Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir

19.11.2018

DİYARBAKIR BAROSU İNSAN HAKLARI MERKEZİ CEZAEVİ KOMİSYONU

PATNOS L TİPİ KAPALI CEZAEVİ,

DİYARBAKIR ÇOCUK VE GENÇLİK KAPALI CEZAEVİ İLE

DİYARBAKIR E TİPİ KAPALI CEZAEVİ’NDE

YAŞANAN HAK İHLALLERİNE İLİŞKİN

BASIN AÇIKLAMASI

 

 

 

BASINA ve KAMUOYUNA

19.11.2018

Değerli Basın Emekçileri;

            Kamuoyunda uzunca bir süredir gündeme gelen ve yoğun hak ihlallerinin gerçekleştiği ve cezaevi koşullarının ağırlaştığıPatnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde kötü muamele ve işkenceye maruz kaldığı iddiası ile mahpusların aileleri tarafından Diyarbakır Barosuna yapılan başvurular, yine Diyarbakır Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’nde 01.11.2018 tarihinde F.T. isimli çocuk mahpusun kötü muamele ve işkenceye maruz kaldığına dair  iddialarlailgili mahpusun ailesi tarafından kurumumuza yapılan başvuru ve söz konusu hak ihlalleriyle ilgili haberlerin de yayılması üzerine ve son olarak da Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 01.11.2018 tarihinde yaşanan hak ihlalleri ile ilgili kadın mahpusların baromuza yaptığı başvurular üzerineilgili cezaevlerine Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu üyeleri tarafından oluşturulan heyetlerle ziyaretler gerçekleştirilmiştir. Cezaevinde bulunan mahpuslar ile yapılan görüşmelerde, hak ihlallerinin yaşandığı tespit edilmiştir. Yaşananhak ihlalleri karşısında mahpuslar ile yetkili makamlar nezdinde yapılan görüşmelerin ve girişimlerin sonuç vermediği, mahpusların maruz kaldığı hak ihlallerinin devam ettiği anlaşılmaktadır.

 

Aldığımız başvurular, cezaevinde mahpuslar ile yaptığımız görüşmeler sonucunda Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşanan hak ihlalleri ile ilgili tespitlerimiz, gözlemlerimiz ve mahpusların aktardığı iddiaları kamuoyuyla paylaşıyoruz;

  • Patnos L T tipi cezaevinde kalmakta olan işkenceye maruz kaldığını ifade eden Ufuk DEMİR ile yaptığımız görüşmede; 7 Kasım tarihindeKendisi ile birlikte iki mahpusla birlikte hastane sevki dönüşünde Ceza İnfaz kurumuna getirildikleri sırada kendilerine eşlik eden rütbeli ve rütbesiz jandarma görevlileri tarafından kendilerine çıplak arama dayatılmış mahpuslar bu durumu kabul etmeyince akabinde 15-20 kişilik bir jandarma görevlileri tarafından saldırıya uğradıklarını, yere atılarak tekmelendiklerini, kafalarının ve yüz bölgelerinin duvara vurulduğunu beyan etmiştir. Tarafımızca yapılan gözlemde mahpusun sol elmacık kemiği bölgesinde ve kulağında hala şişkinlik ve kızarıklık olduğu tespit edilmiştir.Ayrıca Ufuk DEMİR bu işkenceye maruz kalırken o sırada Ceza İnfaz Kurumu yönetiminin ve görevli infaz koruma memurlarının müdahale etmediğini izlemekle yetindiklerini beyan etmiştir. Hatta ismini bilmediği bir infaz koruma memurunun kendilerine ‘Burası Türkiye Cumhuriyeti, kabul edeceksiniz’ şeklinde bağırdığını da beyan etmiştir. Ufuk DEMİRgerçekleşen bu işkence olayından sonra Patnos Devlet Hastanesi acil bölümüne götürüldüğünü ancak hiçbir şekilde muayene edilmediği ve tüm darp izlerine rağmen adli raporu gerektiği gibi düzenlenmediğini belirtmiştir.
  • Ortak şikâyet konularının başında ciddi bir su sorununun olduğu ifade edilmiştir. Musluktan akan suyun lağım koktuğu kanalizasyon suyunun içme ve kullanma suyuna karıştığı ve defalarca birçok mahpusun sudan zehirlendiği ifade edilmiştir. Zehirlenip hastaneye kaldırılan mahpusların “sudan dolayı zehirlenme” teşhisi konulmasına rağmen bu konuda cezaevi idaresi tarafından herhangi bir çalışma yapılmadığı ve önlemlerin alınmadığı belirtilmiştir. İçme suyundan ötürü ciltte tahrişlerin, kaşıntıların, dökülmelerinde olduğu belirtilmiştir. Suyun açıkken gaz kokusu alındığı ve gözlerde yaşarma yaptığı belirtilmiştir. Yine heyetimizin yaptığı görüşmelerde Musluk suyunun içilmediği ayrıca yıkanmak için sıcak suyun uzun zamandır temin edilmediği belirtilmiştir.
  • Mahpuslarla yapılan görüşme neticesinde bir diğer ihlalin de gece gerçekleştirilen baskın şeklindeki arama olduğu belirtilmiştir. Gece baskınların olduğu, odada bulunanların sayıca fazlası kişiyle aniden baskına gelindiği, aramalarda köpeğin bulunduğu ifade edilmiştir. Bu aramalara cezaevi ikinci müdürünün de katıldığı beyan edilmiştir. Yapılan aramalarda hakaret içerici davranışların sergilendiği, küfürlerin edildiği ciddi bir provakasyon olduğu belirtilmiştir.
  • Mahpuslar tarafından Baro vb. kurumlara yazılan mektupların Cezaevini kötülediği gerekçesi ile gönderilmediği ifade edilmiştir. Yaşanan yoğun hak ihlalleri ve işkence sonrası mahpuslar yaşananları protesto ederek görüşe çıkmadıklarını beyan etmişlerdir. Ancak cezaevi idaresinin görüşe gelen ailelere 6 ay görüşme yasağı getirdiği belirtilmiştir.

 

Değerli Basın Emekçileri;

 

Diğer bir hak ihlalinin yaşandığı cezaevlerinden biri olan Diyarbakır Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’nde F.T. adlı çocuk mahpusun 01.11.2018 tarihinde işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı iddialarıyla ilgili Diyarbakır Çocuk Hakları Merkezi komisyon üyeleri ile cezaevi komisyonundan oluşan bir heyetle birlikte ilgili cezaevine bir ziyaret gerçekleştirilmiş olup çocuk mahpuslarla yapılan görüşmenin detaylarını kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

 

F.T. isimli çocukla yaptığımız görüşmede; 1 Kasım 2018 tarihinde akşam 23:00- 24:00 saatleri arasında odasında kitap okuduğu sırada H. isimliinfaz koruma memurununbir anda odasına girerek kendisinin boğazını sıkarak boğmaya çalıştığını, infaz koruma memurunun alkollü olduğunu ve kendisini kurtarmaya çalışırken bu sefer eliyle yüzüne vurarak kendisini ittiğini tarafımıza aktarmıştır. Çocuk mahpus F.T, bu durumu cezaevi müdürüne ve aynı kısımda bulunan arkadaşlarına anlattığını ve şikayetçi olduğunu beyan etmiştir. Daha önce de aynı infaz koruma memurunun birkaç kez kendisini tehdit ettiğini de ifade etmiştir. Olay sırasında yanlarında başka bir infaz koruma memurunun da olduğunu ancak hiçbir şekilde müdahale etmediğini de belirtmiştir. Çocuk mahpus kendisine karşı fiziksel ve psikolojik işkence ve kötü muamelede bulunduğunu iddia ettiği infaz koruma memurunun hala kurumda görev başında olduğunu hatta kendisinin bulunduğu kısma kadar gelip kendisine bakıp gittiğini, can güvenliğinin olmadığını beyan etmiştir.

 

Savcılıkla yaptığımız görüşmede komisyon olarak tarafımıza ilgili infaz koruma memuru hakkında gerekli adli ve idari soruşturmanın başlatıldığı bilgisi verilmiştir ancak çocuk mahpuslarla yapılan görüşmede çocuk mahpus, kendisine kötü muamelede bulunduğunu ve işkence ettiğini iddia ettiği infaz koruma memurunun hala cezaevinde olduğunuve aynı kısımda olduğunu aktarmıştır. İlgiliinfaz koruma memurunun hala görevde olması vahim bir durum olup bu iddianın titizlikle incelenmesi ve soruşturmanın etkili bir şekilde yürütülmesi için delillerin ivedi bir şekilde toplanılması gerekmektedir. Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi ve Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak bu olayın takipçisi olacağımızı belirtmek isteriz.

 

Değerli Basın Emekçileri;

 

Komisyonumuzca ziyaret edilen ve diğer bir hak ihlalinin yaşandığı cezaevlerinden biri olan Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan kadın mahpusların “Kürtçe şarkı” söylediklerinden dolayı keyfi bir şekilde idarece disiplin cezaları verilmesi ile ilgili mahpuslarla gerçekleştirilen ziyaret sonucunda tespitlerimiz, gözlemlerimiz ve mahpusların aktardığı iddiaları kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz;

 

  • Mahpuslarla yapılan görüşmede; 01.11.2018 tarihinde 10:50 sularında iki kadın koğuşunda S.A ve E.A adlı kadın mahpusların eğlenmek maksadı ile kendi aralarında Kürtçe şarkı söyler iken, bir gardiyanın mazgal penceresini açıp bir iki saniye içeriye bakması ile birlikte hemen mazgalı kapattığını, Saat 14:00 sularında başka bir infaz koruma memurunun geldiğini ve haklarında tutanak tutulduğunu, mahpusların kendi aralarında Kürtçe şarkı söylemelerini tutulan tutanakta marş ve slogan olarak yansıtıldığını ve bundan bahisle haklarında disiplin soruşturması yürütüldüğünü ve akabinde bazı mahpuslar için “1 ay haberleşme veya iletişim kısıtlaması” bazıları için ise “ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma” şeklinde disiplin cezaları verildiğini beyan etmişlerdir.

 

Kürtçe şarkı” söylemekten kaynaklı cezaevi idaresince verilen disiplin cezaları insan hakları ve hukuk belgelerinde ve anayasalarda yer alan ifade özgürlüğünün ihlali olup ayrıca bu sebeple verilen disiplin cezalarının hukuken bir karşılığı bulunmadığı gibi bu tarz uygulamalar cezaevinde temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığını göstermektedir.

Günlük yaşamları ve şarkılarının Kürtçe olduğu bir coğrafyada 12 Eylül darbesinde “Türkçe konuş çok konuş” düsturuyla yönetilen Diyarbakır 5 Nolu cezaevi 20.yüzyılın bir ayıbı olarak hafızalara kazılmış ise de, “Türkçe konuş çok konuş” ideolojisinin cezaevi yönetimince halen devam ettirildiği barizdir. Mahpusların Kürtçe şarkı söylemeleri ve bu hususun propaganda suçu kapsamında değerlendirilmesi toplumsal vicdanı yaralayıcıdır. Bu yönüyle bu konunun ideolojik bir yaklaşımla tutulan tutanak sonucu ele alınması hukukun askıya alınması anlamına gelmektedir. Mahpuslara dönük bu tarz keyfi uygulamalarda bulunan cezaevi idaresi ve personelleri hakkında etkili bir soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir.

 

Gerek Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi gerekse de Diyarbakır Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’nde yaşanan darp ve işkence ileDiyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde Kürtçe şarkı söylemekten kaynaklı mahpusların iletişim ve haberleşme haklarının kısıtlanması ile mahpusların ifade özgürlüğünün ihlal edilmesi ile ilgili cezaevi idaresince kayıtsız kalınması keyfi bir yaklaşım olmakla birlikte suç oluşturmaktadır. Yaşanan hak ihlallerinin sistematik bir şekilde artması nedeniyle ileride olumsuz olayların gerçekleşmesine yol açabileceği gibi mahpusların can güvenliklerinin de tehlikeye düşebileceği endişesini taşımaktayız.

 

Öncelikle, Türkiye’deki infaz rejimi mevzuatının ve politikasının uluslararası insan hakları hukukuna ve özel olarak da mahpus haklarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir.Mahpuslara yaşatılan işkence ortamından derhal vazgeçilmeli, uluslararası hukukun emrettiği ve insana yaraşır bir şekilde bir muamele gösterilmelidir.

 

Heyetimizce, cezaevi rejimi, fiziki koşullar ve uygulanan muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiği tespit edilmiştir. Mahpusların yaşam hakkına, temel ve insani haklarına yönelik uygulanan muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nı, Adalet Bakanlığı’nı ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu gerekli yasal süreci ve çalışmayı başlatmak üzere göreve davet ediyoruz.19.11.2018

 

 

                                                           DİYARBAKIR BAROSU CEZAEVİ KOMİSYONU