Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
Tahir ELÇİ’siz 4. Yıl

28.11.2019

28 Kasım 2015’te Diyarbakır Sur İlçesi Dört Ayaklı Minare önünde öldürülen Baro Başkanımız Av. Tahir ELÇİ’yi ölümünün 4. Yılında anmak, faillerinin bulunmasını talep etmek üzere Adana, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Batman, Bingöl, Bursa, Gaziantep, Hakkari, İzmir, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli, Van ve Yalova'dan gelen Baro Başkan, Baro Yöneticileri ve avukat meslektaşlarımızla Diyarbakır Adliyesi önünde buluşup tarihi Dört Ayaklı Minareye yürüyüş gerçekleştirildi. 
Ardından Dört Ayaklı Minare önünde merhum başkanımız Av. Tahir ELÇİ’nin öldürülmesinden dakikalar önce yaptığı Basın açıklaması gösteriminden sonra Diyarbakır Barosu adına Baro Başkanımız Av. Cihan AYDIN aşağıdaki açıklamayı yapmıştır.

   Vurulmuşum 
   Dağların kuytuluk bir boğazında 
   Vakitlerden bir sabah namazında 
   Yatarım         
   Kanlı, upuzun... 
   Vurulmuşum 
   Düşüm, gecelerden kara 
   Bir hayra yoranım çıkmaz 
   Canım alırlar ecelsiz 
   Sığdıramam kitaplara 
   Şifre buyurmuş bir paşa 
   Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız…
 

Sevgili Tahir Elçi,
Seni tanıyan tanımayan herkes, senin iyi bir hukukçu, yılmaz bir insan hakları savunucusu;  dürüst barış savunucusu, savaş karşıtı bir adalet savaşçısı olduğunu iyi bilirler. Bu nedenle de meslek hayatını, mağdurların yanında onların yoldaşları olarak, tam da bu dört ayaklı minarenin önünden noktaladın.  Yaşamını noktaladığını sanma; yürekleri yumruklarından büyük meslektaşların ve dostların tarafından yaşatılıyorsun, yaşatılacaksın. Mücadelenle yaşatılacaksın, insanlığınla yaşatılacaksın, savaş karşıtlığın ve barışseverliğinle yaşatılacaksın.
Tam da burada haince vuruluşunun üzerinden dört yıl geçti. Sana bugün bir yanımız buruk da olsa, iyi haberlerle gelmek istiyorduk, ne yazık ki yine olmadı. Bu ülkede insan hakları, bıraktığın günden daha iyi bir durumda değil. 
Faili meçhul cinayetler mi? Bildiğin ve mücadelesini verdiğin gibi.   Faili meçhul cinayetlerin tamamı yoldaşlarınca takip edilse de, idarenin ve yargının elbirliğiyle üzeri örtülmeye, aynı kararlılıkla devam etmektedir. Sanma ki arkadaşların olarak takipsiz bırakıyoruz; takip ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. 
Bir de senin barış hayalin vardı. Ne yazık ki esamisi okunmuyor hala. Ama üzülme, barışseverlerin sayısı, bıraktığın yerden daha fazla. Bu puslu havada da susmuyor barışseverlerin sesi. Tüm baskılara rağmen barış kelimesini ve BARIŞ fikrini memleketin her karışına, hatta tüm dünyaya yaymak konusunda her zamankinden daha azimliler.       
Ya savaş. Savaş kışkırtıcıları tarafından toplumsal yaşamın bir parçası haline getirmeye çalışıldığını söylemeye gerek bile yok. Sen zaten bunu biliyorsun.
Savaş sınırları aştı. Ülkenin güneyi ateş topu… Sana Afrin’i mi anlatalım, Azez’i mi, Cerablus’u mu? Ya Kobani. Qamışlo’da hala insanlar uyuyamıyor. Gıre Spi, Serekaniye’de ise yaşam adeta bir can pazarı.  Nusaybin ve Akçakale’de de katledilenler oldu. Yani Sevgili Başkan,  sınırın altındakiler de üstündekiler de tedirgin, öfkeli ve kederli.
 Yoksulluk mu? Tam da bildiğin gibi diz boyu. Yoksunluk ve yoksulluk birilerinin adeta halklarımıza dayatmaya çalıştığı cehennem azabı gibi.
Hani demiştin ya…”bu mekânda çatışma, savaş istemiyoruz” diye. Ne yazık ki bu konuda da sana iyi bir haber veremeyeceğimizin mahcubiyetini yaşıyoruz. Son anını yaşadığın mekânın hemen bitişiği, aradan 4 yıl geçmesine rağmen hala kapalı… Senin bir ayağından vurulmasına bile tahammül edemediğin kültürel mirasımız dümdüz edildi. Orada yaşayanların; yıkılmış, yerle bir edilmiş düşleriyle yüzleşmesine bile izin verilmiyor. 
Evet, kent çatışmaları bitti ama kaç kişinin yerinden yurdundan edildiğini hala bilmiyoruz. Yaşamını yitirenler mi? Sayısı bilinmiyor ve bilinmesi de istenmiyor.
Dosyana gelince sevgili başkan,
Meçhule gönderilmek isteniyor yetkililer tarafından. Tam da senden edindiğimiz miras ve deneyim ile takipçisi olmaya devam ediyoruz. 
Failleri tespit etmek için tamamen bilimsel yöntemlerle bir uzmanlık raporu hazırlattık. Bu raporda olası üç fail tespit edildi. Savcılığa sunduk. Ne yaptılar dersin? Kocaman bir hiç.   Soruşturma,  faillerini bulmaktan çok, adeta saklamaya odaklanmış durumda. Katledilişinle ilgili içişleri bakanlığı müfettişleri bir rapor hazırlamışlar. Bu raporu istiyoruz, tıpkı senin takip ettiğin dosyalardaki gibi bizden de saklıyorlar.
Bir de şunu öğrendik Sevgili Başkan; failleri gösteren bazı deliller adli tıp yetkilileri tarafından ortadan kaldırılmış. Suç duyurusu yapıyoruz bu konuda, verecek cevapları yok. Yazdığımız dilekçelerin haddi hesabı yok. Ama tam da senin yazdığın dilekçeler gibi şimdilik cevapsız. 
Saklayabileceklerini mi sanıyorlar? Milyonlarca göz üzerlerinde, saklayamazlar.
Sanma ki takipsiz bırakacağız, takip edeceğiz, direneceğiz ve faillerini bulacağız. Şiarımızı bilirsin; imkânsızı başarmaya kenetlendik. Mutlaka başaracağız.
Cinayetin kameralar önünde işlendi. Amaç sadece senin yaşamına son vermek değildi, senin yoldaşlarına da gözdağı vermek istediler. Ama biliyorsun ki korkmayacağız, direneceğiz ve kazanacağız. 
Sevgili Başkan, 
Sen rahat uyu. Biliyoruz gittiğin yerde de yalnız değilsin, yanında Ape Musa, Şevket Epözdemir, Medet Serhat, Metin Can, Yusuf Ekinci ve daha niceleri var. Ama unutma! Bizi bırakıp gittiğin bu yerde de büyük yürekleriyle direnen meslektaşların ve dostların var. 
Hani meşhur bir söz var ya: “bu dünyayı büyük yürekler değiştirecek”. Bilesin, bu konuda sözümüz var, bu dünyayı değiştireceğiz.      
Bir kez daha seni sevgiyle, saygıyla, özlemle anıyoruz.