Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
Hırant Dink'i Anma Etkinliği yapıldı.

19.01.2014





19 Ocak 2007 tarihinde İstanbul'da Agos Gazetesinin önünde katledilen Ermeni Gazeteci-aydın Hırant Dink'in Koşuyolu Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde yapılan anma etkinliğinde Baro Başkanımız Tahir Elçi bir açıklama yaptı. Anma etkinliğine Diyarbakır Barosu üyelerinin yanı sıra, çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. 

                                                                                                                 

                                                                                                                       

                                                                    19 Ocak 2014 / Diyarbakır

Değerli arkadaşlar;

Ermeni gazeteci-yazar Hırant Dink’i anmak için burada, bir aradayız.

Yedi yıl önce, tam da bu saatlerde, İstanbul’un orta yerinde vurdular.

Arkadan, kalleşçe vurdular.

Irkçı-faşist güruhlar, önce bu cesur gazeteci, Ermeni toplumunun bu yürekli aydınını tehdit ederek, korkutarak susturmaya çalıştılar.

Onun sesinden, sözünden ve dile getirdiği gerçeklerden korkuyorlardı. Halkının yaşadığı acıları, dramları korkusuzca dile getiren bu onurlu insanı susturarak Ermeni halkının hakikatinin ortaya çıkmasını engelleyeceklerini düşündüler.

Hırant Dink, bir yandan halkının yaşadıklarını bir ozan gibi, hüzünlü şarkılar söyler gibi milyonlara anlatırken, aynı zamanda Türkiye halklarının barışı, birlikteliği ve demokrasi içinde kardeşçe yaşaması için de mücadele veriyordu. Yedi yıl önce İstanbul’un orta yerinde sıkılan o kurşunla halklarımızın ortak vicdanına kastedildi.

Cinayet, Devletin karanlık koridorlarında planlansa da, ama aynı devletin birçok güvenlik ve istihbarat kurumunun bilgisi ve gözetiminde, besleme çetelerce gün ortasında, tarihteki mahsus teşkilatların yöntemleriyle uyumlu şekilde, Hırant’ı arkadan, alçakla vurdular.

Cinayeti herkes biliyormuş. Hırant Dink’in öldürülmesi, Gabriel Garcia Marquez’in ünlü “kırmızı pazartesi” adlı romanındaki gibi herkesin önceden bildiği ve seyrettiği bir cinayet gibiydi adeta.



Tetiği çeken “piyon” sınırlı bir ceza alsa da ve görünürde ona yardım eden birkaç kişi yargılanıyorsa da, cinayetin arkasındaki gerçek tablo aydınlatılmadı ve olayda sorumluluğu olan çok sayıda kamu görevlisi soruşturulmadı. Ermeni halkının hakikati gibi, Hırant Dink’in katlinin hakikatinin de üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Ama biz hem Ermeni halkının hem de Hırant Dink cinayetinin hakikatini çok iyi biliyoruz.

Cinayete ilişkin davanın Savcısı bile şu gerçeği ifade etmek durumunda kalmıştır: “Dink cinayeti eyleminin, Mc Donald’sın bombalanmasının ve diğer eylemlerin salt milliyetçilik duyguları kabaran gençler tarafından işlenmesinin ötesinde, iştirak halinde ve süreklilik içerisinde çalışan, gizlilik kuralları ve örgütsel hiyerarşiye azami özen gösteren (….) 'Ergenekon' terör örgütünün Trabzon'da faaliyet gösteren bir hücre yapılanması tarafından işlenmiş olduğu değerlendirilmektedir" 

Yüz yıl önce bir milyon Ermeni’nin katline dair hakikate hala kulaklarını tıkayanlar, bu gün bu acılı halkın değerli bir aydının katline dair hakikate de gözlerini kapatıyorlar.  

Hırant Dink, acılı bir halkın onurlu bir aydınıydı. Anadolu ve Mezopotamya’nın en kadim halkı Ermeniler, yüz yıl önce tarihin o ana kadar tanık olduğu en büyük felakete, en büyük zulümlerden birine, soykırıma maruz kaldılar.

İttihat ve Terakki Hükümeti “Tehcir Kanunu” adı altında, askeri birlikler ve istihbarat örgütü Teşkilatı Mahsusa aracılığıyla bir milyonu aşkın sivil insanı, Suriye sınırına, Der’a Zor Çölüne doğru tehcire, ölüm yolculuğuna çıkarmıştı. 

Teşkilatı Mahsusa, bir plan dâhilinde önce bu halkın aydınlarını, din adamlarını, eşraf ve kanaat önderlerini tutuklamış, çoğunu işkence uygulamalarından geçirerek katletmiş, ardından katliamı uygulamaya başlamıştı. Önce Ermeni toplumunun önde gelenleri tutuklanarak Anadolu'ya sürülmüş, aralarında milletvekilleri, tanınmış yazar-aydın, sanatçılar, din adamları ve işadamları da bulunanların çoğu sürgünde ya ölmüş veya öldürülmüştür.



Ermeni halkıyla ilgili büyüklerimizden duyduğumuz birkaç söz bile bu halka neler yapıldığını yeterince dile getirmektedir. “Fermana Fıla ra bubu / Ermeniler için Ferman çıkmıştı”, ”Fıle hemu kırkırın / tüm Ermenileri kırımdan geçirdiler”  şeklinde hepimizin bildiği sözler aslında Ermeni Jenosidi ile ilgili tarihi ve hukuksal gerçeği ve Ermeni halkının nasıl bir uygulamaya maruz kaldığını çok açık şekilde ortaya koymaktadır.   

Ne yazık ki, Ermeni halkına karşı bu ağır ve korkunç suçları işleyenler, insanlığa karşı suç işleyenler cezasız kaldığı gibi, yüz yıl sonra mazlum halkı için adalet arayan Hırant Dink’in gerçek ve tüm katilleri de adalet önüne çıkarılmamış ve hala adalet gerçekleşmemiştir.

Yüz yıl önce Ermeni halkına yapılan zulümle yüzleşmeden, jenosit tanınmadan, bu halkın acılarıyla ortaklaşmadan ve özür dilenmeden; demokratik, birlikte ve güvenli bir gelecek kurmamız mümkün değildir.

Kürt toplumu olarak, kardeş Ermeni halkının yaşadığı bu büyük acıları paylaşıyoruz. Soykırımda yaşamını yitiren bir milyonu aşkın sivil-masum Ermeni’yi ve bu halkın değerli bir evladı olan Hırant Dink’i bu gün Diyarbakır’da saygıyla anıyoruz.

Saygılarımla,

Av. Tahir Elçi

Diyarbakır Barosu Başkanı