanımayan trafik, düzensiz ulaşımı ile
şehirlerin, engelli insanlar açısından vahşi doğal alanlar kadar tehlikeli ve hesaplana-
maz olması halleri engellilerin toplumsal yaşama katılmalarını, çalışmalarını ve sosyal
yaşama entegrasyonun neredeyse tümüyle ortadan kaldırmaktadır.
Türkiye’de çok sayıda engelli çocuğun, engellilik oranlarına ve kavrama yeteneklerine
uygun eğitim alabilme imkânı bulunmamaktadır. Özellikle okul öncesi sınıflarda ve
özel anaokullarında öğrenci sayısının %10’nun zihinsel engelli çocuklardan oluştu-
rulması zorunlu iken uygulamada başarılı olunamamıştır. Zihinsel engelli çocuklarda
okul öncesi dönemde okullaşma oranı sadece % 5’tir. Özel eğitim daha kalifiye öğ-
retmen gerektirirken bu açık geçici öğretmenler görevlendirilerek, sürekliliğin büyük
önem taşıdığı engelli eğitimindeki bu kopukluklar nedeniyle, engelliler nitelikli eği-
tim imkânından mahrum bırakılmaktadır.
Yine Ülke nüfusunun %13 ünü oluşturan engelli vatandaşların istihdam sorunu çö-
zülmemekte ; engelli vatandaşa uygun iş kadrosu açılması yerine işe uygun engelli
kadro açma politikaları sürdürülmektedir.
Engellilerin, insan hakları konusu ve toplumsal hayata katılımının sağlanmasına yö-
168

