Page 250 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 250

Türkiye cezaevlerinde sayısı üç yüz bini bulan mahpuslar, bu risk grubunun başında
            gelmektedir. Mahpusların dış dünya ile tek iletişim yolu olan avukat ve yakınlarıyla
            görüş ve ziyaret haklarının kısıtlanması ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin tam olarak
            sağlandığını söylemek güçtür. Bu, amaca uygun bir tedbir değildir. Dış dünya ile tek
            temas yolu olan bu hakkın ellerinden alınarak fiziksel sağlıkları kısmen sağlansa da,
            bu kısıtlamanın mahpuslar ve yakınlarını ruhsal açıdan bir yıkıma uğratma riskini de
            barındırmaktadır. Kaldı ki virüs sadece mahpus yakınları tarafından değil, infaz koruma
            personeli ve diğer güvenlik personeli tarafından da cezaevine taşınabilecektir.
            Türkiye  Cezaevlerinde  koğuş  ve  hücre  bazında  kapasitelerinin  çok  üstünde  mahpus
            tutulduğu, koğuşların ve ortak kullanım alanlarının havasız ve hijyenden yoksun ol-
            duğu; sıcak su, temizlik ürünleri ile diğer dezenfektanlara erişimin çok kısıtlı, kapsam-
            lı bir sağlık hizmetine erişimin ise neredeyse imkansız olduğu bilinmektedir. Cezaevi
            Komisyonlarımızca hazırlanan raporlarlarda sıkça belirtildiği üzere birçok cezaevinde
            mahpusların bir sağlık kuruluşuna sevkleri bazen ayları bulduğu yönünde çokça tespitte
            bulunulmuştur. Cezaevlerinde binlerce hasta, yaşlı, kadın ve çocuğun bulunduğu göz
            önüne alındığında ne denli büyük bir risk ile karşı karşıya olduğumuz daha net anlaşı-
            lacaktır.
            Cezaevleri boyutuyla bu salgın ile etkili mücadele etmek ve olası yaşamsal riskleri mi-
            nimize etmek için çok acil ve kapsamlı tedbirler alınmalı, çözümler üretilmelidir. Bu
            kapsamda alınacak tedbir ve çözümlerin bir kısmı yasal düzenlemeler gerektirse bile,
            herhangi bir yasal düzenlemeyi gerektirmeyen çözümlerin bulunduğunu da kamuoyu-
            nun ve karar vericilerin dikkatine sunmak istiyoruz.

            Bu çerçevede;
            • Tutuklama müessesesinin son yıllarda istismar edildiği ve istisna olarak düzenlenen
            tutuklu yargılamanın temel ilke haline geldiği, hukuk camiasının genel kabulüdür. Ce-
            zaevlerinde, düşünce ve ifade hürriyetlerini kullandıkları gerekçesi ile tutuklanan ve
            halen tutuklu bulunan azımsanmayacak sayıda siyasetçi, belediye başkanı, aydın, ga-
            zeteci, avukat, öğrenci bulunduğu; bunlardan bir kısmının yaş ve hastalık sebebiyle
            corona virüsünün ölümcül risk grubunda olduğu bir gerçektir.
            • Tek tek isimlerini sayamayacağımız hasta, yaşlı, hamile veya çocuklu kadın tutuklular,
            acil bir çözüm bulunmaması halinde telafisi imkansız yaşamsal risklerle karşılaşacaktır.
            • Tutuklamanın tedbir niteliği ve son yıllarda istismar edilen bu yönü de dikkate alınarak
            halen tutuklu bulunan mahpusların, tutuklu yargılanması ile sağlık ve yaşam hakkının
            çatıştığı bu koşullarda, sağlık ve yaşam hakkına üstünlük tanınarak tahliye edilmeleri;
            ev hapsi ve benzeri adli kontrol hükümlerinin yaygınlaştırılarak varsa tutuklamadan
            elde edilebilecek kamusal faydanın bu suretle temini elzemdir.

            • Tutuklular ile ilgili bu çözüm ve tedbirin herhangi bir yasal düzenlemeyi gerektirmedi-
            ğini, talep veya resen tutukluluk incelemesi ile bunun mümkün kılınabileceğini önemle
            vurgulamak isteriz.

            • Risk grubunda bulunan yaşlı, hasta, kadın ve çocuk hükümlüler yönünden ise, Ceza
                                                 249
   245   246   247   248   249   250   251   252   253   254   255