Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
Halepçe Soykırımı, Uluslararası Toplumun Utanç Vesikasıdır, Tanınmalıdır!

16.03.2021

BASINA ve KAMUOYUNA

16 Mart  2021

                   

Halepçe Soykırımı, uluslararası toplumun utanç vesikasıdır. Tanınmalıdır!

Dayê bêhna sêvan tê…

Anne, elma kokusu geliyor…

                Irkçı ve katliamcı Baas Rejimi, 16 Mart 1988 tarihinde Irak Federal Kürdistan Bölgesi’nin Halepçe şehrinde  Kürtlere karşı tarihin görüp  görebileceği en büyük soykırım suçlarından birini gerçekleştirdi. Kimyasal silahların kullanıldığı bu katliamda beş binin üzerinde sivil öldürüldü. On binin üzerinde  sivil yaralandı. Saldırıdan sonra meydana gelen  komplikasyonlar neticesinde de çeşitli hastalıklar ortaya çıktı.  Halepçe ve civarındaki yerleşim birimlerinde dünyaya gelen  çocukların kimyasal silahların etkisiyle ciddi sağlık sorunları ile hayata gözlerini  açtıkları, üstelik ilerleyen yaşlarında engelli birer birey olarak yaşamlarını sürdürmek durumunda kaldıkları bilinmektedir. Bütün dünyanın tanıklığında yaşanan bu soykırım suçunun  üzerinden  33 yıl geçmesine rağmen  yaşanan acılar tazeliğini korumaktadır.  

Enfal Harekatı adı altında  başlatılan; talan, köylerin yakılması ve boşaltılması, işkence, insan kaçırma ve idam uygulamaları ile devam eden süreç Halepçe Soykırımı ile trajik bir noktaya ulaşmıştır.  Halepçe Katliamını da içine alan ve neredeyse bir halkı bir bütün olarak ortadan kaldırmaya çalışan bu harekat  süresince, 150.000’den fazla Kürt katledilmiştir.

Halepçe’de kimyasal silahlarla Kürt halkına yönelik gerçekleştirilen eylemler soykırım suçunun tüm unsurlarını oluşturmaktadır. 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmenin 2. Maddesine göre; “…ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla gruba mensup olanların öldürülmesi, grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi, grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarının kasten değiştirilmesi…” gibi eylemler soykırım suçunu oluşturmaktadır.

Keza kimyasal silahların kullanılması daha 1925 yılında, Cenevre Antlaşmasıyla yasaklanmış, daha sonra bir dizi başka sözleşme ile kimyasal silahların kullanılması savaş suçu olarak düzenlenmiştir. Öte yandan İnsani hukukun çerçevesini oluşturan dört Cenevre Sözleşmesinin ortak 3. Maddesi de; niteliği ne olursa olsun her türlü savaş ve çatışmada sivillerin ve sivil yerleşim birimlerinin askeri hedef olamayacağını düzenlemiştir. Kürt toplumu uluslararası hukukun en ağır suçlar olarak düzenlediği savaş suçu, soykırım suçu ve insanlığa karşı suçların tümüne maruz kalmıştır.

Bahsi geçen sözleşme hükümleri aynı zamanda soykırım suçunun faillerinin bir uluslararası ceza mahkemesinde yargılanmasını da öngörmüştür. Uluslararası toplum ve devletler , kendi temel belgelerinden ve hukukundan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmedikleri gibi  Saddam Rejiminin, kimyasal silah ve savaş uçağı teminini sağlayarak  Kürtlerin üzerine kimyasal gazlarla ölüm yağdırmasına katkıda bulunmuşlardır. Ve ne yazık ki, Halepçe Soykırımından sorumlu Devrik Irak Diktatörü Saddam Hüseyin ve “Kimyasal Ali” lakaplı Hasan Ali El Mecid El Tıkriti de, Halepçe Jenosidinden yargılanmamış ve cezalandırılmamıştır.

İsveç, Norveç ve İngiltere gibi bazı ülke parlamentoları bugün geç de olsa  Halepçe Soykırımını “Jenosit” olarak tanıma kararı almışlardır. Diyarbakır Barosu, Halep’çe Jenosidinin tanınması için, Dünyadaki diğer Parlamentolara ve özellikle de Türkiye’deki siyasi partilere ve Türkiye Büyük Millet Meclisine çağrıda bulunmaktadır.

Yaşanan acı dolu tabloya  rağmen ne yazık ki, uluslararası toplum, Kürt halkına karşı Halepçe’de , işlenen soykırım suçuna karşı sessiz kalmıştır. Bu yönüyle Halepçe, uluslararası toplum için bir utanç vesikası olarak  varlığını devam ettirmektedir. İnsanlığın bir bütün halinde yeni Halepçeleri yaşamaması için;  güçlü bir ses ve tavır ortaya konması ve yaşanan soykırım faillerinin yargılanması gerekmektedir.

Binlerce insanın yaşam hakkının ihlal edildiği Halepçe katliamının 33. Yıldönümünde; Kürt Halkına bu acıları yaşatanları kınayarak,  bütün dünya  devletlerine bu soykırımı tanıması çağrısında bulunuyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.

DİYARBAKIR BAROSU