Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
Savunmaya Yönelik Saldırı ve Manipüle Edici Girişimleri KABUL ETMİYORUZ!

22.09.2021

13.09.2021 tarihinde Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının duruşma esnasında dosya avukatlarına yönelik önyargılı tutum ve saldırgan tavırlarının öğrenilmesi üzerine, Diyarbakır Barosu Başkan ve yönetim kurulu üyeleriyle duruşma salonuna gidilmiştir.

Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri duruşma salonunda bulunduğu sırada, Mahkeme Başkanı avukatlara yönelik aynı olumsuz tavrını sürdürmüştür. Diyarbakır Barosu Başkanı olarak söz alınmış “Sayın başkan duruşma düzenini bozmamak için daha önce söz almadım. Ancak şu an yine bir meslektaşımıza haksız yere müdahale ettikten sonra söz alma ihtiyacı duydum. Sizlere bir kez daha hatırlatmak isteriz ki savunma makamı yargılamanın temel süjesidir. Sizlerin duruşma başlarken meslektaşlarımıza karşı haksız tutumunuzu kabul etmiyoruz.” hususu belirtmiştir.

Mahkeme başkanı yüksek sesle Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit EREN’i işaret ederek ve el kol hareketleri yaparak “Atın şunu” talimatını salonda bulunan kolluk görevlilerine vermiştir. Bunun üzerine salondaki avukatlar “avukatların salondan çıkartılamayacağını, bu şekilde yasal bir mevzuat olmadığını” ifade ederken, salonda bulunan polis memurlarınca mahkeme başkanının suç teşkil eden kanunsuz emri sonrasında Diyarbakır Barosu Başkanı, Yönetim Kurulu üyeleri ve avukatlar duruşma salonundan cebren çıkartılmış ve sözlü saldırılarda bulunmuşlardır. Diyarbakır Barosu olarak yaşanan bu gelişmeler üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına ve HSK’ya şikayet başvurusunda bulunulmuştur. Savunmaya yönelik bu haksız ve hukuksuz müdahaleye karşı Türkiye Barolar Birliği ve 78 Baro tarafından destek açıklaması yapılmış ve ilgililer hakkında ivedi olarak yasal işlemlerin yapılması ve görevden el çektirilmeleri talep edilmiştir.

Bu haksız uygulamaya karşı oluşan destek ve kamuoyuna karşı üzülerek belirtmek isteriz ki Diyarbakır Adliyesinde bir mahkeme vasıtasıyla olayı manipüle edici ve hukuksuz bir şekilde bir gizli tanık üzerinden algı yaratılmak istenmiştir. Bu amaçla Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyetince, bir dava dosyasında ve duruşma günü 15.09.2021 tarihi olmasına karşın, 14.09.2021 tarihinde celse açılmış, hakkında tedbir kararı bulunan ve 29.01.2018 tarihinde ilk gizli tanık sıfatı ile ifade veren Gizli Tanık “Sabır” apar topar getirilerek, müdafii ve sanığın olmadığı bir duruşmada “dün Diyarbakır 9. ACM’de yaşanan kaos ortamı örgütün talimatıyla bilinçli olarak yargıya güveni zedelemek amacıyla yerine getirilmiştir. Devletimiz ve yargımıza olan güvenimiz tamdır,” şeklinde beyanı aldırılmıştır. Bu durum geçmiş dönemde olduğu gibi türetilen gizli tanıklarla yapılan kumpas davaları oluşturma anlayışının ve pratiğinin devam ettiğini göstermektedir. Bu girişimin haksız ve hukuka aykırı şekilde savunmaya yönelen bir yargıcı kurtarmak amacıyla gerçekleştirildiğini çok iyi bilmekteyiz.

Adil bir yargılamanın güvencesi olan avukatların yargılama sürecindeki öneminin yargıçlar nezdinde kabul görmesi avukatlar için bir haktır. Yargıçlarla ilişkilerinde onurlu ve vakur davranmak ve yargı makamının bağımsızlığı için mücadele etmek avukatların görevidir. Avukatlar, mesleklerini müdahale veya kısıtlamaya maruz bırakılmadan tam bir mesleki dokunulmazlık içinde icra etme hakkına sahiptirler. Avukatların rolünün hem toplum hem de yasama, yürütme ve yargı organları tarafından kabul görmesi avukatlar için bir haktır; zira avukatlar adil yargılanma hakkının, hak arama özgürlüğünün ve savunma hakkının teminatıdır.

Diyarbakır Barosu Başkanı tarafından bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatın, yargının kurucu unsurlarından olduğu vurgulandığı sırada, herhangi bir şekilde duruşma düzenini bozucu davranışta bulunulmamasına karşın, şikayet edilen hakim tarafından doğrudan kanunsuz bir emirle, polislere talimat verilerek duruşma salonundan çıkartılması savunma hakkına ve savunmaya doğrudan bir müdahale ve saldırıdır.

Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu kapsamında, yargı görevi yapanın, bilirkişi ve tanığın gerçeğe aykırı bir karar, işlem ve beyanda bulunmasının engellenmesi, kamuoyu etkisinde kalması engellenerek tarafsızlığı korunarak adil yargılanmanın sağlanması amaçlanmıştır. Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, duruşma günü beklenmeksizin, görev ve yetkisi dahilinde olmaksızın, dinlenen gizli tanığın dosya kapsamı, dosya sanığı ve atılı suç ile ilgisi bulunmaksızın beyanının alınması ve tutanağa geçirilmekle, hukuka aykırı şekilde maddi gerçeğe aykırı delil üretilmiştir. Bu kapsamda, gizli tanığın beyanının alınış şekli ve içeriği gözetildiğinde, yargıçların görev gereklerine aykırı hareket ettikleri ve suç işledikleri sabittir.

Avukatlık mesleğinin icrasındaki özgürlüğe, ayrımcılık yapılmadan ve otoriteler veya kamudan gelebilecek yersiz müdahaleler olmadan saygı gösterilmesi, korunması gerekir. Mesleki standartlara uygun olarak hareket ettikleri durumlarda avukatlar, herhangi bir baskı ya da yaptırıma maruz kalmamalı veya bunlarla tehdit edilmemelidirler. Hiçbir kimse ve kurum, savunma görevini yapan avukata yargı tehdidinde bulunamaz, görevini yapmaktan alıkoyamaz, engelleyemez, fiziki saldırı ve hakarette bulunamayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz.

Diyarbakır Barosu olarak 9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının ve kolluk görevlilerinin haksız ve hukuksuz işlemlerine karşı daha önce gerekli yasal yollara başvurulmuştur. Bugün itibariyle de delil yaratma yönündeki bu hukuksuz ve keyfi uygulamaya karşı, 11. Ağır Ceza Mahkemesi ve gizli tanık hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.

Diyarbakır Barosu olarak geçmişte olduğu gibi bugünde her türlü baskı ve soruşturma tehdidine karşı mesleğimize sahip çıkacak, hukuk ve adalet mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz.