Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.
- Baromuz
- Merkezler & Komisyonlar
- Komisyonlar
- Merkezler
- Raporlar
- Duyurular
- Yayınlar
- Baro Bültenleri
- Diğer
- İletişim
24.04.2022
Yüzleşme ve Helalleşme 24 Nisan 1915 Tarihinden Başlamalıdır.
24 Nisan 1915 tarihi, başta İstanbul olmak üzere birçok şehirden Ermeni aydınların, yazarların, sanatçıların, öğretmenlerin, avukatların, doktorların, mebusların evlerinden alınarak götürülmesiyle toplumsal tarihimizdeki en acı felaketin başlangıç günü olmuştur. Ermeni Tehcirinin başlangıcı olan 24 Nisan, yeryüzünün dört bir yanına 'savrulmuş' Ermeni ulusunun tarihindeki en kara günlerden biridir. Ermeni toplumu bu kara günü “Medz Yeghern” yani “Büyük Felaket” ismiyle hatırlıyor.
Diyarbakır Barosu, her 24 Nisanda “Ermeni Soykırımına” dair tarihsel tutumunu, siyasal iklime ve konjonktürel gelişmelere/dalgalanmalara bağlı olmaksızın kamuoyuyla paylaşmaktadır. Maalesef Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Hükümeti ve bürokrasisi ise her 24 Nisan’da telaşlı bir gerginlikle kimin yaşananları nasıl adlandırdığının ve adlandıracağının hesabıyla, hakikatle kavgaya tutuşmaktadır. Diyarbakır Barosu da devletin hakikatle kavgasından her yıl payına düşeni soruşturma tehditleri ve yargılanmalarla almaktadır. Bu büyük acıya ortak olmak ve yüzleşmek adına 2017 ve 2018 yıllarında yaptıkları açıklamalar nedeniyle Diyarbakır Barosu’nun 45. Dönem Yönetim Kurulu yargılanmış ve yakın zamanda beraat etmiştir. 2019 ve 2020 yıllarındaki açıklamaları nedeniyle 46. Dönem Yönetim Kurulu, son olarak 2021 yılında yapılan açıklama nedeniyle de mevcut Yönetim Kurulu hakkında başlatılan soruşturmalar devam etmektedir.
Diyarbakır Barosu bir hukuk örgütü olarak insan haklarını savunma ve koruma sorumluluğuyla bu topraklarda demokratik, adil ve barışçıl bir geleceğin inşası amacıyla geçmişte yaşanmış insan hakları ihlalleri, katliamlar ya da başka türden şiddetli toplumsal travmalarla yüzleşmenin gerekliliğini her fırsatta savunmuştur. Bu amaçla, sebep oldukları ağır tahribatlarla toplum hafızasında silinmeyen hadiselere yönelik tarihsel tutumumuzla uyumlu açıklamaları kamuoyu ile paylaşmaktan asla geri durmadık/durmayacağız. Bu tarihsel tutum ve duruşun amacı, hakikatlerin açığa çıkması için gerekli mekanizmaların oluşumunu sağlamak, şiddet veya ihlallerden en fazla etkilenenlerin adalete erişimine katkı sunmak, mağdurların ve hayatta kalanları hatırlatmak ve anmakla birlikte tabi ki benzer olayların bir daha yaşanmaması için toplumsal hafızanın güçlenmesine de katkı sunmaktır.
Süregelen soruşturma tehditlerine rağmen 24 Nisan 2021 yılı açıklamamızda belirttiğimiz üzere; felaket ve acı yani hakikat, ister kurbanların dediği gibi ‘Medz Yeghern’, ister dedelerimizden, ninelerimizden duyduğumuz ismiyle ‘Fermana Fılla’, isterse Polonyalı hukukçu Raphael Lemkin’in “Ermeni Halkına yapılanlardan esinlenerek düşündüm ve kaleme aldım” dediği şekliyle ‘Soykırım’ olarak zikredelim değişmeyecektir. İki bin beş yüz sene boyunca bu topraklarda yaşayan, bu toprakların diline, kültürüne, sanatına, mutfağına büyük katkıları olan, medeniyetimizi inşa eden kültürlerin en güzel parçalarından biri olan Ermeni toplumu artık bu topraklarda yaşamamaktadır. Yüz yıl önce Anadolu’da iki milyonluk nüfusa sahip, Diyarbakır nüfusunun üçte birini oluşturan, dostumuz, sırdaşımız, komşumuz olan yüzbinlerce Ermeni, bu topraklardan zorla koparılmış tehcir yolunda İttihat ve Terakki yönetiminin desteği ve kontrolü altında öldürülmüş yahut ölüme terkedilmiştir.
Tarihin karanlığından kaçmakla bir yere varılamayacaktır. Nitekim 2014 yılının 24 Nisan günü Sayın Recep Tayip Erdoğan "20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz" demiş 1915 olaylarını "gayr-ı insani sonuçlar doğuran hadise" olarak değerlendirerek bu karanlık tarih ile yüzleşme açısından önemli bir açıklama olmuştur.
Özellikle son aylarda ülke gündemine giren helalleşme ve normalleşme kavramlarını hatırlatarak bir kez daha belirtmek isteriz ki geçmişle yüzleşmede ve helalleşmede “Ermeni Hakikati” en hayati kavşaklardan biridir. Bu kavşağı karanlıkta bıraktıkça onun ürkütücü gölgesi bizlerin ve kurbanların ruhuna azap vermeye devam edecektir. Bugün bize düşen karanlığa ışık tutmak, acı da olsa gerçekle yüzleşmek ve 24 Nisan 1915’te başlayan süreçte yaşamını yitirenlerin ruhuna bir nebze olsun huzur sağlamaktır.
Diyarbakır Barosu olarak; bir kez daha “hakikatin açığa çıkarılması” sürecinin başlatılması çağrısında bulunuyoruz. Medz Yeghern’in, Fermana Fılla’nın, Büyük Felaket’in, Soykırım’ın kurbanlarını rahmetle anıyor, Ermeni toplumunun acısını bir kere daha paylaşıyoruz.
Diyarbakır Barosu