Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
Cezaevlerinde Devam Eden Açlık Grevlerine İlişkin Basın Açıklamamız…

03.01.2019

BASINA ve KAMUOYUNA

                                                                                                                           3 Ocak 2019, Diyarbakır

Türkiye hapishanelerinde çeşitli tarihlerde, çeşitli gerekçeler ile çok sayıda açlık grevi eylemi yaşanmış, bazılarının sonuçları da mahpuslar açısından son derece ağır olmuştur. Açlık grevleri (ölüm oruçları) nedeniyle bazı mahpuslar yaşamını yitirmiş, bir kısmı da ömür boyu sürecek sakatlıklar ile karşılaşmıştır.  

Siyasi faaliyetleri kapsamında 31 Ocak 2018 tarihinde tutuklanan Sayın Leyla Güven, 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilen seçimlerde, HDP Hakkari Milletvekili olarak seçilmiştir. Seçilmesine müteakiben avukatları tarafından yapılan itiraz üzerine, yargılamayı yapan 9.Ağır Ceza Mahkemesi, 29 Haziran 2018 tarihinde Güven’in tahliyesine karar vermiştir. Savcının tahliye kararına itirazı üzerine itirazı inceleyen 10. Ağır Ceza Mahkemesi, itirazı kabul ederek tahliye kararını kaldırmıştır. Böylece hapishaneden çıkamadan, tekrar tutuklanana Güven, halen tutuklu olarak yargılanmaktadır.  

Milletvekili Leyla Güven’in, tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinde, 8 Kasım 2018 tarihinde açlık grevine başladığı yönündeki kamuoyunda çıkan haberler üzerine, 20 Kasım 2018 tarihinde Baro Başkanı olarak;  23 Aralık tarihinde, Başkan Yardımcımız Gazal Bayram KOLUMAN; 30 Aralık tarihinde de İnsan Hakları Merkezi Koordinatörü Yönetim Kurulu Üyemiz Keziban YILMAZ tarafından ziyaret edilmiştir. Son olarak 30 Aralık tarihinde yapılan bu ziyarete, Leyla Güven, sağlık durumunun ağırlaşması nedeni ile katılamamış, bunun üzerine aynı odada kalan mahpuslar ile görüşülmüştür. Bu mahpuslar tarafından bizlere iletilen bilgilere göre Güven’in; kilo kaybı, ses ve ışığa hassasiyet,  baş ağrıları ve baş dönmesi, yürümekte ve konuşmakta zorluk, halsizlik,  tansiyon ve mide krampları yaşadığı belirtilmiştir. Belirtiler de göstermektedir ki bugün itibariyle açlık grevinin 57. gününe giren Güven için kritik eşiğe gelinmiştir.

8 Kasım’da yapılan ilk görüşmede de; Sayın Güven, açlık grevinin gerekçesini tarafımıza şu şekilde iletmiştir. “Bu kararı kendim hür iradem ile aldım. Türkiye’de tüm tutuklu ve hükümlülerin tabi olduğu bir dizi yasalar bulunmaktadır. Bu yasalar çerçevesinde tutuklu ve hükümlülerin hak ve yükümlülükleri de yasa ile belirlenmiştir. İmralı Cezaevinde tutulan Abdullah Öcalan, uzun süreden bu yana tecrit altında tutulmaktadır. Geçmiş dönemlerde de görüldüğü üzere, Öcalan’ın Kürt Halkı ve örgüt üzerinde önemli etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle kendisi ile görüşmenin, Kürt Meselesinin demokratik yöntemlerle çözümü konusunda önemli bir katkı sunacağını düşünüyorum. Son olarak çocuklarımıza ve tüm topluma daha iyi bir gelecek sağlanması için bu eyleme başladım. Avukatları, kendisi ile görüşüp bu konuda kamuoyuna bilgi verene kadar bu eyleme devam edeceğim.”demiştir.

Milletvekili Güven tarafından başlatılan açlık grevi; Türkiye’deki bazı hapishanelere de sıçramış ve giderek daha da yayılma eğilimi göstermektedir. Baromuza yapılan bazı başvurularda ve kamuoyuna yansıyan bazı bilgilere göre açlık grevine giren mahpusların temel haklarına saygı gösterilemediği, yeterli miktarda su, şeker, tuz ve vitamin desteği sağlanmadığından şikayet edilmektedir.

Diyarbakır Barosu her koşulda yaşam hakkını savunmaktadır. Hukuk örgütü olarak ilkesel yaklaşımımız; mahpusların, taleplerini dile getirirken kendi yaşamlarına zarar verecek eylemlerden kaçınmasıdır. Baromuzun bu yaklaşımını bir kez daha bu vesile ile tüm muhataplarına hatırlatıyoruz. 

Bununla birlikte Diyarbakır Barosu olarak; Abdullah Öcalan ve aynı hapishanede bulunan 3 mahpusun, Ceza İnfaz Kanunu ve diğer ilgili mevzuat çerçevesinde aileleri, avukatları ve vasileri ile görüşmesinin temel bir mahpus hakkı olduğuna vurgu yapmak isteriz.

Ulusal mevzuat ve Uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan avukat-müvekkil görüşme hakkının, Öcalan da dahil olmak üzere; her zaman ve her koşulda eşit ve ayrımsız bir şekilde her mahpusa tanınması gerekmektedir. Bu kapsamda süresiz dönüşümsüz açlık grevinde bulunan başta Sayın Güven olmak üzere diğer tüm mahpusların yaşamlarının daha fazla tehlikeye girmemesi için bu ayrımcı uygulamadan vazgeçilmesini, başta Adalet Bakanlığı olmak üzere ilgili diğer kurumları ulusal ve uluslararası mevzuatın gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

Diyarbakır Baro Başkanı

Av. Cihan AYDIN