Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
Ermeni Tehciri / Soykırımı Anması

24.04.2014



 

Ermeni Tehciri / soykırımının yıl dönümü olan 24 Nisan 2014 günü, Suriçindeki Ortak Vicdan Anıtı önünde Diyarbakır Barosu, İHD Diyarbakır Şubesi ve GOMİDAS Enstitüsü  tarafından, Diyarbakır'daki sivil toplum örgütleriyle birlikte bir anma ve basın açıklaması yapıldı.

Anmada Baro Başkanımız Tahir ELÇİ bir konuşma yaptı:

 

Değerli Basın Mensupları,

Sivil Toplum Örgütlerimizin değerli temsilcileri;

 

Bu gün 24 Nisan, Ermeni halkının çok acı bir günü.

Anadolu ve Mezopotamya’nın en kadim halklarından biri olan Ermeni toplumu, 24 Nisan 1915’te tarihin o güne kadar tanık olduğu en büyük felaketlerden birine maruz kalmaya başladı.  Ermeniler 1915 yılında yaşananları BÜYÜK FELAKET olarak ifade emektedir. Kürt toplumu olarak kardeş Ermeni halkının bu büyük acısını paylaşıyoruz. Soykırımda yaşamını yitiren bir milyonu aşkın sivil-masum Ermeni’yi bu gün Diyarbakır’da saygıyla anıyoruz.

 



Aynı tarihlerde Mezopotamya’nın diğer bir kadim halkı olan Süryaniler de benzer bir uygulamaya maruz kalmış, bu vesileyle Ermeni halkıyla birlikte Süryani halkının da acısını paylaşıyoruz.

 

İttihat ve Terakki Hükümeti ve onun istihbarat örgütü Teşkilatı Mahsusa, bir plan dâhilinde Ermeni halkını önce dilsiz ve savunmasız bırakarak dünyayla bağının koparılması hedeflenmiş, 24 Nisan 1915 tarihinde İstanbul'da bu halkın iki bini aşkın aydınını, din adamını, eşraf ve kanaat önderlerini tutuklamış, bunları Anadolu'ya sürmüş, burada çoğunu işkence uygulamalarından geçirerek katletmiş, ardından katliamı uygulamaya başlamıştır. İşte Ermeni toplumu bütün dünyada bu günü, 24 Nisan’ı bu nedenle Soykırım Günü olarak kabul etmektedir.

 

Ermeni aydın ve önderlerinin tasfiyesinden sonra İttihat ve Terakki Partisi “Tehcir Kanunu” adı altında, görünürde yasal bir altyapı da oluşturmuş, askeri birlikler ve istihbarat örgütü Teşkilatı Mahsusa aracılığıyla bir milyonu aşkın sivil insanı Suriye sınırına, Der’a Zor Çölüne doğru TEHCİRE, ÖLÜM YOLCULUĞUNA çıkarmıştır.

 

Evet, Ermeni halkı resmi ve sistemli bir politika uyarınca etnik bir temizliğe maruz kalmış, diğer bir anlatımla soy kırıma, ya da uluslararası hukuktaki tanımıyla Jenoside uğramıştı.

 

Daha sonraki tarihlerde Birleşmiş Milletler (BM)  Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmeyi” ve bu Sözleşmedeki ''jenosit'' tanımını kaleme alan Polonyalı hukukçu Raphael Lemkin bu konudaki şu çarpıcı ifadeleri dile getirmiştir:  “ben soykırım suçunu Ermeni halkına yapılanlardan esinlenerek düşündüm ve kaleme aldım. Zira bir insanı öldüren cinayetten yargılanıyor, ama bir milyon insanı öldüren ise yargılanamıyor”

 


İstanbul’da yapılanların bir benzerini de Diyarbakır Valisi olan Dr. Reşit Diyarbakırlı Ermenilere uygulamıştır. Hepimizin okuduğumuz veya büyüklerimizden duyduğumuz Ermenilere yapılan utanç verici bir hikâyesi vardır. Ermeni halkıyla ilgili büyüklerimizden duyduğumuz birkaç söz bile bu halka neler yapıldığını yeterince dile getirmektedir. “Fermana Fıla rabubu”, ”Fıle hemu kırkırın” sözü aslında Ermeni Jenosidi ile ilgili tarihi ve hukuksal bir tartışmaya gerek bırakmayacak açıklıkta Ermeni halkının nasıl bir uygulamaya maruz kaldığını açık şekilde ortaya koymaktadır.

 

Ermeni halkının yaşadığı hakikatin ortaya çıkmasını ve bu halk içinde adaletin gerçeklemesini diliyoruz. Bir kez daha mazlum Ermeni halkının acısını paylaşıyor, soykırım kurbanlarını saygıyla anıyoruz.

   

Daha sonra merkezi Londra'da bulunan Gomidas Enstitüsü Direktörü Ermeni tarihçi - yazar Ara SARAFİAN bir konuşma yaptı. Ardından İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci BİLİCİ İHD Genel Merkezi tarafından Ermeni Soykırımına ilişkin hazırlanan yazılı metni okudu.