Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.
- Baromuz
- Merkezler & Komisyonlar
- Komisyonlar
- Merkezler
- Raporlar
- Duyurular
- Yayınlar
- Baro Bültenleri
- Diğer
- İletişim
30.09.2025
Baromuz, ÖHD Amed Şubesi ve TUAYDER tarafından bölge hapishanelerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırlanan RAPOR, düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Baromuz Adli Yardım Biriminde düzenlenen toplantıya Baro Başkanımız Abdulkadir Güleç, yönetim kurulu üyelerimiz, ÖHD ve TUAYDER temsilcileri katıldı.
Raporun açıklamasını Diyarbakır Barosu Hapishane İzlem Komisyonu Başkanı Av. Rihan Gök okudu.
BASINA VE KAMUOYUNA
Türkiye’de tüm halklar ve inanç toplulukları, toplumsal barışın güçlendirilmesi, adaletin sağlanması ve demokratik çözüm yollarının işletilmesi yönündeki talebini her zamankinden daha kararlı bir şekilde yükseltmektedir. Ancak gelinen noktada, özellikle hapishanelerde sistematik olarak uygulanan baskı ve tecrit politikaları, toplumsal barışa dair umutlara doğrudan saldırmaktadır. Demokratik siyaseti, toplumsal muhalefeti ve barış özlemini bastırmayı amaçlayan bu uygulamalar, yalnızca bireyleri değil, toplumun zihinsel, sosyal ve moral dokusunu da derinden zedelemektedir. Bugün hapishaneler, mahpusların yaşam hakkını ve onurunu hedef alan bir tecrit ve işkence mekanı rolünden halen çıkarılmamıştır.
Raporumuzda da ortaya konulduğu üzere Diyarbakır, Elazığ, Erzincan ve Erzurum hapishanelerinde sistematik hak ihlalleri yaşanmaya devam etmektdir.. Sağlık hakkının gaspı, keyfi infaz yakmalar, çıplak arama dayatmaları, kadın mahpuslara yönelen cinsiyetçi şiddet, Kürtçe yazışmaların engellenmesi, sayın Abdullah Öcalan’a gönderilen mektuplara el konulması ve siyasi kimliği inkâr ettirmeyi hedefleyen idare ve gözlem kurulu sorgulamaları, Türkiye’nin hukuk devletinden ne denli uzaklaştığını göstermektedir.
Oysa demokratikleşmenin ve kalıcı toplumsal barışın ön koşulu, hakikatle yüzleşmek ve geçmişin inkâr, şiddet ve imha politikalarıyla hesaplaşmaktır. Bu yüzleşme olmaksızın ne adalet, ne toplumsal güvenlik, ne de gerçek bir barış mümkündür. Bugün hapishaneler birer “sessizleştirme mekânı” olarak kullanılırken, aslında toplumun tümüne yönelik bir itaat dayatması uygulanmakta ve demokratik toplumsal yaşam sistematik biçimde zayıflatılmaktadır.
Hukuk devleti iddiası, ancak işkencenin mutlak biçimde yasaklandığı (Anayasa m.17, AİHS m.3, BM İşkenceye Karşı Sözleşme), infaz süreçlerinin keyfilikten arındırıldığı, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün eksiksiz biçimde güvence altına alındığı bir sistemle gerçeklik kazanabilir. Bu ilkelere uyulmaksızın adalet ve toplumsal güvenlik iddiası boş bir söylemden öteye geçemez. Dolayısıyla, hem iç hukuka hem de taraf olunan uluslararası yükümlülüklere uygun olarak, hapishanelerdeki sistematik tecrit ve baskıyı sona erdiren, bağımsız ve etkili denetim mekanizmalarını işler hâle getiren, şeffaf ve hesap verebilir bir infaz sistemi kurulması yönünde acil ve somut adımların atılması zorunludur. Bu temelde çağrımızdır;
Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit koşulsuz olarak kaldırılmalı; barış ve demokratik çözüm için diyalog ve müzakere kanalları acilen açılmalıdır.
Hapishanelerde sistematik işkence, kötü muamele ve tecrit uygulamaları derhal sona erdirilmelidir.
İnfaz yakma ve gözlem kurulu eliyle yürütülen keyfi ve ideolojik sorgulamalar kaldırılmalı; koşullu salıverme hakkı, uluslararası hukukun ve evrensel adalet ilkelerinin öngördüğü şekilde güvence altına alınmalıdır.
Kürtçe de dahil olmak üzere tüm anadillerde iletişim ve ifade özgürlüğü tanınmalı; mektuplara ve yayınlara yönelik keyfi yasaklar derhal kaldırılmalıdır.
Mahpuslara yönelik cinsiyetçi, ayrımcı ve beden politikaları sonlandırılmalı; eşitlikçi ve hak temelli bir yaklaşım esas alınmalıdır.
Ağır hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalı; sağlık hakkı hiçbir koşulda cezaevi idaresinin keyfiyetine bırakılmamalıdır.
Toplumsal barış ve demokrasi, halkların eşitliğini tanıyan, geçmişle yüzleşen ve adaleti güvence altına alan bütünsel bir hukuk ile mümkündür. Hiçbir baskı, şiddet ve inkâr politikası bu haklı ve onurlu talebi bastıramayacaktır. Bizler, insan hakları savunucuları ve demokratik kamuoyunun temsilcileri olarak bir kez daha altını çiziyoruz: Toplumsal barış için gerekli tüm yüzleşmeleri kararlılıkla talep etmeye ve gerekli süreçleri takip etmeye devam edeceğiz.
Diyarbakır Barosu
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Diyarbakır Şubesi
Diyarbakır Tutuklu Ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği