Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.
- Baromuz
- Merkezler & Komisyonlar
- Komisyonlar
- Merkezler
- Raporlar
- Duyurular
- Yayınlar
- Baro Bültenleri
- Diğer
- İletişim
22.09.2016
Hrant Dink Vakfı tarafından her yıl, özgürlüğün ve adaletin tesisi için çalışan, insan hakları mücadelesi yürüten, ırkçılık ve ayrımcılık ile mücadale eden ve barışçıl bir dünya için çaba gösteren kişi veya kurumlara verilen Uluslararası Hrant Dink Ödülü bu yıl yurt içinden Diyarbakır Barosuna verildi. Baromuz adına ödülü alan baro başkan yardımcımız Av. Ahmet özmen konuşmasında;
Değerli dostlar
Hrant Dink Vakfı tarafından her yıl, özgürlüğün ve adaletin tesisi için çalışan, insan hakları mücadelesi yürüten ve barışın hakim olduğu bir dünya için gayret gösteren kişi veya kurumlara verilen Uluslararası Hrant Dink Ödülü’ne bu yıl Diyarbakır Barosunu layık gören Hrant Dink Vakfına ve jüriye Diyarbakır Barosu adına teşekkür ederim.
Diyarbakır Barosu kuruluşundan bu yana her türlü iktidar odağının dışında kalarak, evrensel insan hakları ilkeleri doğrultusunda hak ve hukuk mücadelesini yılmadan sürdüren, barışın hakim kılınması için çabalayan bu uğurda en değerli üyelerini kaybetmiş bir hukuk kurumu ve sivil toplum kuruluşudur. Mazlumun yanında olmayı tarihsel bir zorunluluk olarak görmüştür. Onca baskıya, üyelerinin tutuklanmasına, işkence görmesine ve hatta hunharca katledilmesine varan ağır süreçler yaşamasına rağmen insan hakları mücadelesinden asla geri adım atmamıştır. Adaletin tecellisi için en doğruyu savunmuş ve ülkenin her yanındaki haksızlıklara uğrayan mağdurların yanında taraf olmuştur. Bütün siyasal mülahazalardan uzak olarak insanlığın en temel gereksinimi olan özgürlükten ve adaletten yana tutum almıştır. Geçmişinden aldığı güç ve Tahir ELÇİ’den devraldığı gurur dolu mirasla bugün yine mazlumların yanındadır ve yanında olmaya devam edecektir.
Adalet, hukuk, barış, kardeşlik ve özgürlük mücadelesine tüm yaşamını adamış ve bu uğurda canını vermiş sevgili Baro Başkanımız Tahir ELÇİ’yi bir kez daha sevgi, saygı ve minnetle anıyorum. Anne-baba-eş ve çocuklarının gözleri önünde zorla alınıp işkence tezgahlarından geçirilen veya öldürülerek cesetleri tenha bir yere atılan insanların faillerini bulmaya adanmış bir hayattır Tahir ELÇİ. Tahir ELÇİ, bu mücadelede asla korkmayan, son nefesine kadar barışı dilinden düşürmeyen, halkların barış içerisinde özgürce bir arada yaşaması hayaliyle güç bulan bir entelektüel ve yılmaz insan hakları savunucusuydu.
Mazlumların tarihi, insanlık mücadelesinin tarihidir. Bu tarih, insanlık için mücadele edip hiçbirimizin unutmadığı ve minnetle andığı insanların tarihidir aynı zamanda. İşte insanlık tarihine mal olmuş iki kahraman iki hak savunucusu; Hrant DİNK ve Tahir ELÇİ, uzak ve yakın geçmişte ortak yıkımı yaşamış ve mazlum iki kardeş halkın evladı olmalarının yanı sıra, tüm mazlumların yanında yer alarak insanlığın onuru olmayı hakketmişlerdir. Tahir ELÇİ ve Hırant DİNK, halkların belleğinde; ucuz ve ayrıştırıcı söylem ve tavır takınan siyaset odaklarına rağmen Türkiyedeki hakların demokratik bir düzende yaşaması için çabalayan ve hak ve adalet dışında hiçbir ölçü kabul etmeyen entellektüeller olarak yer edinmişlerdir. Onların ölüm emirlerini verenler güçlü miraslarının kaybolacağını ve onları takip etmeyeceğimizi sanarak yanılmışlardır.
Son bir buçuk yıldır Şıak, Sur, Silvan, Cizre, İdil, Yüksekova ve Nusaybin’de yaşanan çatışmalı süreçte başta yaşam hakkı olmak üzere tüm temel hak ve özgürlükler ciddi bir şekilde ihlal edilmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, Tüm Türkiye’de OHAL ilan edilmiş, AİHS askıya alınmış ve yasama organı devre dışı bırakılarak KHK’ler ile ülke yönetilmeye başlanmıştır. Toplumun her kesiminde ciddi bir korku ve endişe hakim olmuş, hukuk ve kişi güvenliği büyük bir yara almıştır.
Diyarbakır Barosu olarak bir kez daha belirtmek isteriz ki, Türkiye’nin sorunları ancak toplumun tüm kesimlerinin bir araya geldiği, demokrasi etrafında ortaklaştığı bir zeminde hukuk içerisinde çözülebilir.
Gelinen noktada Tahir ELÇİ ve Hırant DİNK’in bizlere bıraktığı mirası korumak bir yana geliştirmek bugün en temel görevimiz ve tarihsel sorumluluğumuzdur. Bunun tek yolu ise, BARIŞ İSTEMEK VE BARIŞIN TESİSİ İÇİN SESİNİ YÜKSELTMEKTİR.