Page 158 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 158
2016 yılında oluşan güçlü tepkimizi hatırlatarak, mevcut yasal değişikliğin ‘’Çocuğun
Yüksek Yararı’’ düşünülerek, çocukla temas eden toplumun tüm katmanlarının görüşü
alınarak bu doğrultuda yapılmasını önemle belirtmekteyiz.
Tüm dünyada ve Türkiye özelinde de, erken yaşta evlendirilen, cinsel istismara maruz
kalan ve fuhuşa itilen, yaşam hakları ihlal edilen, her yönü ile sömürülen çocuk işçilerin
sayısının hızla artması bizleri endişelendirmektedir.
Köyden kente göç, yoksulluk, kalabalık, işsizlik, kimsesizlik gibi sebeplerle sokaklarda
yaşayan, çalışan ya da dilenen çocuklar fiziksel ekonomik cinsel yada duygusal istis-
mara maruz bırakılmaktadır. Bu çocukların sayısında artış göz önünde bulundurularak
temel bir hak olan barınma hakkının sürekli olarak sağlanması konusunda çalışmaların
artırılması gerekmektedir. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına sokakta yaşa-
yan çocukların tespiti ve barınması noktasında yasal sorumluluğunu hatırlatmak isteriz.
Yine birçok çocuk anlamını dahi bilmediği ağır suçlamalarla adli mekanizmalarla ta-
nışmakta, tutuklanarak, karakollarda, sokaklarda, cezaevlerinde kolluk güçleri tara-
fından şiddette maruz kalarak, uzun süre sağlıksız cezaevlerinde tutuklu kalmaktadır.
Tutuklama kararı verilirken bireyin çocuk olduğunun dikkate alınması, çocuklar için
alternatif tedbirlerin değerlendirilmesi ve tutuklamanın son çare olması gerekmektedir.
Aynı şekilde cezaevlerinde ebeveynleriyle kalan çocukların da eğitim-beslenme-sağ-
lık hakları ihlal edilmekte, ayrı yatakları bulunmamakta, oyuncak ve gıdaya ulaşmakta
sıkıntı yaşamaktadırlar. Hiçbir cezaevinin çocuğun gelişimi için uygun olmadığı ve
annenin varlığının bu süreçteki önemi göz önüne alındığında cezaevinde çocuklarıyla
birlikte kalan kişiler için denetimli serbestlik ve ev hapsi gibi uygulamaların tartışılması
ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Silahlı çatışmalarda, çocukların yaşama ve korunma haklarına ilişkin olarak, BM Çocuk
Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 38.maddesine göre devletin çocukların yaşama hakkını
teminat altına alma, silahlı çatışmalardan etkilenen çocuklara koruma ve bakım sağla-
mak üzere mümkün olan her türlü önlemi alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak bu
yükümlülüklere rağmen ne yazık ki çatışmalı süreç, savaş ve mayın atıkları sebebiyle
çocuklar hayatını kaybetmeye devam etmektedir. Yaşam hakkı ihlal edilen çocuklara
yönelik soruşturmalar etkin bir biçimde yürütülmemekte, deliller toplanmamakta, haya-
tını kaybedenlerin yakınlarının hukuki süreçlere katılımı sağlanmamakta ve yargılama-
lar makul bir süre içinde sonlandırılmamaktadır.
Saydığımız tüm bu hak ihlalleri neticesinde; uluslararası sözleşmelere taraf olan ülke-
lerin, çocuk haklarını tanıması sadece kağıt üzerinde kaldığı, fiilen çaba harcanmadığı,
sözleşmenin içselleştirilmediği görülmektedir.
Çocukların daha iyi bir yaşam sürdürmeleri için öncelikle başta siyasal iktidar olmak
üzere tüm siyasilerin, partiler üstü bir anlayışla meseleye bakmaları ve çocukların ma-
ruz kaldığı sıkıntılara kalıcı politikalar üretmeye çalışmalıdırlar.
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak çocukların uğradığı fiziksel, cinsel,
duygusal her türlü istismarın takipçisi olarak tüm siyasi erklere çocuk hak ihlalleri kar-
157

