Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
İnsan Haklarını Ve Onurunu Zedeleyici Söylemler Kabul Edilemezdir!

04.01.2018

Basına ve Kamuoyuna

 

03.01.2018 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu'nda düzenlenen Genel Güvenlik ve Uyuşturucu ile Mücadele Toplantısı’nda konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, konuşmasında "Bir uyuşturucu satıcısını gördükleri zaman, beni ne kadar kınarlarsa kınasınlar, ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler, o uyuşturucu satıcısının ayağını kırmayan polis görevini yapmamış demektir." demek suretiyle kabul edilemez açıklamalarda bulunmuştur. 

Yasal mevzuatta polisin ve diğer kolluk birimlerinin suç ve suçluyla mücadele etme, suçu engelleme, suçluların yakalanması gibi hususlar ayrıntılı ve açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Her kolluk birimi bu yasal mevzuata uyma yükümlülüğü altında bulunmaktadır. 

Hukukun temel prensiplerinden biri olarak, kamu çalışanlarının/devlet memurlarının ve amir ve üstlerin uygulama ve kararları hukuka uygun olmak zorundadır. Yine kamu personellerinin amir ve üstleri tarafından verilen kanunsuz emirleri yerine getirme zorunluluğu bulunmamakla beraber, bu kanunsuz emirlerin yerine getirilmesi de kendilerini cezai sorumluluktan kurtarmayacaktır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türk Ceza Kanunu işkence, kötü muamele, gayri insani ve onur kırıcı davranışları hiçbir istisna tanımamak kaydıyla mutlak suretle yasaklamaktadır. 

Bundan dolayı, kolluk birimlerinden sorumlu olan, bireyin güvenliğini sağlamakla yükümlü olan İçişleri Bakanının bu yönlü beyanları hukuk devleti olmanın gerekliliğine açık aykırılık teşkil etmektedir. Bu durum kabul edilemez olmakla beraber, böylesi bir yaklaşım işkence ve kötü muameleyi meşru ve kabul edilebilir bir zemine çekmektedir. Adil yargılanma hakkı başta olmak üzere, masumiyet karinesinin fiilen ortadan kaldırılması sonucunu da beraberinde getiren bu söylem, soruşturma ve yargılama makamlarını işlevsiz hale getirebilecek kadar tehlikeli bir sürecin içine girilmesini deberaberinde getirecektir. 

Türk Ceza Kanunu 24/3 maddesine göre “Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.” Denmek suretiyle kanunsuz emir verilemeyeceği açık ve istisnasız bir şekilde hüküm altına alınmıştır. Bu bağlamda kolluk yetkililerine o uyuşturucu satıcısının ayağını kırmayan polis görevini yapmamış demektir.” Söylemi açıkça Türk Ceza Kanunun 214/1-3 maddelerinde düzenlenen Suç İşlemeye Tahrik suçunu oluşturacaktır. 

Diyarbakır Barosu olarak, hukuka ve kanuna aykırı emir verilmesini hukuk devleti açısından kabul edilemez bulmakta, İçişleri Bakanının işkence ve kötü muameleyi teşvik eden, insan haklarını ve onurunu zedeleyici söylemlerini kabul etmediğimizi belirtirbu tutum ve söylemden dönülmesini beklemekteyiz. 

 

Diyarbakır Barosu Başknalığı