Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
MUŞ VE VAN CEZAEVLERİYLE İLE BÖLGE CEZAEVLERİNDEN BATI İLLERİNE YOĞUN TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ NAKİLLERİNE İLİŞKİN İNCELEME RAPORU

15.11.2013

 

 

MUŞ VE VAN CEZAEVLERİYLE İLE BÖLGE CEZAEVLERİNDEN BATI İLLERİNE YOĞUN TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ NAKİLLERİNE İLİŞKİN İNCELEME RAPORU

 

 

 

15.11.2013

I.GİRİŞ

 

                                   Cezaevlerindeki hak ihlalleri sorunu dönem dönem değişiklikler gösterse de maalesef hiç kesintiye uğramaksızın devam etmektedir. Bu ihlallerin bir kısmı mevzuattan kaynaklanmakla birlikte, önemli bir kısmı da uygulayıcılardan kaynaklanmaktadır. Yani devlet politikalarıyla beraber, cezaevi idaresinin ve infaz koruma memurlarının kişisel tutum ve davranışlarından da kaynaklanmaktadır. Özellikle politik tutsaklar bu ayrımcı davranışlara en çok maruz kalan tutsak gruplarının başında gelmektedir. Son dönemlerde ciddi tecrit ve izole politikaları güdülmekle beraber, Kürt Meselesine bakışın barış odaklı olmaktan çıkmasıyla  yaygın tutuklama ve sevkler ciddi bir artış göstermiştir.

Değerli Basın Mensupları,

                                   Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu Muş E Tipi Cezaevi ve Van F Tipi Cezaevinde yaşanan hak ihlallerinin yoğunluğunu gözeterek bu iki cezaevinde bir dizi incelemeler yapmıştır. Bu raporu açıklamamızın ekinde sizlere sunacağız. Bununla birlikte hemen hemen tüm cezaevlerinde yaşanan ihlallere ilişkin görüşlerimizi de bu vesile ile sizlerle paylaşmak isteriz.

                                   Muş E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bir süredir idari yetkililerin değişikliği nedeni ile baskı ve izolasyon politikaları artmış olduğu bilgisi edinilmiştir. 28 Ekim 2013 günü içinde cezaevi müdürü, cezaevi savcısı, cezaevi sağlık personeli, kantin görevlisi, cezaevinin teknik elemanları, cezaevi öğretmeni ve çok sayıda gardiyanın da bulunduğu bir grup  nezdinde (aramaya bizzat cezaevi müdürünün de dahil olduğu belirtildi) tutsakların özel eşyalarına el konularak, kaba ve onur kırıcı muamelelerle arama işlemi yapıldığı ifade edilmiştir. Arama yapan grup arasından (müdür veya başgardiyan olduğu düşünülmekte) “Bingöl’ ün acısı burdan çıkacak, bundan sonra böyle aramalar olacak” diye sözler sarf edildiği tutsaklar tarafından işitilmiştir. Tüm bunlar yaşanırken bir taraftan da tutsaklara fiziksel şiddet, küfür, hakaret, tehdit ve cinsel taciz (göz kırpma, gülme, bedensel müdahale gibi.) uygulandığı belirtilmiştir. Bazı kadınların ağır darp edilmesi ve sert darbeler alması nedeniyle vajinal kanama ve kafa travması geçirdiği belirtilmiştir.

                                    Yukarıda bahsedilen olaylar yaşanırken cezaevi savcısının olay yerinde olduğu ve tüm olanları izlediği, olanlara bu şekilde icazet verdiği özellikle vurgulanmıştır. Yaşanan bu müdahale ve darp sonrasında yaralanan 7 kadın hastaneye kaldırılmıştır. Hastanede görevli doktorun tutsaklarla ilgilenen komutana “Bunlara şimdi rapor vereceğiz” demesi üzerine komutanın “Aman savcı gelecek, savcı buna iyi bakmaz” diyerek doktoru telkin ettiği belirtilmiştir. Muayene olan yaralı tutsaklara şimdiye kadar darp raporu verilmediği özellikle ifade edildi.

 

                                   

Yine özellikle 3 kişilik görüş listesine yazılacak isimler belirlenirken, terörle mücadele şubesinden izin belgesi getirme zorunluluğu dayatıldığını ve emniyetin keyfi olarak izin belgesi vermediği belirtilmiştir.

 


                                   Ayrıca söz konusu rapor hazırlanırken Muş E Tipi Cezaevinde bulunan kadın siyasi tutsakların bir kısmı Erzurum Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi bir kısmı da Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nesürgün edilmiştir. Tüm yaşananlardan sonra sorumlular hakkında soruşturma başlatılması gerekirken olayın mağduru olan kadınların sevk edilmesi manidardır. Muş Cezaevinde kadınlara uygulanan darp,yaralama, ve cinsel taciz saldırıları kadın kimliğine yapılmış bir saldırı olup münferit bir olaydan ziyade bir devlet politikasıdır.

 

                                   Van F Tipi Cezaevinde yapılan incelemelerde ise her ne kadar basın açıklamamızın ekinde sunmuş olduğumuz raporda ayrıntıları olmasına rağmen bazı hak ihlallerine değinme ihtiyacı hissetmekteyiz. Şöyle ki;

 

                                   Bingöl Cezaevinde yaşanan firar olayından sonra Van F Tipi Cezaevine getirilen tutsakların adli tutsakların bulunduğu kısma (C Bloğa) alınması ve burada özel tecrit politikalarıyla izole edilip, psikolojik ve fiziki işkenceye maruz kalmıştırlar.  Nakilden hemen sonra görevli personelin kendilerine hakaret ettiği “Burası Bingöl değil” diyerek ardından küfürler savurdukları ifade edildi. Bazı gazetelerin verilmediği, verilenlerinden iki üç gün sonra verildiği, telefon görüşüne gidip dönüldüğünde dahi detaylı aramadan geçirildikleri(ayakkabı çıkarma gibi..) belirtilmiştir. Tutsaklara devam eden mahkemelerinde yapmak üzere hazırladıkları savunmaların cezaevi idaresi tarafından kendilerine verilmediği ifade edilmiştir. Gelen mektup, faks ve kolilerin kendilerine ya hiç ya da gecikmeli verildiği, Koğuş aramalarında ve telefon görüşüne gidip-gelme durumunda dahi detaylı aramalardan geçirildiklerini, ayakkabılarının dahi çıkartıldığı belirtilmiştir

 

                                   Bingöl Cezaevinden firar ettikleri gerekçesiyle Van F tipi Cezaevine getirtilen ve adli mahkumların bulunduğu C Blokta kalan 12 kişilik siyasi tutsak grubunun özel ve hukuka aykırı muamelelere maruz kaldıkları gözlemlenmiştir. Bu durum diğer bloklarda kalan siyasi tutsaklara yapılan görüşmelerde iyice anlaşılmıştır.

 

                                    Nakiller konusunda bir diğer problem alanı ise yargılamaları halen devam eden tutukluların yargılamalarının yapıldığı mahkemeden binlerce kilometre ötedeki cezaevlerine nakledilmeleridir. Özellikle bölgede yapımı bitmek üzere olan kampüs cezaevleri nedeniyle, yer sıkıntısı gibi bir gerekçenin kabul edilemeyeceği aşikardır.Bu durum tutukluların avukatları ile görüşerek etkin bir hukuksal destek almasının ve  aileleri ile görüşme yapmalarının engellenmesine yol açmaktadır. Nitekim halen Diyarbakır ve çevre illerin mahkemelerinde yargılamaları devam eden çok sayıda tutuklu, Bolu, Şakran, Edirne, Tekirdağ ve Karadeniz Bölgesindeki cezaevlerine nakledilmişlerdir.Sadece son dönemde toplam 258 siyasi tutsak sürgün edimiştir.Muş Cezaevi'nden Tekirdağ Cezaevi'ne 71, Mardin Cezaevi'nden Çorlu Cezaevi'ne 38, Siirt E Tipi Cezaevi'n den 72 tutsak çeşitli cezaevlerine, Batman Cezaevi'nden Tekirdağ Cezaevi'ne 16, Van Cezaevi'nden Muş, Kastamonu, Zile ve Giresun cezaevlerine 61,Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nden de 64 siyasi tutsak Edirne F Tipi Cezaevi’ ne sürgün edilmiştir.

 

Böylece avukatın duruşma öncesi müvekkili ile görüşmesi ve etkin bir hukuksal destek sunması açık bir şekilde engellenmiştir. Kısaca SEGBİS olarak adlandırılan ses ve görüntü bilişim sistemleri ile tutukluların ifadeleri alınmaya çalışılmakta ise de, gerek yargılamanın yüz yüzeliği, gerekse de bu sistemin yeterli altyapısı olmaması nedeni ile adil bir yargılama yapılmadığı konusunda hiçbir kuşkumuz yoktur.

 

                                   Keza disiplin cezalarının uygulanma şekli, süresi ve buna karşı itiraz mekanizmasının etkisiz hale getirilmesi nedeni ile mahpusların dış dünya ve yakınlarıyla iletişim kurma hakları, sistematik bir şekilde engellenmektedir.  Örneğin; Van F Tipinde tutsakların cezaevi koşullarını anlatan mektuplarına keyfi bir şekilde el konulmakta ve ayrıca disiplin cezası ile cezalandırılmaktadırlar. Bu ve benzer sebeplerle mahpuslar, aralıksız bazen 1 yıla varacak şekilde disiplin cezalarıyla cezalandırılarak adeta dış dünyaya karşı izole edilmektedirler. Tutsakların Günlük yayınlara günler sonrasında ulaşmaları da bu tecrit politikalarından biridir.

Sayın Basın Mensupları,

                                   Yukarıda özetlediğimiz hususlar, mahpusların yaygın olarak ihlal edilen temel haklarına ilişkin hususlardır. Bunların yanı sıra irili ufaklı çok sayıda hak ihlalleri de yaşanmaktadır. Tüm bu hak ihlallerinin bir kısmı mevzuattan kaynaklanmakla birlikte,  daha ziyade cezaevi idarecilerinin, cezaevi güvenliği ile sorumlu olan jandarmanın ve infaz koruma memurlarının kasıtlı, kusurlu ya da ihmali tutum ve davranışlarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle sorunların aşılması için ceza infaz mevzuatının bu ve benzer sorunlara yol açan kısımlarının, duraksamaya ya da yoruma gerek olmayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.  Yine hukuk dışı, keyfi uygulamaları nedeni ile cezaevlerinin sivil ve askeri personelinin eğitilmesi, bu tür davranışlarda bulunan personelin adli ve idari yönden etkin bir şekilde soruşturulması gerekmektedir.      

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

                                                                                 

 

 

 

 

 

 

 

II.

MUŞ E TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU’NDA YAŞANAN HAK İHLALLERİ

 

 

Muş E Tipi bulunan tutuklu ve hükümlülere yönelik insan hakları ihlalleri şikayetleri muhtelif zamanlarda çeşitli yazılı ve görsel medyada yer almıştır. Ayrıca bilindiği üzere 28/10/2013 tarihinde, siyasi kadın tutsakların bulunduğu koğuşta yangın çıktığı haberleri basında yer almıştır. Yaşanan problemleri ve şikayetleri yerinde incelemek ve tespitlerde bulunmak amacıyla Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu Sekreteri Avukat Öykü ÇAKMAK ve komisyon üyesi Avukat Selvi TUNÇ tarafından 10/11/2013 tarihinde  adı geçen cezaevine gidilmiş ve incelemelerde bulunulmuştur. Cezaevinde bulunun 4 tutuklu ile görüşülmüştür. Komisyon olarak daha çok tutsak ile görüşülmek istenmişse de 8 Kasım 2013 tarihinde 61 tutsağın Tekirdağ Cezaevine sevk edilmesi ile pek çok kişi ile görüşülememiştir. Komisyon üyeleri, tutsakların şikayet ve taleplerinden yola çıkarak bu raporu hazırlamışlardır.

                                   Bu kapsamda Muş Cezaevinde  3 kadın, 1 erkek olmak üzere 4  tutsakla detaylı görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Aşağıda bu cezaevinde tespit edilen sorunlar belli başlıklar altında kategorize edilmiştir. Ancak öncelikle 28/10/2013 tarihinde cezaevinde yaşanan olaylara (kadın koğuşunun yakılması vd.) ilişkin tutsaklarla yapılan görüşmeler sonucu elde edilen verilerin genel değerlendirmesi yapılacaktır;

 

                                   Rapor hazırlanırken, kadın tutsakların Erzurum Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi ve Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nesürgün edildikleri öğrenildi.

 

28/10/2013 Tarihli Olaylar:

 

                        Tutsaklardan edindiğimiz bilgilere göre Muş E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bir süredir idari yetkililerin değişikliği nedeni ile baskı ve izolasyon politikaları artmış olduğu bilgisi edinilmiştir. Özellikle Bingöl Cezaevi’ndeki firar girişiminden sonra sık sık koğuş baskınları ve zemin aramaları yapılmaya başlanmıştır. Son olarak 28 Ekim 2013 günü içinde cezaevi müdürü, cezaevi savcısı, cezaevi sağlık personeli, kantin görevlisi, cezaevinin teknik elemanları, cezaevi öğretmeni ve çok sayıda gardiyanın da bulunduğu bir grup  nezdinde (aramaya bizzat cezaevi müdürünün de dahil olduğu belirtildi) tutsakların özel eşyaları karıştırılarak, kaba ve onur kırıcı muamelelerle arama işlemi yapıldığı ifade edilmiştir.

 

                                   Zemin araması yapılacağı belirtilmesine rağmen kadın tutsakların özel eşyalarının bulunduğu üst kata geçildiği, arama sırasında, arama yapan grup arasından (müdür veya baş gardiyan olduğu düşünülmekte) “Bingöl’ ün acısı burdan çıkacak, bundan sonra böyle aramalar olacak, bu eşyalara (kitap, günlük ve çeşitli özel fotoğraflar gibi.) el koyuyoruz, geri verilmeyecektir ” denilmiştir. Tüm bunlar yaşanırken bir  taraftan da tutsaklara fiziksel, sözel şiddet ve cinsel taciz (göz kırpma, gülme, bedensel müdahale gibi.) uygulandığı belirtilmiştir. Toplanan eşyaların tamamen tutsakların şahsi eşyaları olduğu, cezaevine sokulması yasaklı eşyalardan olmadığı; kitap, günlük ve fotoğraflar gibi özel eşyalar olduğu özellikle tutsaklar tarafından vurgulanmıştır.

 

                                   Olaylar esnasında NaimeTuğci adli tutsak müdür tarafından kolundan sürüklenerek tartaklandığı, bazı kadın tutsakların yerlere atıldığı, bazılarına fiziksel müdahale yanında cinsel tacizde bulunulduğu belirtilmiştir. Adli bir erkek tutuklunun da olaylar esnasında Yüksel YAŞAR isimli kadın tutsağı kapı ve duvar arasında sıkıştırarak darp ettiği, müdürün de bu kadın tutsağı bacaklarından tutup çektiği ifade edilmiştir.

                                   Seyran DEMİR adlı tutsağın da yine cezaevi öğretmeni tarafından merdivenlerden atıldığı, bazı kadınların ağır darp edilmesi ve sert darbeler alması nedeniyle vajinal kanama ve kafa travması geçirdiği belirtilmiştir. Tüm bu yaşanan olaylardan sonra 7 kadın tutsak adli tutsakların kullandığı havalandırmaya sürüklenip, sürükleme esnasında tartaklandıkları, üzerlerine kapıların kilitlendiği akşam geç saatlere kadar havalandırmada tutuldukları ifade edilmiştir.  Kalan  4 kadın tutsağın da odada bırakıldığı ifade edildi. Yukarıda bahsedilen olaylar yaşanırken cezaevi savcısının olay yerinde olduğu ve tüm olanları izlediği, olanlara bu şekilde icazet verdiği özellikle vurgulanmıştır.

 

                                   Saatlerce adli tutsakların havalandırmasında bekletilen kadın tutsaklar, tüm çabalarına rağmen koğuşlarına geçememiş, zorla el konulan eşyalarının geri alınması konusunda sonuç alamamış, bunun üzerine koğuşta bırakılan 4 kadının yataklarını yakarak tepki gösterdiği,  uygulanan sözlü, fiziksel, cinsel şiddeti protesto ettikleri belirtildi.Cezaevi yönetiminin uzun süre yangına müdahale etmediği vurgulandı.

 

                                   Yaşanan bu müdahale ve darp sonrasında yaralanan 7 kadın hastaneye kaldırılmıştır. Hastanede görevli doktorun tutsaklarla ilgilenen komutana “Bunlara şimdi rapor vereceğiz” demesi üzerine komutanın “Aman savcı gelecek, savcı buna iyi bakmaz” diyerek doktoru telkin ettiği belirtilmiştir.Muayene olan yaralı tutsaklara şimdiye kadar darp raporu verilmediği özellikle ifade edildi.

 

                                   Yine M. Sıddık AYAZ isimli tutsak 61 siyasi erkek tutsağın (içlerinde hükümlü ve hüküm-özlülerin bulunduğu) Tekirdağ F Tipi’ ne sürgün edildiğini, tutuklu ve hükümlülerin ayrılarak tecrit uygulanmaya çalışıldığını belirtmiştir. Bunun üzerine kadın tutsakların bu sevk-sürgününü protesto amacıyla 3 günlük açlık grevinde olduğu belirtildi.

 

1-SAĞLIK

 

                        Genel olarak revirde sağlıklı muayene yapılmadığı ve hastane sevklerinin uzun süre sonra yapıldığı ifade edilmiştir. Hastane sevklerinde yaşanan gecikmeden kaynaklı pek çok tutsağın sıkıntı yaşadığı, Leyla Son(18) adlı kadın tutsağın  ayağında platin olduğu ve sağlık sıkıntılarının devam ettiği, gerekli tedavinin yapılmadığı ifade edildi. Cihan YAŞAR adlı tutsağın sakat olduğu, bacağına platin takılması gerektiği, ancak hastane taleplerinin sürekli ertelendiği belirtilmiştir. Aynı şekilde Rojhat ÖZKAN adlı tutsağın da sürekli bağırsak rahatsızlığı olduğu ancak tedavisinin tam olarak yapılmadığı ifade edildi.

 

 

 

2-NAKİL-SEVK

 

                        Son dönemde tutsaklara, aile ve avukatlara haber verilmeden sevklerin yapılmasının çok ciddi sıkıntılara yol açtığı gözlemlendi. Son olarak 61 erkek tutsağın Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ ne sevki, tutuklu ve hükümlülerin ayrıştırılmasına ve kalan tutsaklar üzerinde de olumsuz etki bırakılmasına neden olduğu gözlemlendi.

 

5- SOHBET HAKKI

                        Tek kadın koğuşu olmasından kaynaklı (13 kadın) ortak alana çıkma, sohbet hakkı ile ilgili herhangi bir sıkıntı olmadığı ifade edildi.

 

7-TUTSAKLARIN KURUM YETKİLİLERİ VE İNFAZ MEMURLARI İLE İLİŞKİLERİ

 

                        Görüşülen tutsaklar, cezaevindeki görevlilerin yeni yönetim değişikliği ile birlikte  özellikle 28/10/2013 tarihinde yaşanan olaylarda fiziksel, sözel şiddete ve cinsel tacize maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. İnfaz memurlarının, cezaevi müdürünün, kantin görevlisi, öğretmen, adli mahkumların, cezaevi sağlık personelinin, cezaevi fotoğrafçısının ve diğerlerinin tutsakların eşyalarını tahrip ettikleri, keyfi bir şekilde eşyalarına el konulduğunu ve darp edildiklerini belirtmişlerdir. Özellikle yeni gardiyanların olumsuz ve onur kırıcı davrandıkları belirtilmiştir. Üst aramalarında ayakkabı çıkartmaya  varan detaylı aramalar yapıldığı belirtilmiştir. Psikolojik bir işkence yürütüldüğü sık sık zemin araması  gerekçesiyle baskınların yapıldığı, savcı ve müdürle görüşmelerinin sonuç vermediği vurgulanmıştır.

 

8-TUTSAKLARIN DIŞ DÜNYA İLE İLETİŞİMLERİ

                        Görüşülen tutsaklar, gönderdikleri ve kendilerine gelen mektupların bazen kaybolmasından bazen de çok geç tarihlerde ulaşmasından şikâyetçi olmuşlardır. Dilekçeler için bir takip sistemi olmadığı belirtilmiştir.

                        3 kişilik görüş listesine yazılacak isimler belirlenirken, terörle mücadele şubesinden izin belgesi getirme zorunluluğu dayatıldığını ve emniyetin keyfi olarak izin belgesi vermediği belirtilmiştir.

 

9- DİSİPLİN SORUŞTURMALARI

                        Görüşülen tutsaklar aldıkları disiplin cezalarına karşı yaptıkları itirazların bugüne kadar hiçbirinin olumlu sonuçlanmadığından yakınmışlardır.

 

10- CEZAEVİ İDARESİNİN AVUKATLARA YAKLAŞIMI

                        Komisyon olarak Muş E Tipi Cezaevi yönetiminin rahatsız edici ve keyfi tutumu ile karşı karşıya kalınmıştır.Keyfi olarak ceza infaz koruma memurları tarafından uzunca bir süre bekletildik.Tarfımıza karşı sergilenen tutum saygı ve nezaket kuralına uygun düşmediği gibi yasadan gelen hakkımızın uygulanmasını istediysek de her seferinde emrivaki bir şekilde ‘geçin orada oturun biz sizi çağıracağız’ deyip bizi keyfi bir şekilde tutmaya devam ettiler. Yine ceza infaz koruma memurları tarafından ısrarla Muş Cezaevinde yaşananların basında aktarıldığı gibi olmadığını basının ve tutsakların gerçeği abartıp çarpıttığını ısrarla vurgulayıp, etki altında bırakılmaya çalışıldık. Görüşmelerimiz bittikten sonra kendisinin cezaevinin müdürü olduğunun söyleyen bir şahıs bize hitaben oldukça kötü bir üslupla “size ne anlattılar, bir şey bulabildiniz bari” şeklinde sorular yöneltmiştir. Kendisine herhangi bir açıklama yapmayacağımızı belirtmemize rağmen  rağmen bu tavrına devam etmiştir.Tartışma sonucu cezaevinde ayrılarak, uzaklaştık.

11-DİĞER                

                        Ayrıca görüşülen kadın ve erkek tutsaklar uzun süredir kullandıkları radyoların kendilerinden alındığını belirtmişlerdir.

                        Oldukça soğuk iklim koşulları olan bir bölgede bulunmalarına rağmen, ısıtma sisteminin tam olarak çalıştırılmadığı, elbise konusunda da sınırlama getirildiği ifade edildi.

                        Avukatlarıyla düzenli görüşme yapamamaktan, duruşmalara Segbis sistemi ile katıldıklarından şikayetçi olmuşlardır.

                        Kadın tutsaklar çıkan yangından kaynaklı duvarların siyah ve isli olduğunu, yangının üzerinden haftalar geçmesine rağmen, boyanmadığını, odanın hala yanık koktuğunu, bu yüzden sıkıntı yaşadıklarını belirtmişlerdir.

                        Hediye CEMİYE ve Aziz AKDOĞAN isimli tutsakların evli olduğu  ve aynı cezaevinde olmalarına rağmen sadece bir kez görüştükleri, bunun dışında hiçbir şekilde görüştürülmedikleri ifade edildi.

                        Kitap bulundurma sayısı ile ilgili zorluk çıkartıldığı belirtildi.

TESPİTLER

  1. 1.      Hasta tutsakların tedavileri için gerekenin yapılmadığı, tedavilerinin sağlıklı yapılmadığı,hastane sevklerinin uzun süre yapılmadığı anlaşıldı.

 

  1. 2.      Tutsakların genel olarak cezaevi yönetiminin değişmesiyle ciddi tecrit ve baskılara maruz kaldığı  tespit edildi.

 

  1. 3.      28/10/2013 tarihinde yaşanan darp ve kötü muameleden kaynaklı tutsakların ciddi travma geçirdiği, moral ve psikolojilerinin bozuk olduğu  görüldü.

 

  1. 4.      Zemin araması gerekçesiyle sık sık arama yapıldığı, soğuk hava koşullarına rağmen koğuşların yeterince ısıtılmadığı tespit edildi.

 

  1. 5.      Tutsakların avukatlarıyla görüşemediği, duruşmalarına da SEGBİS sitemi ile dahil olduklarından, yeterli savunma yapamadıklarını, duruşmalara fiziki olarak dahil olamadıklarını belirtmişlerdir.

 

  1. 6.      Tutsakların yaşanan olaylardan kaynaklı darp edildikleri ve kötü muameleye maruz kaldıkları, her tür fiziki, sözel, cinsel saldırı yaşadıkları ve buna rağmen darp- cebir raporu alamadıkları belirtildi.   

 

ÖNERİLER

 

  1. Hasta tutsakların tedavileri için tüm bürokratik engeller kaldırılmalı, bir an önce gerekli tedavi uygulanmalı. Bu amaçla gerekli kurumlarla iletişime geçilmeli, gerekli başvurular yapılmalı.

 

  1. 28/10/2013 tarihinde yaşanan darp ve kötü muameleden kaynaklı tutsakların ciddi travma geçirdiği, moral ve psikolojilerinin bozuk olduğu  görüldü. Konuyla ilgili darp raporu almaları sağlanmalı.

 

  1. Tutsakların kaldığı fizik ortamların, ısınma, giysi ve kitap bulundurma gibi koşulları düzeltilmeli.

 

  1. Cezaevi yönetiminin keyfi muamele yapmasını engellemek ve el konulan eşyaların iadesini sağlamak amacıyla gerekli başvurular yapılmalı.

 

  1. Tutsakların koşullarını değerlendirmek ve gerekli hukuki desteği sunmak amacıyla belirli aralıklarla taramalar yapılmalıdır.

 

                                                                      

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

III.

VAN F TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU YAŞANAN HAK İHLALLERİ

 

Van F tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ nda bulunan tutuklu ve hükümlülere yönelik insan hakları ihlalleri şikayetleri, ve bazı mahpusların başlatmış olduğu süresiz dönüşümsüz açlık grevi,muhtelif zamanlarda çeşitli yazılı ve görsel medyada yer almıştır. Yine Müvekkilleri Van Cezaevinde bulunan Baromuz üyesi meslektaşlarımız da, müvekkillerine yönelik hak ihlallerini baromuza bildirmişlerdir. Bu şikayetleri yerinde incelemek ve tespitlerde bulunmak amacıyla Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu Sekreteri Avukat Öykü ÇAKMAK ve komisyon üyesi Avukat Selvi TUNÇ 11/11/2013tarihinde adı geçen cezaevine gitmiş ve incelemelerde bulunmuşlardır. Komisyon üyeleri cezaevinde bulunun 4tutuklu-hükümlü ile görüşmüştür. Komisyon üyeleri, tutsakların şikayet ve taleplerinden yola çıkarak bu raporu hazırlamışlardır.

                                   Bu kapsamda 4erkek tutsakla detaylı görüşmeler gerçekleştirilmiştir.Aşağıda bu cezaevinde tespit etiğimiz sorunları belli başlıkla altında kategorize ettik.Ancak öncelikle devam eden açlık grevi ve grevin nedenlerine ilişkin değerlendirme yapılacaktır.

 

13/10/2013 Tarihinde Başlatılan Açlık Grevi ve Nedenleri

 

            Bingöl Cezaevi’ nde yaşanan firar olayından sonra Van F Tipi Cezaevi’ ne getirilen tutsakların adlilerin bulunduğu kısma(C Bloğa) alınması ve burada özel tecrit politikalarıyla izole edilip, psikolojik ve fiziki işkenceye maruz kalması nedeniyle 12 tutsağın başlatmış olduğu açlık grevi devam etmektedir. Bingöl Cezaevi’ nden getirilen 12 kişilik grubun açlık grevine başlama gerekçeleri şöyledir; öncelikle kendilerine yönelik olumsuz yaklaşımlar henüz nakil aşamasında başlamış, nakil amaçlı çıkarıldıklarında 1 gece Muş Cezaevi’ nde konaklanılmış ancak kendilerine bütün gün yemek verilmemiştir, Van Cezaevine getirildiklerinde de akşam saatine kadar aç bırakılmışlardır.Van Cezaevi’ ne geldikleri günden bugüne kadar  “özel güvenlik politikaları” adı altında tecrit uygulandığı belirtilmiştir. Nakilden hemen sonra görevli personelin kendilerine hakaret ettiği “Burası Bingöl değil” diyerek ardından küfürler savurdukları ifade edildi.Gelen mektup, faks ve kolilerin kendilerine ya hiç ya da gecikmeli verildiği, kendi gönderilerinin de keyfi gerekçelerle gönderilmediği, gayri resmi olarak “el koyma” işlemi yapıldığı belirtildi.Özellikle cezaevi koşullarını anlatan gönderilere el konulduğu vurgulandı.Odalar üçer kişilik olup, 2 veya 3 kişi kalınmakta, diğer A ve B bloklarında ortak alana çıkma ve sohbet hakkı olmasına rağmen , C Blokta tutulan 12 kişilik grup kendi odaları dışındaki hiçbir tutsakla görüşememekte olduğunu belirtti.Odalara sıcak suyun haftada iki gün birerbuçuk saat verilmesine rağmen, o saatlerde dahi suyun kesintili ve belli aralıklarla sıcak-soğuk akıtacak şekilde verildiği belirtildi.Bazı gazetelerin verilmediği, verilenlerinden iki üç gün sonra verildiği, telefon görüşüne gidip dönüldüğünde dahi detaylı aramadan geçirildikleri(ayakkabı çıkarma gibi..) ifade edildi.Oldukça soğuk iklim koşulları olmasına rağmen ısıtma sisteminin nerdeyse hiç çalıştırılmadığı vurgulandı.

 

            Tüm bu olumsuz koşulların düzeltilmesi amacıya cezaevi müdürü ile görüşmeler yapılmasına rağmen tamamen olumsuz bir tavırla karşılaşılmış, müdür tarafından kendilerine “Ne yaparsanız yapın, nereye başvursanız da koşullarınız böyle devam edecek” denilmesinin ardından koşulların düzeltilmesi amacıyla açlık grevi başlatılmıştır.

           

            Diğer siyasi tutsakların bulunduğu A ve B Bloklarından 35 kişi de C Blok da kendilerinden ayrı tutulan arkadaşlarının koşulların düzeltilmesi amacıyla destek amaçlı açlık grevine dahil olmuştur.28/10/2013 tarihi itibari ile başlatılan süresiz dönüşümsüz açlık grevi, görüşme yapılan gün itibari ile 15. Günündedir.Bugün itibariyle  toplam 47 kişinin grevde olduğu belirtildi. Mevcut grevden kaynaklı 1 aylık iletişim ve haberleşme cezası ayrıca iç etkinliklere çıkmama cezası verildiği belirtildi.

 

            Tutsakların sağlık durumlarında ciddi- hayati bir tehlike görülmemesine rağmen, açlık grevinin her geçen gün tehlike sınırlarına yaklaştığını ve idarenin koşulların düzeltilmesi noktasında olumlu hiçbir adım atmadığını, tutsaklara olumsuz yaklaşımların aynı ölçüde devam ettiği belirtildi. Aşağıda izah edilecek problemlerin çoğu C Blokta tutulan tutsakların(Bingöl’ den sürgün edilen 12 kişi) genel sıkıntılarıdır. Bu durumlar ve ayrıca F tipi cezaevi uygulamasının yarattığı tecrit ve diğer olumsuzluklar da ayrıca belirtilmiştir.

 

1-SAĞLIK

 

                        Gerek F tipi cezaevi olmasından kaynaklı odaların kendi içlerinde ortak alana çıkamaması(sohbet hakkı tanınmaması), gerekse de çıkanların sınırlı süre ve koşullarda çıkması nedeniyle, görüşülen tutsakların diğer tutsaklarla iletişime geçememesi nedeniyle cezaevinde hasta tutsaklara ilişkin net veri alınamamıştır. Açlık grevinden kaynaklı ilk 3 gün düzenli kontrole gelinirken, C Bloktaki tutsaklar için günlük sağlık taraması artık yapılmadığı belirtildi.

 

2-NAKİL

 

                        C Bloktaki tutsakların nakil amaçlı çıkarıldıklarında 1 gece Muş Cezaevi’ nde konaklatıldıkları ancak kendilerine bütün gün yemek verilmediği, Van Cezaevine getirildiklerinde de akşam saatine kadar aç bırakıldıkları ifade edildi.

 

4-TUTSAKLARIN CEZAEVİ İDARESİNEULAŞMALARI

 

                        Görüşülen bütün tutsaklar yaşadıkları sorunların çözümü için cezaevi tarafından muhatap alınmamaktan, sorunların çözümü noktasında ciddiyetsiz yaklaşılmasından yakınmışlardır.Yaşanan problemlerin çoğunun gayri ciddi yaklaşımlar nedeniyle çözülemediğini, üzerlerinde psikolojik bir işkence uygulanmaya çalışıldığını belirtmişlerdir. Bu durum gardiyanların kendilerine “Burası Bingöl değil” demelerinden de anlaşıldığını vurgulamışlardır.

 

5- SOHBET HAKKI

                        Görüşülen tutsaklardan A ve B Blokta kalanlar sohbet hakkını kullanabilmekteyken, C Bloktaki tutsakların kendi odalarındaki tutsaklar dışında hiçbir tutsakla görüşmelerine müsaade edilmediği, tam bir tecrit altında bulundukları özellikle en ciddi problem olarak belirtilmiştir.                      

6-FİZİKİ KOŞULLAR

                        Odalara sıcak suyun haftada iki gün birerbuçuk saat verilmesine rağmen, o saatlerde dahi suyun kesintili ve belli aralıklarla sıcak-soğuk akıtacak şekilde verildiği belirtildi.Bazı gazetelerin verilmediği, verilenlerin de iki üç gün sonra verildiği, oldukça soğuk iklim koşullarına rağmen ısıtma sisteminin nerdeyse hiç çalıştırılmadığı vurgulandı.

 

6-DİLEKÇE HAKKI

                        Görüşülen tutsakların en çok yakındığı sorunların başında gelen bu hakkın  etkisizleştirildiğini gözlemledik.Görüşülen tutsaklar, verdikleri dilekçelerin akıbetini takip edemediklerini, işleme konulanların da olumlu sonuçlanmadığını belirtmişlerdir.

7-TUTSAKLARIN İNFAZ MEMURLARI İLE İLİŞKİLERİ

 

                        Görüşülen tutsaklar, cezaevindeki görevlilerin , cezaevine ilk gelişte sözlü hakaretlerde ve onur kırıcı bir yaklaşım içinde bulunduklarını, “Burası Bingöl değil” gibi beyanlarda bulunduklarını  ifade ettiler.Bunun dışında özellikle C Bloktaki tutsaklar genel olarak kendilerine karşı özel bir psikolojik harekat içinde olduklarını,düşmanca bir tavır

Koğuş aramalarında ve telefon görüşüne gidip-gelme durumunda dahi detaylı aramalardan geçirildiklerini,ayakkabılarının dahi çıkartıldığı belirtilmiştir.Aramalarda 3 kişilik olan odaların içini onlarca gardiyanın doldurduğunu, tarz ve yaklaşım olarak onur kırıcı bir tarz güdüldüğünü belirtmişlerdir.

8-TUTSAKLARIN DIŞ DÜNYA İLE İLETİŞİMLERİ

 

                        Görüşülen tutsaklar, gönderdikleri mektup ve faksların genel olarak hiç gönderilmediğinden şikâyetçi olmuşlardır. Gelen mektup, faks ve kolilerin kendilerine ya hiç ya da gecikmeli verildiği, kendi gönderilerinin de keyfi gerekçelerle gönderilmediği, gayriresmi olarak “el koyma” işlemi yapıldığı belirtildi.Özellikle cezaevi koşullarını anlatan gönderileri kesinlikle gönderilmediği ve keyfi bir şekilde el konulduğu vurgulandı.

 

9- DİSİPLİN SORUŞTURMALARI

                        Görüşülen tutsaklar sürekli disiplin cezaları aldıklarını ve bugüne kadar aldıkları disiplin cezalarına yaptıkları itirazların henüz sonuçlanmadığından yakınmışlardır.Örneğin açlık grevine giren herkese disiplin cezası(20 gün hücre cezası) verildiği gibi bu greve girmeyen tutsaklara da disiplin cezaları verilmiştirDahası Bingöl cezaevindeki firar olayından önce cezaevinden sevk edilen tutsaklara dahi “firar eyleminden haberdar olmuş olabilecekleri” gerekçesiyle disiplin cezası verildiği belirtildi.

10-DİĞER

            Görüşülen mahpuslar uzun süredir kullandıkları radyoların kendilerinden alındığını belirtmişlerdir.

            Avukatlarıyla düzenli görüşme yapamamaktan, duruşmalara Segbis sistemi ile katıldıklarından şikayetçi olmuşlardır.

            Tutsaklardan Hüseyin BARSAK’ın mahkemesinde yapmak üzere hazırladığı savunmasının cezaevi tarafından kendisine verilmediği ifade edilmiştir.

 

TESPİTLER

 

  1. 7.      Bingöl Cezaevinden firar ettikleri gerekçesiyle Van F tipi Cezaevine getirtilen ve adlilerin bulunduğu C Blokta kalan 12 kişilik siyasi mahpus grubunun özel ve hukuka aykırı muamelelere maruz kaldıkları gözlemlenmiştir.Bu durum diğer bloklarda kalan siyasi mahpuslara yapılan uygulama ile, bu mahpuslara yapılan uygulama arasındaki farkta yeterince anlaşılmaktadır.

 

  1. 8.      Tutsakların gerek kendi gönderdikleri mektup ve fakslara keyfi olarak el konulduğu ve kendilerine gelen mektup, faks ve kolilerin de kendilerine ya hiç verilmediği ya da çok geç verildiği gözlemlenmiştir.

 

  1. 9.      Cezaevi Müdürü ve personelinin tutsaklara yönelik onur kırıcı muamelesinin tutsaklar üzerinde psikolojik etkileri tespit edilmiştir.

 

  1. 10.  Her fırsatta tutsakların üzerinin detaylıca arandığı ve soğuk hava koşullarına rağmen koğuşların yeterince ısıtılmadığı tespit edildi.Sıcak su, gazetelerin zamanında verilmemesi, diğer tutsaklarla sohbet hakkının tanınmaması en ciddi- hayati sorunlar arasında gözlemlenmiştir.

 

  1. Mahpusların avukatlarıyla görüşemediği, savunma hakkını yeterince kullanamadıkları tespit edilmiştir.

 

  1. Cezaevi idaresinin tutsakları muhattap almadığı, açlık grevine rağmen haksız muamelenin devam ettiği ve koşullarda iyileşme sağlanmadığı tespit edildi.

 

 

 

 

 

 

 

ÖNERİLER

 

  1. C Blokta kalan 12 kişilik siyasi mahpus grubuna karşı yürütülen özel uygulamanın(Blok değişimi, ortak alana çıkma, gazete, mektup-faks koli, ısınma, sıcak su,detaylı arama gibi..) sona ermesi için gerekli idari başvurular yapılmalı

 

  1. Cezaevi Müdürü ve personelinin tutsaklara yönelik onur kırıcı muamelesinin tutsaklar üzerinde yarattığı travmaların tespiti için bir sağlık heyeti tarafından muayene edilmelidirler.

 

 

  1. Tutsakların avukatlarıyla görüşme imkanları sağlanmalı.

 

  1. Mahpusların koşullarını değerlendirmek ve gerekli hukuki desteği sunmak amacıyla belirli aralıklarla taramalar yapılmalıdır.