Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
Hayatın Her Alanında Eşitsizliğe, Sömürüye ve Şiddete Karşı Mücadelemiz Devam Edecek. 8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun!

08.03.2022

BASINA VE KAMUOYUNA

Kadınların kamusal alanda var olma, oy hakkı, çalışma hakkı, eğitim hakkı ve miras hakkı talebiyle başlayan erkeklerle eşit haklar ve hukuk önünde eşitlik mücadelesi ulusal ve uluslararası alanda önemli kazanımlar sağladı.

8 Mart kadınlar için insani çalışma koşulları talebiyle başlayan ve giderek büyüyen mücadelenin, dayanışmanın, eşitlik ve özgürlük temelinde bir yaşamın sembolüdür.

Bizler her 8 Martta olduğu gibi bugün de dünyanın dört bir yanından kadınlarla birlikte sokaklara, meydanlara çıkıyor haklarımız ve özgürlüğümüz için mücadeleyi örüyor, sesimizi yükseltiyoruz.

Dişimizle tırnağımızla kazandığımız haklar kağıt üzerinde kalmasın diyoruz. Kadınların şiddetsiz ve sömürüsüz yaşama hakkı, güvenceli işlerde çalışma hakkı, eğitim hakkı, siyasal egemenlik hakkına ortak olma ve siyasal hayatta söz sahibi olma hakkının ancak gerçek eşitlik ile mümkün olacağını hatırlatıyoruz.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle ev içi emek ve bakım emeğinin kadına özgülenmesi, görünmezliği ve karşılıksızlığına itiraz ediyor, eşit iş bölümü için eşitlikçi politikaların hayata geçirilmesini talep ediyoruz.

Kadın hakları mücadelesinin yükselişini durdurmak, özgürlüğümüzü sınırlamak ve muhafazakar politikalarını uygulamak için kazanılmış haklarımız iktidar tarafından tek tek aşındırılıyor. Nitekim bir gecede Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiğimiz ilan edildi. İnsan hakları evrensel değerlerinden vazgeçmek anlamına gelen bu karara karşı Danıştay’da açtığımız davada Danıştay Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Sözleşmesinin temel hak ve özgürlüklere ilişkin olduğunu, dolayısıyla Cumhurbaşkanının bu konuda düzenleme yapma yetkisinin bulunmadığını ve usulde paralellik ilkesi nedeniyle ancak kanunla çekilebileceği yönünde mütalaa sunmuştur. Cumhurbaşkanı kararının hukuken yok hükmünde olduğunu ve iptali için hukuki mücadelemizi sürdüreceğimizi buradan bir kez daha yineliyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınların eğitim ve istihdam olanaklarına erişememesi, esnek ve güvencesiz işlerde çalıştırılması, ev içi emeğin kadınlara özgülenmesi kadıları yoksullaştırmakta ve nafakaya muhtaç hale getirmektedir. Kadınların nafaka hakkına müdahale, kadınların boşanma hakkına müdahaledir. Devletin görevinin kadınları güçlendirecek politikaları hayata geçirmek olduğunu hatırlatıyoruz.  6284 Sayılı Kanun’un uygulanması konusunda adli ve idari mercilerin pasifliği ve ihmali kadınları şiddete karşı korumasız bırakmaya devam ediyor. Kadınları şiddetten korumak için önleyici, ayrımcı olmayan, orantılı ve dönüştürücü ve ivedi çözümler hayata geçirilmelidir.

Hukuki kazanımlarımıza yapılan saldırılar devam ederken pandemiyle beraber derinleşen ekonomik krizden, yapılan olağanüstü zamlardan, yoksulluk ve açlık sınırının altındaki ücret ve maaşlardan en çok kadınlar etkilenmektedir. Türkiye istihdamda cinsiyet eşitliği açığının en yüksek olduğu ülkelerin başında gelmekte ve işsizlikten en fazla genç kadınlar etkilenmektedir. Ülkede işsizlik önlenmediği gibi kadın istihdamı da artırılmamaktadır. Yoksulluk ve hayat pahalılığını durdurmak için başta kadınlar olmak üzere emekçileri koruyacak önlemler alınmalıdır.

Bugün hala dünyanın her yerinde kadınların en temel hakları olan yaşam hakları tehdit altında. Bu 8 Martı bir tarafta devam eden savaş diğer taraftan tüm eşitsizliklere karşı büyüyen kadın mücadelesi ve dayanışması ile karşılıyoruz. Başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere sivillerin öldürüldüğü Suriye, Yemen, Filistin, Afganistan ve devam eden Ukrayna’daki savaştan etkilenen tüm kadınları ve mücadelelerini selamlıyoruz.

Türkiye’deki antidemokratik uygulamalar, Kürtler başta olmak üzere tüm muhalefeti sindirmeye yönelik politikalar kadınların kamusal alanda var olma mücadelelerini hedef almaktadır. Kadın hakları alanındaki çalışmalarıyla bilinen Figen Yüksekdağ, Ayla Akat, Aysel Tuğluk, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak, Ayşe Gökkan ve isimlerini sayamadığımız yüzlerce kadın aktivist keyfi ve hukuksuz gerekçelerle özgürlüğünden alıkonulmaktadır.  Cezaevinde bulunan tüm kadınların ve hasta mahpusların tahliyesini talep ediyor, bu hukuksuzluğa son verilmesi çağrısında bulunuyoruz. Kadın hakları ve insan hakları alanında yaptığımız çalışmalar, iktidar eliyle kriminalize edilerek soruşturma ve kovuşturmalara konu olmaktadır. Yargının muhalifler ve kadınlar için iktidarın sopasına dönüştüğü bu koşullarda mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.

Bugün itibariyle tam 794 gündür kayıp olan Gülistan Doku ve onun şahsında kaybettirilen, akıbeti bilinmeyen kadınların henüz bulunamamasında yaşam hakkı bağlamında pozitif yükümlülüğü olan devleti ve kurumlarını sorumluluk almaya ve etkili bir soruşturma yürütmeye davet ediyoruz.

Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanıncaya dek tüm kadınlar ve LGBTİ+’lar olarak her türlü eşitsizliğe karşı omuz omuza yürüyeceğimizi ve mücadelemizi büyütmeye devam edeceğimizi buradan bir kez daha duyuruyoruz.

Hayatın her alanında eşitsizliğe ve şiddete karşı mücadelenin meşalesi olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü coşkuyla kutluyor, herkesi eşit ve insanca yaşam için, daha demokratik bir ülke için kadın dayanışması ve mücadelesi etrafında birleşmeye davet ediyoruz.

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi