Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.
- Baromuz
- Merkezler & Komisyonlar
- Komisyonlar
- Merkezler
- Raporlar
- Duyurular
- Yayınlar
- Baro Bültenleri
- Diğer
- İletişim
22.07.2021
DİYARBAKIR BAROSU ÇOCUK HAKLARI MERKEZİ
Değerli basın emekçileri bizler bugün burada 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği İle Mücadele Gününe dair basın açıklamamızı sizlerle paylasmak için toplanmış bulunuyoruz.
"Çocuk İşçiliği" terimi '12 yaşın altında olup herhangi bir sektörde çalışanlar', '12-14 yaş aralığında olup fiziki olarak yapamayacağı işlerde çalışanlar' veya 'hangi yaşta olursa olsun sağlık açısından zararlı işlerde istihdam edilen veya zorla çalıştırılan (çalışmak zorunda bırakılan) çocukları kapsamaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO), 2002 yılında dünyada çalışan yüz milyonlarca çocuğun içinde bulunduğu olumsuz duruma ve yaşadıkları ağır koşullara dikkat çekmek için, 12 Haziran tarihini 'Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü' olarak belirlemiştir. 2002'den beri her yıl için bir tema belirlenerek, çocuk işçiliğinin önlenmesi ve toplumsal bilincin arttırılmasına yönelik olarak çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.
Birleşmiş Milletler, 28 Temmuz 2019'da aldığı karar ile 2021 yılını Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Yılı ilan etmiş ve uluslararası toplumu, çocuk işçiliğini sona erdirmeye yönelik çabalarını artırmaya çağırarak küresel düzeyde bir hareket başlatmıştır. BM Genel Kurulu'nun oybirliğiyle aldığı karar, üye devletlerin "çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin ortadan kaldırılmasını sağlamak için etkili acil önlemler alma ve 2025 yılına kadar her türlü çocuk işçiliğine son verme" taahhüdünü ortaya koymaktadır. Söz konusu karar çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi konusunda önemli bir gelişme olsa da verilen taahhüdüm amacına ulaşabilmesi için sürecin etkili bir şekilde takip edilmesi ve yürütülmesi gerekmektedir. Türkiye’de de çocuk işçiliği ile mücadele konusunda etkili ve acil önlemlerin alınması, bu konuda gerekli çalışmaların yürütülmesi önem arz etmektedir.
Dünyada 152 milyon çocuk diğer bir deyişle her 10 çocuktan biri işçi olarak çalışmaktadır. Bu çocuklardan 73 milyonunun sağlıklarını ve gelişimlerini olumsuz yönde etkileyen tehlikeli işlerde çalıştığı bilinmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü tahminlerine göre 2000 yılından başlayarak 16 yıl boyunca, çocuk işçiliği sayısında 94 milyon net azalma sağlanmıştır. Fakat 2012-2016 yılları arasında çocuk işçiliği ile mücadelenin yavaşladığı görülmekte ise de 2016-2020 yıllarına ilişkin tahminlerin ise önümüzdeki günlerde açıklanması beklenmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre çocuk işçiliğinin bölgelere dağılımı incelendiğinde; Afrika’nın çocuk işçiliğinde 72 milyon ile en yüksek rakamlara sahip olduğu ikinci sırada ise 62 milyon çocuk işçi ile Asya-Pasifik bölgesinin bulunduğu görülmektedir. Amerika Kıtasında 11 milyon, Avrupa ve Orta Asya 6 milyon, Arap Ülkelerinde 1 milyon çocuk işçinin bulunduğu bilinmektedir. Çocuk işçiliğinin sektörlere göre dağılımında ise %71 ile tarım işçiliği açık arayla en büyük paya sahiptir, bu da 108 milyon çocuk işçi anlamına gelmektedir.
TÜİK verilerine göre Türkiye’de 720 bin çocuk işçi olduğu belirtilmekte ise de mülteci çocuk işçilerin kayıt dışı olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu rakamın gerçeği yansıtmadığı söylenebilir. Nitekim DİSK’in hazırladığı rapora göre 2 milyona yakın çocuğun işçi olarak çalıştırıldığı tespit edilmiştir.
Türkiye’de çocuk işçi sayısı ile birlikte iş sırasında hayatını kaybeden çocuk işçi sayıları da gün geçtikçe artmaktadır. Resmi kayıtlara göre 2013 yılında 59 çocuk, 2014 yılında 54 çocuk, 2015 yılında 63 çocuk, 2016 yılında 56 çocuk, 2017 yılında 60 çocuk, 2018 yılında 67 çocuk, 2019 yılında 67 çocuk ve 2020 yılında 68 çocuk çalışırken yaşamını yitirmiştir. Mayıs ayı içerisinde 7 yaşında Urfalı Fadime mevsimlik tarım işçisi olmak için gittiği Antalya‘da traktör çarpması ile 15 yaşındaki Fevzi tarlada çalışmak için gittiği Balıkkesir’de traktör devrilmesi ile Ağrılı Muhammet sigortasız olarak çalıştığı Marmaris’te bir inşaatta yüksekten düşme sonucu ile hayatını kaybetmiştir.
COVİD-19 pandemisinin ilan edilmesinden sonra eğitim kurumları hakkında gerçeklikten uzak ve plansız kararlar alınmıştır. Uzaktan eğitime geçme kararı alınmış ancak çocuklar ve ailelerine herhangi bir destekte bulunulmamıştır. Ekonomik sebeplerle internete, bilgisayara, tablete ulaşamayan çocuklar eğitim öğretimden iyice uzak düşmüşlerdir. Pandemi nedeniyle ağırlaşan ekonomik şartlar halihazırda eğitim hakkından mahrum bırakılan çocukları ailelerine destek olmak zorunda bırakmış, böylece çocuk işçi sayısında artış meydana gelmiştir.
Açıklamalarımızdan çocuk işçiliğinin halen hem küresel hem de ulusal bir sorun olduğu görülmektedir. Çocuk işçi kavramı yasalar ve gelenekler açısından belirlenmiş bir yaşın altında olan ve çalıştırılan çocukları kapsamaktadır. Öncelikle ILO sözleşmesinde istihdama kabulde asgari çalışma yaşının zorunlu öğrenim yaşının bittiği yaşın altında ve her halükarda 15 yaşın altında olmayacağı hüküm altına alınmıştır. Ayrıca ilk öğretim kanunu madde 59’a göre ilköğrenim çağında olup da mecburi ilköğretim kurumlarına devam etmiyenler, hiçbir resmi ve özel iş yerinde veya her ne surette olursa olsun çalışmayı gerektiren başka yerlerde ücretli veya ücretsiz çalıştırılamazlar. Çünkü cocuk işçiliği çocuğun zihinsel, bedensel, ruhsal ve genel olarak sosyal gelişimini olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu durum başlangıçta ucuz iş gücü olarak görülse de uzun vadede üretken bireylerin yetişmesi engellenecek ve ilerde çok daha pahalı bir emek haline dönüşecektir. Bilindiği üzere Çocuk Koruma Kanunu madde 3, çocuğu daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişi olarak tanımlamıştır. Yine Türkiye’nin de onayladığı Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1. maddesi, 18 yaşından küçük herkesi çocuk olarak tanımlamaktadır. Bu yaş sınırının altındaki bireyler çocuktur ve sırf çocuk oldukları için sahip oldukları haklar vardır. Çocuk işçiliği çocuklar yönünden haklara ulaşmayı bariz bir şekilde engellemektedir. Elbette çocuk işçiliğinin çocuklardan bağımsız sebepleri vardır. Yoksulluk, işsizlilk, eğitim ile ilgili nedenler, göç gibi olgular çocuk işçiliğine sebep olmaktadır.
Günün önemi ve çocuk işçiliğinin önlenmesi adına birtakım önerilerde bulunacağız, bu öneriler tek bir çocuğun dahi hayatını olumlu yönde etkileyebilecekse bu bizler için bir başarı demektir.
****Öncelikle çocuk işçiliğine maruz kalan çocukların aile yapıları denetlenmeli ve varsa yetişkin aile bireylerinin istihdamı desteklenmelidir. İstihdama açık yetişkin aile bireyleri yoksa bu aileye gerekli nakdi yardım yapılmalı. Yine varsa ailede özel durumlu bireyler desteklenmelidir.
****MEB ile birlikte yürütülecek kardeş okul projeleri ile çocuklar sokaklardan uzak okullara daha yakın hale getirilmelidir.
****Esnaf odaları ve esnaflar ile görüşme sağlanmalı, çocuk işçiliğinin zorlukları ve ekonomiye uzun vadede zarar verildiği anlatılmalı, gerekirse bu yönde eğitim verilmelidir. hatta yeni kurulacak olan işletmeler için bu eğitim şart haline getirilmelidir.
****Daha önce Aile ve Sosyal Politikalar Batman İl Müdürlüğünce sokaklarda çalışmanın önüne geçmek adına oluşturulmuş olan mobil ekiplerin her ilde oluşturulması ve bu sayede yapılacak okul görüşmeleri ile çocuğun devam durumu, akademik başarısı hakkında bilgi alınıp çocukların okullara teşvik edilmesi sağlanmalıdır.
****Hepimize düşen görevlerin olduğunu unutmayıp çocuk işçiliğine dikkat eden sinema film ve dizilerinin çekimleri yapılmalı ve izlenmeye teşvik edilmelidir. Bu anlamda çocuk işçiliğine dikkat çeken filmler desteklemelidir.
Çocuk bayramlarında bir günlüğüne temsilen makamlara oturtulan çocukların görüntülerini tebessümle izlerken geri kalan 364 gün binlerce korunmaya muhtaç çocuk işçilerin, çocuk gelinlerin, sesini duyurmaya çalışıp da çığlıklarını duyuramayan binlerce çocuğun solup gitmesine seyirci kalmayı bırakmak ve sesini duyuramayanların sesi olmak zorundayız.
Ece Ayhan’ ın dizelerinde belirttiği gibi;
"...Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır. Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek..."
Unutmayalım ki bir dünya bir çocuk, bir çocuk bin umut demektir.