Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
Baromuz İnsan Hakları Merkezi Cezaevi Komisyonu Tarafından Hazırlanan 2021 Yılı Cezaevleri Hak İhlali Raporu Kamuoyuyla Paylaşıldı

30.12.2021

BASINA ve KAMUOYUNA

Değerli basın emekçileri, sivil toplum kuruluşlarının değerli temsilcileri ve baromuzun kıymetli üyeleri öncelikle hoş geldiniz.  Bugün burada Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi Cezaevleri İzleme Komisyonu'nun 2021 yılı içerisinde hapishanelerde gerçekleşen hak ihlallerine ilişkin tespit raporunu sizlerle paylaşmak için bir araya gelmiş bulunmaktayız.

Bilindiği üzere, Türkiye hapishaneleri, özgürlüğünden alıkoyma yerleri olması nedeniyle hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı mekânlardandır. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün yayınlamış olduğu 30.11.2021 tarihli tablosuna göre cezaevlerinde 246.585 erkek, 9.780 kadın 585 çocuk 256.950 hükümlü, 35.602 erkek, 1.810 kadın, 1.392 çocuk 38.804 tutuklu mahpus bulunmaktadır. Toplam 295.754 kişi hapishanelerde tutulmaktadır. Yapılan açıklamalardan ve paylaşılan bilgilerden anlaşılacağı üzere artan tutuklu ve hükümlü sayısına karşılık, hapishanelerdeki kapasite sorununun yalnızca yeni hapishaneler inşa edilerek çözüldüğü ve hapsetmenin dışında farklı öneriler sunulmadığı görülmektedir.

Türkiye hapishaneleri, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin uygulandığı neredeyse birer işkence mekânları haline gelmiştir. Sivil toplum örgütlerinin, ihlallerin tespitine dair raporlama çalışmaları ve bu ihlallerin kamuoyu ile paylaşılmasına rağmen, hapishanelerdeki mevcut gerçeklik değişmemiştir. Türkiye Hapishanelerinde, halen yoğun olarak ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolâsyon, ailelerle görüş engelleri, haberleşme haklarının engellenmesi, disiplin soruşturmaları, hasta mahpusların hapishanede tutulması gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır.
Ceza infaz Kurumlarında yaşanan hak ihlalleri;
Sağlık Hakkına Erişimin Engellenmesi ilişkin ihlaller, Savunma Hakkının Engellenmesine ilişkin ihlaller, Cezaevlerinin Fiziki Şartlarından ve Cezaevi İdaresinden Kaynaklanan İhlaller, Dilekçe, İletişim ve Haberleşme Hakkına İlişkin İhlaller, Kötü Muamele, İşkence ve Diğer Konulara İlişkin İhlaller, Mahpus Yakınlarının Yaşadığı İhlaller, Çocuk Mahpusların ve Kadın mahpusların yaşadığı hak İhlalleri gibi başlıklar altında ele almak mümkündür.

Detaylarını raporumuzda belirttiğimiz hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin önerilerimiz şu şekildedir;

Her geçen gün Türkiye hapishanelerinde hasta mahpus sayısı artmakta ve hasta mahpusların sağlık durumu ağırlaşmaktadır. Durumu ağırlaşan hasta mahpuslardan hayatlarını kaybedenlerin haberlerini almaktayız. Uluslararası standartlar, sözleşmeler ve protokoller gereği sağlık hizmeti sunumunun toplumun her kesimine olduğu gibi özgürlüğü kısıtlanmış bireylerde eşit bir şekilde uygulanması için etkili, yeterli ve kapsamlı çalışmalar ve düzenlemeler yapılmalıdır. Bu amaçla “sağlık hizmetlerinin eşit, nitelikli ve herkesin ulaşabileceği bir şekilde sunumunu” sağlaması ödevi çerçevesinde cezaevindeki sağlık hizmetleri de genel toplumsal sağlık sistemiyle yakın ilişki içinde, ulusal sağlık sistemiyle entegre ve uyum içinde örgütlenmesine ilişkin düzenlemeler yapılmalıdır. Mahpusların tedavilerinin düzenli bir şekilde uygun koşullarda yapılması sağlanmalı; tedavisi yapılmayan hasta mahpusların hekime ve sağlık birimlerine ulaşmada hızlı ve etkin bir şekilde hareket edecek kurumsal mekanizmalar oluşturulmalıdır. Hasta mahpuslarla ilgili acil durumlarda sağlık hizmeti derhal ve gecikmeksizin gerekli tedbirlerle yerine getirilmelidir. Acil durumlarda tedavi hizmetleri, kişinin onurunu zedelemeyecek şekilde sağlanmalıdır. Kronik, ağır, terminal dönem hasta mahpuslar için erken tanı, tedavi süreçlerinin sürekliliği, düzenli olarak izlenme vs yönden gerekli sağlık tedbir ve olanak sağlanmalıdır. Mahpusların tedavi ve kalan yaşam süreçlerinin hastanelerin mahkûm koğuşlarında geçirilmemesi ve yakınlarıyla son dönem temasların sınırlandırılmaması için gerekli düzenlemeler ve tedbirler ivedilikle ele alınmalıdır. 24/01/2013 tarihli ve 6411 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 3 üncü maddesi ile 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 16'ncı maddesine "(6) (Ek: 24/01/2013-6411/3 md.) eklenen ‘’ toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen’’ cümlesi yürürlükten kaldırılmalıdır. Hasta mahpuslar yönünden infazı ertelenmesi koşulu sadece ‘‘Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen’’ cümlesi olmalıdır. Hasta mahpuslarla ilgili polis- jandarma -cezaevi değerlendirilmesine başvurma uygulanmasından vazgeçilmelidir. Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir. Hasta mahpuslar yönünden infazı ertelenmesi koşulu sadece ‘‘Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen’’ cümlesi olmalıdır.

Kadın mahpuslar, çocuk mahpuslar, hasta mahpuslar, LGBTİ+ mahpuslar, engelli mahpuslar, yaşlı mahpuslar gibi özel ihtiyaçları bulunan mahpuslara İnfaz kurumlarında uygun koşullar ve özel bakım standartları  sağlanmalıdır. Dezavantajlı grupların başında gelen çocuk mahpuslar da  ivedilikle ele alınmalı ve çocuk cezaevleri kapatılarak çocukların yüksek yararını gözetir şekilde düzenlemeler yapılmalıdır. Mahpus olan anneleri ile birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan çocukların ihtiyaçları ve ruhsal iyilik halleri gözetilerek gerekli önlemlerin alınması ve çocuğun dış ortam bağının (kreş̧ vb. sosyal ortamlar) engelsiz ve koşulsuz olarak sosyal devlet ilkesi gereği sağlanması gerekmektedir.

Cezaevlerinde kötü muamele, işkence yasağına ve yaşam hakkı ihlallerine yönelik iddialara karşı adli ve idari pasiflikten vazgeçilmeli, şeffaf ve etkin soruşturmalar yürütülmelidir.

Mahpusların ailelerinden kilometrelerce uzak hapishanelerde tutulması hem kendilerine yönelik hem de ailelerine yönelik bir dizi hak ihlalini beraberinde getirmektedir. Aile ve mahpus yakınlarının mahpusları ziyaret etmek için uzun yollar gelmek zorunda olması sebebiyle ziyaretlerini asgariye indirmek durumunda kalmışlardır. Hasta ve yaşlı mahpus yakınları bu ziyaretleri sürekli gerçekleştirememiş, mahpuslar da ailelerinin yaşadıkları şehirlerdeki hapishanelere sevk olmak istemişlerdir. Bu sevk taleplerine ek olarak, kötü muamele ve psikolojik baskıya maruz kalmaları sebebiyle yapılan sevk başvuruları bile işleme alınmamıştır. İsteğe bağlı sevk başvuruları farklı gerekçelerle olumsuz sonuçlanan mahpusların talepleri dışında gerçekleştirilen zorunlu sevk uygulaması ise bu yıl içinde de devam etmiştir. OHAL ile yoğunlaşan ve sonrasında da devam eden, özellikle siyasi mahpuslara yönelik kötü muamele ve ayrımcılığın aracı haline gelen zorunlu sevkler bu dönemde de uygulanmıştır. Bu haliyle aile ve özel yaşama saygı hakkının ihlalini oluşturan sevkler aynı zamanda yargı yetkisi dışındaki kilometrelerce uzaktaki hapishanelerde tutulması savunma hakkı bakımından da sorunlar doğurmakta avukata erişim noktasında yaşanan eksiklikler kişinin adil yargılanma hakkını ihlal etmektedir. AİHM’nin yakın zamanda bu uygulamayı sözleşmeye aykırı bulan kararına rağmen devam eden bu uygulamaya derhal son verilmelidir. Yine anadilde savunma hakkının etkin şekilde kullandırılması sağlanmalıdır.

Hapishanelerde denetimin ve şeffaflığın önemli ve en etkili unsuru olan baroların ve sivil toplum örgütlerinin hapishaneleri etkin bir şekilde ziyaretlerinin önündeki engeller kaldırılmalı, avukat mahpus görüşmelerindeki ihlaller giderilmelidir.

Değerli basın emekçileri ve kıymetli konuklar son olarak hepimizin bildiği üzere Tutuklu ve hükümlü aileleri tarafından Baromuz Adli Yardım Binasında 15.11.2021 pazartesi günü başlayan ziyaret, adalet nöbeti şeklinde devam etmektedir. Mahpus aileleri, mahpusların görüş haklarından ailelerinden fiziki mesafe olarak uzak kentlerdeki hapishanede bulunmaları sebebiyle yoksun bırakıldıklarını, hapishane koşullarını, idare ve gözlem kurullarınca umut hakkını ihlal edici nitelikte soyut gerekçelerle tahliye imkanının engellendiğini, ağır hasta mahpusların tahliye edilmediğini ifade etmektedirler. Ayrıca  bu konularda yetkilileri biran önce yasaya ve hukuka uygun adımlar atmaya çağırdıklarını belirtmişlerdir.

Bizler de mahpus aileleri ile aynı kaygıları taşımakta biran önce hukuksuz uygulamalara son verilmesi çağrısı yapmaktayız.

 

DİYARBAKIR BAROSU

İNSAN HAKLARI MERKEZİ

CEZAEVLERİ İZLEME KOMİSYONU

 

Rapora ulaşmak için TIKLAYINIZ