Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
TBMM, Anayasa Mahkemesi’nin İhlal Kararının Gereğini Derhal Yerine Getirmelidir.

06.08.2021

TBMM, Anayasa Mahkemesi’nin İhlal Kararının Gereğini Derhal Yerine Getirmelidir.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220/6. maddesinin yollamasıyla, 314/3. maddesinin atfıyla 314/2. maddesi gereğince, düşünce ve ifade hürriyeti ile toplantı ve gösteri hakkını ihlal edici şekilde, yasadışı örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan mahkumiyet kararları verilmektedir.  

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından 10/6/2021 tarihinde, Hamit Yakut (B. No: 2014/6548) başvurusunda, Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiş, pilot krar uygulamasına gidilerek yapısal sorundan kaynaklanan ihlalin sonuçlarının giderilmesi açısından TBMM’ne bildirimde bulunulmuştur. 

Venedik Komisyonu’nun 15/3/2016 tarihli ve 831/2015 sayılı Raporunda belirtildiği üzere, Türk Ceza Kanunu'nun 216., 299., 301. ve 314. maddeleri hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. “5237 sayılı Kanun'un 220. maddesinin (6) numaralı fıkrası kapsamına girebileceği vurgulanmıştır (§ 117). Sonuç olarak Raporda 5237 sayılı Kanun'un 220. maddesinin (6) numaralı fıkrasında yer alan örgütün üyesi olmasa dahi "Örgüt üyeliği suçundan da cezalandırılır.” cümlesinin yürürlükten kaldırılması” hususunu belirtmiştir. 
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği 10/1/2012 tarihli raporunda belirtildiği üzere, 3713 sayılı yasa ve TCK’nın 220. maddesindeki hükümlerin özellikle yasadışı örgüte üyeliğin kanıtlanmadığı ve bir eylemin ya da ifadenin bir örgütün amaçları ya da talimatlarıyla kesiştiğinin düşünülebileceği durumlarda çok geniş bir takdir payı tanıdığını değerlendirmektedir. Komiser, Türk makamlarını bu endişeleri yasama tedbirleri ve/veya içtihat aracılığıyla değerlendirmeye ve gidermeye teşvik eder."
AİHM’nin son süreçte alınan Agit DEMİR/Türkiye, Işıkırık/Türkiye vb ihlal kararlarında, 5237 sayılı Kanun'un 220. maddesinin (6) numaralı fıkrasının uygulanışının öngörülebilir olmadığı ve başvurucunun Sözleşme’nin 11. maddesi ile korunan hakkına yönelik keyfî müdahaleye karşı yasal koruma sağlanmadığı belirtilmiş, sözleşmenin 11. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından alınan pilot karar kapsamında, TCK’nın 220/6. maddesinin uygulanış şeklinin öngörülebilirlik ilkesine aykırı olduğu, kamu otoriteleri tarafından keyfî olarak şekilde kapsamlı biçimde uygulanmasına karşı bir koruma tedbiri sağlamadığını, 1982 Anayasasının 34 ve AİHS’nin 11. maddesi ile korunan hakkına yönelik keyfî müdahaleye karşı yasal koruma sağlanmadığı sonucuna varılmıştır. 

Hukuk devletinde kanun koyucu yasama yetkisini kullanırken ceza hukukuna ilişkin anayasal ilkelere bağlı kalmak kaydıyla toplumsal ihtiyaçlara göre hangi eylemlerin suç sayılacağı veya hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanacağı gibi konularda takdir yetkisine sahiptir. Suç normu düzenlenirken hangi fiillerin yasak kapsamında olduğunun öngörülebilir olmasını sağlayacak ve kuralın uygulanmasında belirsizliğe ve keyfiliğe yol açmayacak güvencelerin gözetilmesi hukuk devleti ilkesinin gereğidir.

5237 sayılı Kanun'un 220. maddesinin (6) numaralı fıkrası uyarınca hapis cezası biçiminde ağır bir cezai müeyyidenin uygulanmasına yönelik potansiyel eylemlere ilişkin açık bir sınırlama bulunmadığından örgüt adına suç işleme suçu örgüt adına herhangi bir suçun işlenmesi hâlinde oluşabilecektir. 

Barışçıl gösterilere katılım hususunda yurttaşların toplantı ve gösteri hakkı ile düşünce ve ifade hürriyetinin kullanımı noktasında, bahse konu yasa maddesinin uygulanış şekli itibariyle, caydırıcı etkisinin süregelen bir şekilde devam ettiği, bu durumun toplumun çoğulcu yapısını olumsuz etkilediği ve muhalefet kesimleri açısından yargı tehdidi altında olunmasına sebebiyet verildiği gözlenmektedir. Söz konusu hüküm, temel hak ve hürriyetlerin kullanımına  yönelik keyfî müdahaleye karşı yurttaşlara yasal bir koruma sağlamamaktadır.

Diyarbakır Barosu olarak, ihlalin ve sonuçlarının giderilebilmesi ve benzeri yaşanan ihlallerin önüne geçilebilmesi adına TBMM’nce 5237 sayılı TCK’nın 220/6. maddesinin yürürlükten ivedilikle kaldırılmasını; ilk derece yargı merciilerince ihlal kararı doğrultusunda kanunilik ilkesiyle örtüşmeyen yasal hükmün temel hak ve hürriyetleri ihlal edici şekilde uygulanmasının önüne geçilmesi adına, derdest yargılamalardaki tutukluluk hallerinin sonlandırılmasına, devam eden infaz süreçlerinin durdurulmasına yönelik kararlar alınması gerektiğini belirtiriz.