Page 270 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 270
yal bir hukuk devletidir. Güçlü bir demokrasiye sahip olmanın ilk şartı, tüm dünyada da
kabul edildiği üzere, hukuk devleti ilkesinin tüm kurumları ile işler halde olmasından
geçer. Hukuk devleti; ancak güçlü, bağımsız ve tarafsız bir yargı erkinin varlığı ile hayat
bulur.
Avukatlık Kanunu’nun 1. maddesinde yer alan “yargının kurucu unsuru olan avukat,
bağımsız savunmayı temsil eder” düzenlemesinin de bu amaca hizmet ettiği tartışma-
sızdır. Bu hükmün; avukatın müvekkili ve her türlü otoriteye karşı bağımsızlığını ve
özerkliğini ifade ettiği de, kabul edilmesi gereken bir gerçektir.
Avukatın bu bağımsız ve özgür yanının koruyucusu, milyonlarca yurttaşın temel hak
ve özgürlüklerinin yılmaz savunucuları gücünü ve kamu kurumu niteliğini Anayasadan
alan bir Cumhuriyet kurumu olan Barolardır.
Avukatlık Kanunu’nun 76. ve 95. maddeleri ile düzenlenen “Hukukun üstünlüğünü ve
insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak” görevi ba-
rolara meslek örgütü olmasının yanı sıra, çağdaş bir hukuk devletinin tüm organlarıyla
hakim kılınması için çok önemli toplumsal bir rol vermektedir.
Yıllardır mesleğimizi ifa ederken yaşadığımız yakıcı sorunlara bir türlü çare üretilme-
mişken, meslektaşlarımız salgının neden olduğu etkiler nedeniyle iki ayı aşkın süredir
ekonomik sorunlar ile boğuşurken, avukatların mesleki güvenceleri her geçen gün eroz-
yona uğratılıp savunmanın temsilcilerini dikkate almaksızın yapılan fiili uygulamalar
kural halini alırken, bir FETÖ projesi olduğu bilinen söz konusu tartışmaların odağında-
ki baroların yapısı ve seçim usulleri üzerinden yaratılan tartışmaların hangi demokratik
gerekçelere dayandırıldığı, varılmak istenen sonucun ne olduğu izaha muhtaçtır.
Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki; Anayasa ve Avukatlık Kanunu’nun yüklediği görev
ve verdiği yetkiye dayanarak bağımsız savunmayı temsil etmekte olan baroların, kendi
yasalarında yapılması planlanan söz konusu değişikliğe dair görüşü sorulmamış, sürece
dair hiçbir şekilde dahil edilmemişlerdir.
Avukatların ve baroların kendilerini ilgilendiren kanundaki düzenleme öncelikle avu-
katlara ve barolara sorulmalı iken, avukatlar ve barolardan kaçırılarak taslak düzenleme
yöntemi adil, hakkaniyetli ve doğru değildir.
Gizlenen taslak sebebiyle kamuoyuna yansıyan içerikle ilgili olarak şunu belirtmek is-
teriz:
1.) Demokratik bir süreç işletilmeden ve özellikle avukatlara ve barolara görüş ve
fikirleri sorulmadan, gizli kapılar ardında yürütülen tartışmalarla baroların bu yetkisi-
nin budanacağı, kanunda yer alan “işlerlik kazandırmak” kısmının çıkarılıp başka bir
maddeyle baroların dava açma hakkının tamamen elinden alınacağı anlaşılmaktadır. Bu
çok tehlikeli yaklaşımın, söz konusu değişikliğin esas emellerinden birinin yurttaşların
hak ve özgürlüklerinin barolar tarafından korunmasının önüne geçmek olduğu aşikardır.
2.) Taslak bugüne kadar barolarla paylaşılmasa da; basına yansıyan ve yine yetkili
ağızlarca da ifade edilenlerden öğrenebildiğimiz kadarı ile; bir ilde birden fazla baro
269

