Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü basın açıklaması..

20.11.2014




Değerli Basın Mensupları ;

Çocuk Hakları Sözleşmesinin BM Genel Kurulun’da 20/Kasım/1989 tarihinde oybirliği ile kabul edildiği gün, tüm dünya çocukları için ‘Çocuk Hakları günü olarak kutlanmaktadır. Bu sözleşme ülkemizde 1995 yılında yürürlüğe girmiştir

ABD ve Somali dışında bütün dünya ülkelerinin taraf olduğu bu sözleşme ile belirlenen ve garanti altına alınan çocuk hakları ihlallerinin  tüm dünyada olduğu gibi  ülkemizde de artarak devam ettiği ve son günlerde bölgemizde yaşam hakkı  ihlallerinin  ciddi oranda artığı bilinen bir gerçek olmakla  bu durum bizleri kaygılandırmaktadır.



Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalarken çocukların eğitim, ifade özgürlüğü, kendi kültürünü yaşatma ve kendi dilini özgürce kullanma haklarını içeren 17., 29. ve 30.maddelerine koyduğu çekince ile çocuk haklarına ciddi anlamda sınırlılık getirdiği bilinmektedir. Bu alanda yıllardır çalışma yürüten sivil toplum örgütleri olarak  bizler  bu çekincelerin kaldırılması için mücadele etmekteyiz. Ancak egemen güçlerce bu mücadele görmezden gelinmektedir. Bilindiği gibi  demokratikleşme paketinde anadilde eğitim sadece özel okullara gitme şansı yakalayan çocuklara tanınmıştır,  özel eğitim şansı olmayan yoksul çocukların ayrımcılığa maruz kalması anlamına gelen  bu durumun tarafımızca kabul edilmesi mümkün değildir.

Son yıllarda Ortadoğu’da dünyanın egemen güçlerinin yürütmüş olduğu savaşların en büyük mağduru çocuklar olmuştur. Ülkelerinden zorunlu göçe sürüklenen çocuklar zorunlu mülteci, dilenci, çocuk gelin ve cinsel taciz mağduru olmuştur.




-Suriye de yaşanan savaşta Savaşın başından şimdiye kadar 12 bin çocuğun yaşamını kaybettiği, 350 bin çocuğun öksüz kaldığı ya da ailesi ile birlikte mülteci konumuna düştüğü; eğitim, barınma, sağlık haklarının ciddi anlamda ihlal edildiği, çocuk gelinlerle karşılaşıldığı ve para karşılığı evlendirildikleri bilinmektedir.

- Rojava ve Kobane de yaşanan katliamda çok sayıda çocuğun katledildiği, bu katliam görüntülerinin pervasızca yayınlanmasına rağmen tüm dünyanın bu katliama seyirci kalması bizleri endişelendirmektedir.

Kobani de yaşanılan kıyım neticesinde ülkemize göç etmek zorunda kalan bireylerin büyük çoğunluğunu çocuklar oluşturmaktır. Kış mevsiminin başlaması ile mülteci kamplarında devlet tarafından kışa yönelik hiçbir hazırlığın yapılmadığı, yerel yönetimlerce sınırlı imkanlarla yardım edilmeye çalışıldığı görülmektedir. Bu sorunların giderilmesi için Birleşmiş Milletlerin aynı zamanda üyesi olarak sorumlu olan devletlerin yardım elini uzatması gerekmektedir

Bölgemizde Kürt sorununa paralel gelişen toplumsal olaylarda  ve en son olarak Kobani’de yaşanan IŞID katliamını protesto etmek için yapılan eylemlerde devletin orantısız güç kullanımı neticesinde net olmayan rakamlarla yaşamını yitiren 46 kişiden 6’sının çocuk olduğu, ülke genelinde 110 çocuğun gözaltına alındığı, 15 çocuğun yaralandığı bilinmektedir. Devletin negatif yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle ortaya çıkan yaşam hakkı ihlallerinin yanı sıra, toplumsal olaylarda birçok çocuk  ağır suçlamalarla tutuklanmakta,  karakollarda, sokaklarda, cezaevlerinde  kolluk güçleri tarafından şiddette maruz kalmaktadırlar. 

Kamu görevlilerinin faili olduğu bir çok çocuk ölümü cezasız kalmakta failleri adeta sistematik bir şekilde ödüllendirilip beraat ettirilmektedir. Bunun en acı örneği  Uğur Kaymaz, Medeni Yıldırım davasında ve Roboski katliamında( 17’si çocuk) görülmüştür.

Kamu görevlilerinin çocuklara yönelik işlediği suçların cezasız kalması kamuoyunda fail kamu görevlisi ise ceza yoktur kanaati oluşturmuştur. Bu da toplumun hukuka adalete ve insan haklarına olan inancını sarsmıştır.

Kamu görevlilerinin çocuklara yönelik hak ihlallerinin önüne geçebilmek için derhal etkili idari ve cezai soruşturma yapılmalı, yasal önlemler alınmalıdır.

Günümüzde artan bir ivme ile devam eden çocuğun cinsel istismarı tecavüz ve işkence  gibi ahlak dışı eylemlerin yaşattığı üzüntü bir yana bu gibi olayların yaşandığı mekanların devletin bizatihi denetimi altında olan  cezaevi, çocuk yurtları, okullar olması, faillerinin bir çoğunun devlet erkini kullanan kimselerin olması ve bu kimselerin yargı erkince koruması vahim olup hayretle izlenmektedir. Nitekim bunun en yakın örneği 2013 yılında Bingöl’de ,2012 yılında Pozantı çocuk cezaevinde ve 2014 yılı başlarında Sincan Cezaevinde 12 çocuğun maruz kaldığı işkence ile görülmüştür. Bu olaylar sonrasında fail ile mağdur yer değiştirmiş mağdur çocuklar sanık sandalyesine oturtulmuştur. .




Yine yakın tarihte; 26 Ekim 2014 tarihinde Van Tutukevi’nde tutulmakta olan 8 çocuk tutuklu, kendilerinin beyanına göre kendilerinin ve ailelerinin haberi olmadan Sincan Tutukevi’ne sevk edilmiştir. Bu sevk ring aracıyla yapılmış ve yaklaşık 2 gün sürmüştür. Bu bilgiler ışığında: Van’da tutulan çocukların sevkine neden ihtiyaç duyulmuştur? Zira 8 çocuktan 3’ü sevkten kısa bir süre sonra tahliye olmuştur? Bu sevkin ring araçlarıyla yapılmasına neden karar verilmiştir? Bu sevkin uçakla yapılmamasının gerekçesi nedir?Henüz açıklanmamıştır.

BM Çocuk Hakları Sözleşmesinin en temel ilkelerinden olan çocuğun yaşama ve gelişmesi ilkesi de kamu oteritesi tarafından sürekli olarak ihlal edilmektedir.  Van –Erciş depremi üzerinden yaklaşık 3 yıl geçmiş olmasına rağmen depremzedeler konteynır kentlerde yaşamaya devam etmekte olup,burada bulunan  çocukların yaşam, barınma, sağlık ve eğitim hakları hususunda devlet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemiş ve bu çocukları unutmuştur. Bu da göstermektedir ki uluslararası sözleşmelere taraf olmak, çocuklara haklar tanımak sadece kağıt üzerinde kalmaktadır.

Her 20 Kasım Dünya Çocuklar Gününde çocukların maruz kaldığı sorunlar dile getirilip bunlara bir takım çözüm önerileri getirilmekte ise de sorunların azalması yerine her geçen yıl çocukların yaşadığı sorunlar artmaktadır.

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak ülkemizde ve dünyada çocukların uğradığı fiziksel, cinsel,sınıfsal, duygusal ve her türlü  istismarların takipçisi olarak tüm siyasi erklere çocuk hak ihlalleri karşısında yükümlülüklerini hatırlatarak, sadece bu günün değil, yılın her gününün onlar için olduğunu, onlar için ayrımcılığın yaşanmayacağı yüksek yararlarının gözetileceği, barış ortamının inşa edileceği bir dünya kurmaya davet ediyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

                                                                                                      

 

     DİYARBAKIR BAROSU

ÇOCUK HAKLARI MEREKEZİ

  

 

“Eğer bir ülkede yurttaşların bir kısmı klimalı villalarda veya

katlarda oturuyorsa, başka bir kısmı da mağaralarda veya

kerpiç evlerde yaşıyorsa, orada sosyal adaletsizlik vardır.

Eğer bazı çocuklar okula Cadillac’la götürülüyorsa,

aynı yaştaki başka çocuklarsa ekmeğini kazanmak için

yük taşıyorsa, orada sosyal adaletsizlik vardır.

Eğer bazı kadınlar, tercih yapamadıkları için bir çırpıda

üç kürk satın alabiliyorsa, başka bazı kadınlarsa

hayatını kazanmak için kendini satıyorsa,

orada sosyal adaletsizlik vardır.”

 

İoanna Kuçuradi