Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
BASINA VE KAMUOYUNA

27.12.2013

BASINA ve KAMUOYUNA

                                                                                              27 Aralık 2013, Diyarbakır

 

Sayın Basın Mensupları,

                                   Cezaevlerindeki hak ihlalleri dönemdönem değişiklikler gösterse de maalesef hiç kesintiye uğramaksızın devam etmektedir. Bu ihlallerin bir kısmı mevzuattan kaynaklanmakla birlikte, önemli bir kısmı da uygulayıcılardan kaynaklanmaktadır. Yani devlet politikalarıyla beraber, cezaevi idaresinin ve infaz koruma memurlarının kişisel tutum ve davranışlarından da kaynaklanmaktadır. Özellikle politik tutsaklar bu ayrımcı davranışlara en çok maruz kalan tutsak gruplarının başında gelmektedir. Son dönemlerde ciddi tecrit ve izole politikaları güdülmekle beraber, yaygın sevk ve sürgünlerle hem tutsaklar hem de aileleri mağdur edilmiştir.Kürt siyasi tutsaklara Kürdistan’daki cezaevlerini dahi çok gören bir devlet anlayışıyla karşı karşıyayız

                                   Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu Edirne F Tipi Cezaevi ve Tekirdağ T ve F Tipi Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin yoğunluğunu gözeterek bu iki cezaevinde bir dizi incelemeler yapmıştır. Bu raporu açıklamamızın ekinde sizlere sunacağız. Bununla birlikte her iki cezaevlerinde yaşanan ihlallerine yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin gözlemlerimizi de sizlerle paylaşmak istiyoruz.

 

Değerli Basın Mensupları,

                                   Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinden 61 tutsak Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevine, Muş E Tipi Kapalı Cezaevi'nden 61, Batman M Tipi Kapalı Cezaevi'nden 16, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nden 38 tutsak Tekirdağ F Tipi Kapalı Cezaevine yakın zamanda sevk edilmiştir.Edirne ve Tekirdağ cezaevlerine sürgün edilen tutsaklar sevk aşamasında ve cezaevine nakledilene kadar geçen süre içerisinde hak ihlalinin ötesinde işkence denebilecek uygulamalara maruz kalmışlardır.

                                   Tutsaklara sevk esnasında hangi cezaevine götürülecekleri söylenmemiş, arkadaşlarına ve ailelerine dahi bu konuda bilgi verilmeyerek kaygı ve korku yaratılmıştır. Sevk yerine ulaşıldığı zaman ise tutsaklar ring araçlarında uzun süre bekletilmiş, kelepçeleri sökülmemiş, bu sebeple ellerinde yaralanmalara dahi neden olunmuştur. Tuvalet ihtiyaçlarını karşılamaları bilinçli olarak aksatılmış, bu ihtiyacın dile getirilmesi esnasında alayvari tutumlar sergilenmiş ve durumun tutsaklar tarafından dile getirilmesi üzerine kendilerine sinkaflı küfürler edilmiştir.

                                   Cezaevine kabul esnasında ceza infaz koruma memurları tarafından çıplak arama uygulaması dayatılmış,  aramayı kabul etmeyen tutsakların giysileri yırtılmak suretiyle zorla çıplak arama yapılmıştır. Çıplak arama esnasında tutsaklar infaz koruma görevlileri tarafından darp edilmiş, sözlü şiddete maruz bırakılmışlardır. Aramalardan sonra tutsaklar çıplak vaziyette koğuşlara götürülmüştür.

                                   Yine komisyonumuz yapmış olduğu incelemelerde her iki cezaevinde de insan haklarının sürekli ihlal edildiğini tespit etmiştir.

Cezaevlerinde sıcak su ancak haftada 1-2  kez verilmekte olup zaman zaman da arıza olduğu söylenerek 2-3 haftada bir verilmektedir. Tutsakların kaldıkları odaların içerisine yağmur suyu girmekte ve idareden talep edilmesine rağmen gerekli önlemler alınmamaktadır. İdare tarafından koğuşların içini görecek şekilde güvenlik kameraları takılmaktadır.

                                   Her iki cezaevinde de tutsaklar, hastane sevklerinin düzenli yapılmadığını ve bazı tutsakların 4-5 aya kadar bekletildiğini, hastaneye giderken ayak altlarına dahi bakıldığını, buna karşı çıkan tutsaklara görevli memura direndikleri iddiasıyla soruşturmalar açıldığını belirtmişlerdir.

 

                                   Tutsaklar, nakilden sonra gerekçe gösterilmeksizin 1,5 ay boyunca ortak alanlara çıkmalarının yasaklandığını, ayrıca adı geçen yasağın kendilerine yazılı olarak tebliğ edilmediği gibi sadece sözlü olarak söylendiğini belirtmişlerdir. Tutsaklar cezaevi idaresinin keyfi olarak yasada tanınan hakları bir disiplin cezası kararı olmadan kısıtladığını belirtmişlerdir.

 

                                   Tutsaklar nakilden bu yana ortak alanlara çıkamadıklarını odalarındaki tutsaklar dışında tutuklu veya hükümlülerle görüşemediklerini belirtmişlerdir. Spor, kütüphane, kurs, el işi, atölye ve diğer etkinliklere hiçbir şekilde çıkamadıklarını cezaevi idaresinin kendilerine önümüzdeki 3-4 ay boyunca da ortak alana çıkarılmayacaklarını söylediğini buna dair idarenin bir gerekçe sunmadığı gibi herhangi bir yazılı tebliğ de yapmadığını belirtmişlerdir.

                                   Tutsaklar idarenin kendilerine keyfi disiplin cezaları verdiğini buna karşı hukuksal mekanizmalara başvurma hakkının ise engellendiğini, vermiş oldukları dilekçelerin işleme konulmadığını neticesinin taraflarına bildirilmediğini belirtmişleridir.

                                   Sayın Basın Mensupları,

                                   Yukarıda özetlediğimiz hususlar, mahpusların yaygın olarak ihlal edilen temel haklarına ilişkin hususlardır. Bunların yanı sıra irili ufaklı çok sayıda hak ihlalleri de yaşanmaktadır. Tüm bu hak ihlallerinin bir kısmı mevzuattan kaynaklanmakla birlikte,  daha ziyade devletin özellikle siyasi tutsaklara yönelik yaklaşımı olup, sevk ve sürgünlerle tutsakları yalnızlaştırma ve iradelerini kırmaya yönelik çabalamakta ve ailelerinden uzaklaştırarak aileleri de cezalandırmaktadır.Bu hususta Adalet bakanlığını ve bütün ilgilileri önlem almaya ve sorumlular hakkında gerekli işlemleri yapmaya davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

                                      Diyarbakır Barosu Cezaevleri Komisyonu 


RAPORU OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ