Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.
- Baromuz
- Merkezler & Komisyonlar
- Komisyonlar
- Merkezler
- Raporlar
- Duyurular
- Yayınlar
- Baro Bültenleri
- Diğer
- İletişim
31.05.2019
Baro Başkanımız Tahir ELÇİ’nin katledilişinin 178. haftası anma etkinliği bugün de meslektaşlarımızın katılımıyla yapıldı. Etkinlikte konuşan Baro Başkanımız Av. Cihan AYDIN şunları söyledi;
Değerli basın mensupları, sevgili meslektaşlarım;
Yine bir Cuma günü 178. Haftadır Tahir ELÇİ’ye, ezilenlere, kadınlara, çocuklara; yani bu ülkenin tüm ezilen yurttaşlarına, ötekileştirilen herkese adalet arayışı talebiyle yine karşınızdayız. 178 haftadır adalet talebimizi buradan haykırmaya, buradan sizler aracılığıyla kamuoyuna duyurmaya devam ediyoruz. Failler bulunana ve yargı önüne çıkarılana kadar, bu ülkede adalet tecelli edinceye kadar da bu arayışımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
Bugün insan hakları kürsüsünden konuşacağımız çok şey var. Cumhurbaşkanlığı tarafından dün bir Yargı Reform Stratejisi açıklandı. Konuyla ilgili görüş ve izlenimlerimizi kamuoyuyla paylaştık. Bizim açımızdan en önemli nokta bu belgede işkence, kötü muamele, ifade ve basın özgürlüğü konusunda yeterince açıklık, hak ve hukuka uygunluk yok. Türkiye’nin temel sorunları olan işkence, ifade ve basın özgürlüğü meselelerine yeterince vurgu olmadığı gibi bunlara bir sahip çıkış da var. Geçmiş 16 yıllık iktidar dönemine bir övgüden de söz ediliyor, bizler bunu asla kabul etmiyoruz. Yanı başımızda bulunan Şanlıurfa’da mağdurlara yönelik işkence bir bütün olarak ortaya çıkarılamadığını gördük. İfade özgürlüğü konusunda maalesef davalar, soruşturmalar, kişi ve kurumlara, sivil toplum örgütlerine yönelik baskılar aynı dozda hatta artarak devam ediyor. Cumhurbaşkanına hakaret davaları aynı hızla açılmaya devam ediyor. Dolayısıyla böylesi bir tabloda geçmiş döneme sahip çıkmayı kabul etmiyoruz. Dolayısıyla reform metni bu yönüyle ölü doğmuştur. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı vurgusu çok zayıf yapılmıştır. Bizim açımızdan Türkiye’de temel mesele mevzuattan değil uygulamadan ve uygulayıcıların tutum ve davranışlarından kaynaklıdır. Buna yönelik yeterince açıklık bulunmamaktadır. En çok eleştirdiğimiz meselelerden biri budur. Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmadığı sürece yapacağımız hiçbir düzenlemenin bir anlam ve karşılığı olmayacaktır.
Değerli basın mensupları dün kamuoyuna yansıdığı üzere Kayapınar Belediyesine ait mal varlıkları geçmiş dönem kayyumu ve şu anki kaymakam tarafından başka kurumlara tahsis edilmiş bazıları da devredilmiştir. Bu hukuksuzluk maalesef kayyumla yönetilen birçok Belediye tarafından rutin olarak uygulanan bir işlem haline gelmiştir. Kurumların devamlılığı esastır. Bu idare hukukunun temel prensibidir. Bundan hareketle dün Kayapınar Belediye Meclisinin aldığı tahsis iptali kararına rağmen polis gücünü kullanarak ve bunu yapan kurumun da müftülük olması, polis gücünü arkasına alıp gidip çocukların uykuda bulunduğu kreşi basarak son derece hukuksuz bir şekilde çalışanları ve çocukları dışarı çıkarıp sanki bu da bir devlet kurumu değilmiş gibi el koymak, çocukları dışarı çıkarmak müftülük ve kaymakamlığa hiç yakışmayan tutum ve davranıştır. Umuyoruz ki bu ve benzeri hatalardan bir an önce vazgeçilir. Orası da Kayapınar Belediyesi de bu devletin idari yapılanması içerisinde faaliyet gösteren kurumlardır. Bunu hem kaymakamlık, hem müftülük hem de bu kanunsuz emirleri uygulamaya zorlanan polislere bir kez daha sesleniyorum. Orada yapılan kanuna karşı hiledir. Bu kanunsuz emirdir, lütfen bunu uygulamayın. Aksi durumda suç işlemiş olursunuz. Bugün bu hukuka aykırı davranışlar korunuyor olabilir ama bu devran mutlak suretle değişecek. Çünkü bu hukuksuzluğun ilelebet sürmesi mümkün değildir. Bunların mutlak suretle hesabı sorulacaktır. O yüzden bütün kamu kurum ve kuruluşlarını bu hukuksuzluklardan bir an öce vazgeçmeye davet ediyoruz.