Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
Baro Başkanımız Tahir ELÇİ'nin Katledilişinin 174. Haftası Anma Etkinliği Üyelerimizin Katılımıyla Gerçekleşti...

03.05.2019

Baro Başkanımız Tahir ELÇİ’nin katledilişinin 174. haftası anma etkinliği bugün de meslektaşlarımızın katılımıyla yapıldı. Etkinlikte konuşan Baro Yönetim Kurulu Üyemiz Av. Habibe Danışman Deyar şunları söyledi;

Değerli Basın Mensupları, Sevgili Meslektaşlarımız;

Baro Başkanımız Tahir ELÇİ’nin katledilmesinin üzerinden 174 hafta  geçmesine rağmen, soruşturma dosyasında somut maddi gerçeğe yönelik hiçbir işlem yapılmadı. Bu arada değerli Başkanımız Sayın Tahir Elçi adı ve anısına ‘Tahir Elçi Vakfı’ kuruldu. Kendisini ve ideallerini yaşatacak bu kardeş kuruluşa İnsan Hakları mücadelesinde başarılar diliyoruz. Her hafta Cuma günü Adliye önündeki ‘’Tahir Elçi’’ için adalet arayışımızda bir kez daha ifade ederiz ki; Sayın  ELÇİ‘Diyarbakır Barosu’ Başkanı iken öldürülmüştür ve  failleri bulunmadan Diyarbakır Barosu olarak bu dosyayı sahipsiz bırakmayacağız. Sayın Tahir ELÇİ’yi bir kez daha saygıyla anıyoruz.

 

Değerli basın mensupları; Cezaevlerinde 177 gündür devam eden ve 1 Mart 2019 tarihi itibariyle katılımın 3 bin mahpusa ulaştığı açlık grevleri kritik aşamayı geçmiştir. 30 Nisan itibariyle 15 mahpus açlık grevlerini ‘ölüm orucuna’ dönüştürmüştür. Daha önceki deneyimlerimiz ölüm oruçlarının 60. Günü civarında ölümlerin gerçekleştiğini bize göstermekle birlikte açlık grevinde geçirilen 177 günün sonunda eylemin ölüm orucuna dönüşmesi kritik eşiğin geçildiğinin göstergesidir.

 

19 Nisan 2019 tarihinde Kocaeli’nin Gebze İlçesinde açlık grevi eylemlerine dikkat çekmek ve açlık grevinde bulunan çocuklarının hayati risklerinin olduğunu ifade etmek için barışçıl şekilde toplanan açlık grevindeki Mahpusların  anneleri, polisin şiddetine ve onur kırıcı muamelesine maruz kalmışlardır. 20 Nisan 2019 tarihinde Mardin’in Kızıltepe ilçesinde açlık grevi eylemlerine dikkat çekmek isteyen açlık grevindeki Mahpusların  anneleri, polisin şiddetine maruz kalmış, Annelere biber gazı ve tazyikli su ile müdahale edilerek, anneler kolluk görevlileri tarafından yerden sürüklenmiştir. Yine 23 Nisan 2019 tarihinde Batman ili M Tipi Kapalı Cezaevi önünde açlık grevindeki Mahpusların annelerine müdahale edilmiş ve 20 Mahpus Annesi gözaltına alınmıştır. Yine dün Koşuyolu Parkında çocuklarının durumlarını barışçıl bir şekilde dile getirmeye çalışan ve ‘Çocuklarımız ölmesin” diyen annelere polis kadınlar eliyle yöneltilen şiddetle ‘Kadına ve Barışçıl gösteri hakkına’ müdahale edilmektedir ki Bizler Diyarbakır Barosu üyeleri olarak ‘Barışçıl gösteri hakkına ‘ yönelen her türlü şiddeti red ediyoruz ve  meşrulaştırılmaya çalışılmasını kabul etmediğimizi bir kez daha ifade etmek  istiyoruz. Bu anlamda Diyarbakır Barosu Avukatlık Kanunu uyarınca, insan haklarının savunulması;  geliştirilmesi görev ve sorumluluğunu taşıyan bir Baro olarak şiddet uygulayan kolluk görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur  ve görevliler hakkında gerekli adli-idari tahkikatın yapılması gerektiğinide İlgili mercilere tekrar hatırlatmak ister.

 

Açlık grevi olgusuna ulusal ve uluslar arası hukukta farklı yaklaşımlar olsa da ; insanların taleplerini duyurabilmek için hiçbir çarelerinin kalmadığını düşünerek bedenlerini ortaya koyması,  bir "Yaşam hakkı" meselesi olup yaşam hak?ı, yalnızca bireyi değil, içinde yaşadığı toplumu ve devleti de ilgilendiren; özellikle de Avukatlık Kanunu uyarınca tarafımıza –Baromuza ödevler yükleyen bir haktır.Bu anlamda haklı ,meşru ve yasal zeminde yer bulan her talep Adalet Bakanlığınca dinlenmeli ve derhal çözüm odaklı adımlar atılmalıdır. Diyarbakır Barosu Bağımsız bir hukuk örgütü olarak üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye hazırdır bu hususu bir kez daha yetkililerle paylaşmak ve Kamuoyuna duyurmak isteriz.

 

15 Temmuz sonrası  ilan edilen OHAL’den bugüne  devam eden, demokratik hakların askıya alınması süreci, 31 Mart 2019 tarihinde yapılan seçim ve öncesinde artarak devam eden şiddet döngüsünden toplumun tüm kesimleri etkilenmiştir. Avukatlar olarak bizlerde mesleğimizi icra ederken, ne yazıkki taraf olarak kabul görülüp şiddete maruz kalmaktayız.  14 Nisan 2019 tarihinde Muğla Barosu Avukatlarından bir meslektaşımız trafik sıkışıklığına itiraz ettiği için polisler tarafından ciddi bir şekilde darp edilmiş; Yine  29.04.2019 Tarihinde Aksaray Barosuna kayıtlı meslektaşımız Av.İbrahim ERGİN davacı vekili olarak mesleğini icra etmekte olduğu bir boşanma davasında sadece bir dilekçe yazdığı için , davalı şahıs tarafından bürosunda silahlı saldırı sonucunda yaşamını yitirmiştir.

 

Avukatlık mesleği bağımsız, tarafsız, adaletin tecelli etmesi için taraflarca verilen hukuki mücadele  temsiliyetinin profesyonelce yürütüldüğü bir meslektir. Avukat davaların tarafı değildir. Hiçbir sebep ve gerekçe meslektaşlarımıza yapılan saldırıları haklı kılamaz.Sadece mesleğini ifa ediyor oluşu sebebiyle Avukatların darp edilmesi; katledilmesi ve bunun sıradan bir ölüm vakası gibi sunulması: Avukatlara yönelik şiddetin sıradanlaştırılması ve aynı zamanda mesleğin  itibarsızlaştırması sonucunuortaya çıkarmaktadır. Avukatlara yönelen şiddetin her geçen gün artışı ve maalesef tüm haykırışlarımıza rağmen gerekli tedbirlerin alınmıyor oluşu , Avukatlara yönelen saldırıların  cezasızlıkla sonuçlanmasını beraberinde getirmektedir.

 

BM Avukatların Rollerine Dair Havana Prensipleri gereği: ‘’ Hükümetler avukatların a) hiç bir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz bir müdahaleyle karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmelerini; b) yurtiçinde ve yurtdışında serbestçe seyahat etmelerini ve müvekkilleriyle görüşebilmelerini; ve c) kabul görmüş mesleki ahlak kurallarına, görevlerine, standartlarına uygun faaliyette bulundukları için kovuşturma veya idari, ekonomik veya başka tür yaptırımla sıkıntı çekmemelerini veya tehditle karşılaşmamalarını sağlar…’’  Bu anlamda Hükümetten ve Sivil toplumdan beklentimiz ötekileştirici- ayrıştırıcı dilin sadece Avukatlık mesleğini yürütenlere karşı değil tüm topluma uygulanmamasıdır. Hukuksuzluğun had safhada olduğu bu dönemde de biz Avukatlar inancımızı yitirmeyeceğiz, hukukun hakim olduğu bir toplumun hayallerini kurmaya devam edecek ve Mücadeleye devam edeceğiz..Kamuoyuna saygı ile sunulur…03.05.2019

 

Diyarbakır Barosu