Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
DİYARBAKIR 3 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMUNDA HÜKÜMLÜ OLARAK BULUNAN KURBANİ ÖZCAN’A YÖNELİK HAK İHLALLERİNE İLİŞKİN ORTAK RAPOR HAZIRLANDI

23.08.2022

A-Raporun Konusu

Diyarbakır 3 Nolu Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan Kurbani ÖZCAN adlı mahpusun infaz koruma memurları tarafından 09.08.2022 ve sonrasındagerçekleştirilen; işkence, kötü muamele, hakaret suçları ile ilgili olarak olayın mağduru ile yapılan görüşmeler ve ceza infaz kurumu idaresinden alınan bilgi ve belgeler, yaşanılan sorunlar ve çözüm önerileri ile ilgili tespit ve değerlendirme raporudur.

B-Heyetin Oluşumu

18.08.2022 tarihinde Kurbani ÖZCAN adlı mahpusun annesi olduğunu beyan eden bir kadın tarafından Diyarbakır Barosuna ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneğine gelerek, oğluyla yaptığı görüşme neticesinde, işkence yapıldığını, vücudunun çeşitli yerlerinde yaralanmaların olduğunu, bununda infaz koruma memurları tarafından yapıldığı iddia edilmiştir. Bu bilgiler üzerine; Kurbani ÖZCAN’ın avukatı, Diyarbakır Barosu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Diyarbakır Şubesi’nden oluşan bir heyet ile inceleme ve tespitlerde bulunmak üzere 18.08.2022 tarihinde Diyarbakır T3 Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gidilmiştir. 18.08.2022 tarihinde mağdur mahpus ile avukat görüşme odasında yapılan görüşme sırasında tespit ve incelemelerde bulunulmuş ve ceza infaz kurumu idaresinden olaya ilişkin olarak bilgi ve belgeler talep edilmiştir.

C-Olaylara Dair Anlatımlar

Kurbani ÖZCAN'ın avukatı, Diyarbakır Barosu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği olarak oluşturulan heyet 18.08.2022 tarihinde, Kurbani ÖZCAN'la cezaevinde görüşme gerçekleştirmiştir. 

Kurbani ÖZCAN ile yapılan görüşmelerde anlatımlar şu şekilde gerçekleşmiştir: 09.08.2022 tarihinden önce, A30 koğuşunda kalmakta iken daha önce husumetli olduğu Burak KÖKDERE’nin Kurbani ÖZCAN'ın bulunduğu odaya getirildiği ifade edilmiştir. Kurbani ÖZCAN, Burak’la daha önce A18 koğuşunda sıkıntı yaşadığını, bu sebeple idare ve savcılığa koğuşunun değiştirilmesi için dilekçe verdiğini ancak bu hususta herhangi bir işlemin yapılmadığını ve kendisine olumlu olumsuz bir dönüşün gerçekleşmediğini belirtmiştir. Yine Burak KÖKDERE’nin A 30 Koğuşuna getirilen, COVİD temaslı ve hatta pozitif olduğunu, bu şekilde koğuşagetirildiğini, bu sebeple de idareye bu hususta bildirimde bulunulduğunu, ancak  koğuşunun değiştirilmediğini belirtmiştir. Burak KÖKDERE’nin COVİD testinin pozitif olması sebebiyle kendilerinin pozitif olduğunu ifade etmiştir. 

09.08.2022 tarihinde, A 30 nolu koğuşta Kurbani ÖZCAN’ınkahvaltı hazırladığı sırada, Burak KÖKDERE’nin tahrik edici söylemleri sebebiyle aralarında tartışma çıktığı, bu tartışma sonucunda Kurbani ÖZCAN tarafından çöp kovasının duvara fırlatıldığı belirtilmiştir. Yaşanan bu tartışma sebebiyle, koğuşa gelen infaz koruma memurlarının Kurbani ÖZCAN’ın kolunu ters çevirerek odadan çıkardığı, aynı koridorda bulunan A1 Geçici müşahede odasına götürüldüğü ifade edilmiştir. Yaklaşık 20-25 dakikanın geçmesi üzerine, Kurbani ÖZCAN astım rahatsızlığı sebebiyle nefes darlığı çektiği, bu sebeple kapıya vurup ilaçlarını getirmelerini istediği ifade edilmiştir. İlk aşamada, gelmediği belirtilen infaz koruma memurlarının daha sonrasında geldikleri, “bekle işimiz var”, deyip ilaçları getirmeyi geciktirdikleri, sonrasında yaklaşık 20 dakika geçtikten sonra, ilaçların getirildiği belirtilmiştir. Belirli bir süre geçtikten sonra, yaşanan tartışma sebebiyle darp ve cebir raporunun alınması için Kurbani ÖZCAN ve Burak KÖKDERE’nin hastaneye sevk işlemleri yapıldığı, alınan raporda, darp cebir izine rastlanılmadığı belirtilmiştir. 

Cezaevine tekrar getirildikten sonra, Kurbani ÖZCAN’ınyaşanan tartışma sonucu kendi rızası dışında A14 koğuşuna götürüldüğü, “astım hastası olduğunu, kalabalık bir yerde kalamadığını, buna yönelik Gazi Yaşargil E.A.H.’nde alınan raporunun mevcut olduğunu” belirtmiş olmasına rağmen, cebren A14 koğuşuna yerleştirildiği ifade edilmiştir. 

Kurbani ÖZCAN kapı mazgalından infaz koruma memurlarına “beni buradan çıkarın hastalığım sebebiyle, koşulları uygun olan bir koğuşa verin, aksi takdirde başıma geleceklerden siz sorumlusunuz” demesi üzerine Rıfat isimli infaz koruma memuru diğer memurlara “alın bunu buradan” söyleminde bulunduğu belirtilmiştir. 

Kurbani ÖZCAN A14 koğuşundan fiziki müdahalede bulunularak alınıp, A14 koğuşunun bulunduğu koridordaki demir mazgallara yüzükoyun bir şekilde yatırıldığı, bu sırada, infaz koruma memurlarından birinin eliyle başının bastırıldığı, ayaklarına ve karın bölgesine birden fazla kişinin tekme vurduğu, memurlar tarafından kollarının ters bir şekilde büküldüğü, akabinde Rıfat isimli gardiyanın söylemi üzerine aynı koridorda bulunan A 30 numaralı odanın sağ tarafına düşen yumuşak odaya elleri kelepçeli bir şekilde götürüldüğü ifade edilmiştir. 

Yumuşak odanın önünde, kıyafetlerini çıkarmak için baskıda bulunulduğu, Kurbani ÖZCAN tarafından bu talep kabul edilmeyince, infaz koruma memurlarınca iç çamaşırları dışındaki kıyafetlerinin zorla çıkartıldığı belirtilmiştir. Elbiseleri çıkartılırken, kelepçesi açıldığı belirtilen Kurbani ÖZCAN’ın ellerinin sonrasında tekrardan ters bir şekilde kelepçelendiği ifade edilmiştir.

Yumuşak odada tutulan Kurbani ÖZCAN, elleri kelepçeli bir şekilde bekletildiği sırada, ellerini ayaklarından geçirerek düz bir şekilde kelepçeli hale getirdiğini ifade etmiştir. Bu sırada Kurbani ÖZCAN’ın atletini çıkararak kendini asmak istediği,odadaki kamera görüntülerinden olayı infaz koruma memurlarının gördüğü ve odaya geldikleri belirtilmiştir. Bu defa, ayaklarının tamamına 4 kelepçe vurulduğu, ellerinindizlerin altından kelepçelendiği ve Kurbani ÖZCAN’ın cenin pozisyonunda yüzüstü bırakıldığı ifade edilmiştir. 

Ellerine ve ayaklarına kelepçe takılırken, 4-5 kişinin üzerine çıktığı ve bu sırada fiziki müdahalede bulunulduğu ifade edilmiştir. Bu esnada, infaz koruma memurlarının bağırıp çağırdığı, birilerinin ayak bileklerine bastırdığı sırtına ayaklarıyla bastıkları, birinin sırt bölgesine oturduğu ve vücudunun çeşitli yerlerine tekme atıldığı belirtilmiştir. Rıfat isimli infaz koruma memurunun “delikanlıysan sen de Cahit BİR gibi intihar et de göreyim “ dediği, sonrasında kapının kilitlenip infaz koruma memurlarının gittiği ifade edilmiştir. 

Kurbani ÖZCAN nefes darlığı çekerek bayıldığını, kendisine geldiğinde, sol kolundan tutularak sürüklendiğini ve odadan çıkarıldığını gördüğünü belirtmiştir. Kendisine geldikten sonra Şehmus isimli infaz koruma memurunun geldiği,  kelepçesininçıkarılmasını söylediğini, kelepçeler çıkarıldıktan sonra, bahçeye götürüldüğünü ve astım ilacının getirildiğini ifade etmiştir. Şehmus isimli infaz koruma memurunun kendisiyle sohbet etmeye çalıştığını, A14 koğuşuna gitmesini söylediğini belirtmiştir. Bunun üzerine Kurbani ÖZCAN’ın “beni zorla göndermeyin dayanamıyorum, rahatsızlığım sebebiyle kalabalığa gelemiyorum” demesi üzerine, tekrar yumuşak odaya götürüldüğünü ifade etmiştir. Bu defa, elleri arkadan kelepçelenmiş, ayaklarına da hatırladığı kadarıyla 4 kelepçe vurulmuş ve yüzüstü yumuşak oda da bırakıldığını belirtmiştir. 

İnfaz koruma memurlarının gitmesinden sonra, Kurbani ÖZCAN’ın kapının altındaki boşluktan, tekli odada kalan Ferhat ÇİRTİ isimli mahkuma seslenip “nefes alamıyorum ayaklarım şişti ciddi ağrılar çekiyorum, ayaklarımda kanama başladı” söylemesi ve bağırması üzerine tekli oda da kalan mahkumlar tarafından zile basıldığı belirtilmiştir. Bunun üzerine infaz koruma memurlarının geldiği, Necat isimli memurun Kurbani ÖZCAN’ın cinsel bölgelerini açıkta bırakacak şekilde, alt iç çamaşırını sıyırdığı ve bu şekilde bıraktığı ifade edilmiştir. Sonrasında, Kurbani ÖZCAN baygınlık geçirdiğini ifade etmiştir. Kurbani ÖZCAN kendine geldikten sonra, Rıfat isimli infaz koruma memurununtekrardan geldiği, “konuyu kapatalım seni A 14 isimli koğuşa alalım, biz de tutanakları imha ederiz” söyleminde bulunduğu, Kurbani ÖZCAN’ın “ben hakkım neyse arayacağım hastalığım sebebiyle, o koğuşta kalamıyorum” söylemi üzerine, tekrar kelepçeli bir şekilde bırakıldığı belirtilmiştir. Yaklaşık 8-9 saat süresince, vardiya değişikliğine kadar elleri ve ayakları kelepçeli bir halde orda bekletildiği, sabah vardiyasında, infaz koruma memurlarınca yumuşak oda tehdidiyle, KurbaniÖZCAN’ı zorla A14 koğuşuna tekrar götürdükleri ifade edilmiştir. 

18.08.2022 tarihinde, Kurbani ÖZCAN’ın anlatımları dışında, gözlem ve tespitlerde bulunulmuş, Kurbani ÖZCAN’ın vücudunun değişik yerlerinde yara izlerinin olduğu tespit edilmiştir. Kurbani ÖZCAN’ın her iki ayak bileğinde, yaklaşık birer cm genişliğinde, bütün bileğini çevreleyen halkalar şeklinde 4 kelepçe izinin bulunduğu görülmüş, bu yaraların kabuk tuttuğu muhtemelen kelepçelerin çok fazla sıkılmasından kaynaklı kabuk tutmuş yaraların ete gömüldüğü gözlemlenmiştir. Yine, yürürken sendelediği ayaklarını sağlam bir şekilde basamadığı, yürüme zorluğu çektiği gözlemlenmiştir. Dudağının sağ alt kısmında bir pirinç tanesi büyüklüğünde kabuk tutmuş yaranın bulunduğu gözlemlenmiştir.

D-Ulusal ve Uluslararası Mevzuat Hükümleri 

 

Birleşmiş Milletler - İşkenceye Karşı Sözleşme:

“İşkence, bir kimseye karşı, kendisinden itiraf almak veya üçüncü kişi hakkında bilgi edinmek, kendisinin veya üçüncü kişinin yaptığı veya yaptığından kuşkulanılan bir eylem nedeniyle cezalandırmak veya kendisini veya üçüncü kişiyi korkutmak veya zorlamak amacıyla veya ayrımcılığa dayanan herhangi bir sebeple, bir kamu görevlisi veya resmî sıfatla hareket eden bir başka kişi tarafından veya bu görevlinin veya kişinin teşviki veya rızası veya muvafakatiyle işlenen ve işlendiği kimseye fiziksel veya ruhsal olarak ağır acı veya ıstırap veren herhangi bir edimdir.”

 

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 3.maddesinde ;

"Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muamelelere tabi tutulamaz." 

Hükmüne yer verilmiştir. Müvekkile uygulanan muameleler nedeniyle şüpheliler işkence suçunu işlemiş olup, ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı davranmışlardır. Bu nedenle şüphelilerin bu muamelelerinin cezalandırılması gerekmektedir.

 

Anayasanın 17/3. Maddesinde; 

“Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.” 

Hükmüne yer verilerek kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı korunmak istenmiştir.  Şüpheli polislerce işbu kanun maddesi de ihlal edilmiştir.

 

TCK’nın 94. Maddesi’nde hükmedildiği üzere: 

“Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” 

 

Görevi Kötüye Kullanma Suçu(TCK 257)

5237 sayılı TCK’nın 257. maddesinde kamu görevlisinin görevini yapmaması veya hukuka aykırı olarak görevini ifa etmesini görevi kötüye kullanma suçu olarak belirtilmiştir. Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Kasten Yaralama Suçu(TCK 86):

“Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır”. 

 

Tehdit ( TCK 106 ) :

Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

 

Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi Suçu(TCK Madde 279)

Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

E-Heyetin Tespitleri

Heyetimizce gerçekleştirilen cezaevi ziyaretindeki gözlemler neticesinde aşağıdaki tespit ve sonuçlara ulaşılmıştır.   

• Heyetimizin 18.08.2022 tarihinde Diyarbakır 3 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ziyareti sırasında vekaletli avukat tarafından talep edilmesine karşın hastane sağlık belgelerinin sağlık dosyasından örneğinin verilmesi talebi sözlü bir şekilde reddedilmiş, bu husus tarafımızca tutanak altına alınmıştır. Heyetimiz anılan bu durumun görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarını oluşturduğu kanaatindedir. 

• Covid-19 pandemisi göz önünde bulundurulduğunda gerek mağdur mahpusun gerekse birlikte aynı koğuşta kaldığı diğer mahpusların sağlığı risk altına alınmıştır.

• Heyetimizde Kurbani ÖZCAN’ın işkence, kötü muamele, hakaret, tehdit, suçlarına maruz kaldığına yönelik yoğun ve ciddi bir kanaat oluşmuştur.  

• Heyetimiz mağdur mahpus Kurbani ÖZCAN’ın maruz kaldığı uygulamaların hem ceza infaz kurumu idaresi ve personellerinin hem de ceza infaz kurumu sağlık personelleri açısından görevi kötüye kullanma, suçu bildirmeme suçlarının unsurlarının oluştuğu kanaatine varmıştır.

• Heyetimiz mağdur mahpus Kurbani ÖZCAN’ın psikolojik ve fizyolojik rahatsızlığı bildirilmesine rağmen ceza infaz kurumu idaresince uygun fiziki koşulların sağlanmadığıve infaz sürecinde gerekli iyileştirmelerin yapılmadığı ve ‘Maddi Ve Manevi Varlığını Koruma Ve Geliştime Hakkı’ nın, Sağlık Hakkı’nın ihlal edildiği kanaatine varmıştır.

Heyetin Değerlendirmeleri

✓ Heyetimizce yapılan tespitler neticesinde söz konusu başvuruda ceza infaz kurumu idare ve personellerinin eylem ve işlemlerinin keyfi ve insan onuruna aykırı olduğu değerlendirilmektedir. 

✓ İstanbul Protokolü ilkelerine dayalı olarak, işkenceye ilişkin iddiaların hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulması, bağımsız heyetlerce araştırılması, adli yargılama süreçlerinin her aşamasının uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun olarak yapılması gerekmektedir. Türkiye’nin de altına imza attığı uluslararası sözleşme ve belgelerde yer alan “telafi/zararın karşılanması” haklarının gereklerine uygun olarak mahpusların maruz bırakıldığı işkence ve diğer kötü muamelenin tüm boyutlarıyla ele alınması ve gereğinin yapılması devletin görevidir. İşkence suçunun faillerinin tespit edilmesi, yakalanması, kovuşturulması ya da mahkûm edilmesinden bağımsız olarak işkenceye maruz bırakılan her bir insanın “telafi/zararın karşılanması” hakkı “etkili bir hukuk yolu” ve “onarım” kavramlarını kapsamaktadır. 

✓ Kamera kayıtları, görev listesi, işkence görenin/görgü tanıklarının anlatımları gözetilerek olayla ilgili kolluk görevlilerinin tespit ve teşhis işlemleri yapılmalı; tespit edilen şüpheliler, soruşturma tamamlanıncaya kadar açığa alınmalıdır. 

✓ Olayda yer alan infaz koruma memurları hakkında ivedilikle etkin ve şeffaf bir adli ve idari soruşturma yapılmalı, soruşturma sonucu bütün detaylarıyla kamuoyuyla paylaşılmalıdır. 

✓ Mahpuslara yönelik infaz koruma memurların haksız ve hukuka aykırı eylem ve işlemlere karşı adli ve idari makamlar; failleri koruma politikasını terk etmeli, cezasızlık politikasından vazgeçmelidir.

✓ İşkenceye maruz bırakılan mahpusuın tedavi ve yaşam şartlarının iyileştirilmesi ile ilgili gerekli başvuruların yapılması gerekmektedir.

✓ Mahpuslara ulusal ve uluslararası mevzuatın gereği olarak insan onuruna yaraşır bir muamele gösterilmelidir.

✓ İnceleme yapan kurum üyeleri ve yetkilileri; hapishane rejimi, fiziki koşullar ve mahpuslara hukuka aykırı gerçekleştirilen muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolüne uygun pçşekilde “bağımsız” ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir. Ayrıca Diyarbakır 3 Nolu T Tipi Hapishanesinde yaşanan hak ihlallerine karşı Adalet Bakanlığını ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu göreve davet ediyoruz.

DİYARBAKIR BAROSU

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ (ÖHD) DİYARBAKIR ŞUBESİ