Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
Baro Başkanımızın Katledilişinin 48. Gününde Başkanımızı Saygıyla Anıyoruz.

16.01.2016

Baro Başkanımızın Katledilişinin 48. Gününde Başkanımızı Saygıyla Anıyoruz.

 

Değerli Basın emekçileri, hepiniz hoş geldiniz.

Bugün sevgili Baro Başkanımız Tahir ELÇİ'nin katledilişinin 48. günü. Daha önce de kamuoyuyla paylaştığımız üzere başkanımızın katilleri bulunana kadar daimi olarak burada eylem ve etkinliklerde bulunacağız. Bugün, Başkanımızın katledilişinin 48. gününde yine adalet istemek için buradayız. Aradan geçen onca zamana rağmen henüz bir fail, şüpheli gözaltına alınmış değil. Daha önce de dile getirdiğimiz üzere soruşturmanın etkin, etkili yürütülmediğini düşünmektayiz. hatta bize göre son günlerde soruşturma sürüncemede bırakılmaktadır. Soruşturma ağır aksak yürütülmekte ve soruşturmanın işleyişi durdurulmak istenmektedir. Yine bildiğiniz üzere 20 Temmuzdan bu yana Silvan, Cizre, Silopi, sur ve daha birçok yerde çok uzun süren, uluslararası mevzuata aykırı olan, bırakın uluslararası hükümleri hukuk ilkelerini, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına dahi aykırı olan çok uzun süreli sokağa çıkma yasaklarının varlığından haberdarsınız. Bu çatışmalı ortamda başta yaşam hakkı olmak üzere birçok insan hakkı ihlal edilmektedir. Biz Diyarbakır Barosu olarak defaatle ve uzun yıllardır dile getirdiğimiz üzere Kürt Meselesinin ancak demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülebileceğini savunuyoruz. Bunu sürekli olşarak her fırsatta dile getiriyoruz. Çatışma ortamının, silahı, operasyonun ve şiddetin Kürt Sorununda bir çözüm üretemeyeceği, çatışmanın hiç kimseye hiçbir şey kazandırmayacağı, aksine kaybettireceği; toplumdaki ve halklar arasındaki kırılma ve ayrışm ayı arttıracağı ve onarılamaz bir dereceye getireceğini düşünüyoruz. 40 yıllık ağır çatışmalı dönem bize bunu açıkça ispat etmektedir. Ancak devlet görevlilerinin sokağa çıkma yasaklarında ısrar etmesi bizce anlaşılmaz bir durumdur. Bu yoğun çatışmalı ortamda hepinizin bildiği üzere dün Çınar'da bir patlama meydana geldi. Bu patlamada üçü (3) çocuk olmak üzere toplamda altı (6) kişi yaşamını yitirdi. Bunlardan biri (1) polisti. Biz Diyarbakır Barosu olarak şiddete, özellikle sivillere yönelik şiddete karşı olduğumuzu bir kez daha dile getirmek istiyoruz.

Öte taraftan barış isteyen, İmza kampanyası düzenleyen bir grup akademisyen hakkında soruşturma açılması, düşünce ve ifade özgürlüğünün Türkiye'de katledilmesi anlamına geliyor. Bildiğiniz üzere bu sabah 19 akademisyen o metne imza attıkları için gözaltına alındılar. Bu bizce bir hukuk garabeti, bir hukuk ve demokrasi ayıbıdır. Öte yandan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Metin FEYZİOĞLU'nun yapmış olduğu açıklama, Diyarbakır Barosu tarafından kabul edilemez bir açıklama olduğunu bilmenizi isterim. Barış isteye bir grup aydını mütareke yıllarında İstanbul'daki nerdeyse vatan haini dercesine aydına benzetmesi kabul edilemez bir tutum ve davranıştır. Bizce Metin FEYZİOĞLU o bir grup aydına hakaret etmiştir. Öbür yandan Ergenekon sanıklarından olan Sedat PEKER'in söylemlerine soruşturma açılması ve tutuklanması için buradan açıkça çağrıda bulunuyoruz. Söylediği sözleri benim burada dile getirmeme aldığım hukuk eğitimi müsaade etmiyor. Kendisi daha önce de yaptığı bir mitingde buna benzer açıklamalarda bulundu ve Baromuz kendisine suç duyurusunda bulundu. Biz Diyarbakır Barosu olarak çatışmalı ortamın derhal sonlandırılmasını, Kürt Meselesinin ancak diyalog ve müzakere yolu ile çözülebileceğini tekrar ediyoruz. Aramızda Çağdaş Hukukçular Deeği'nden birçok üye ve yöneticiler aramızda. Ben ÇAğdaş Hukukçular Deeği Başkanı Sayın Selçuk KOZAĞAÇLI'ya da söz vermek istiyorum. Teşekkür ediyorum.

Selçuk KOZAĞAÇLI / Çağdaş Hukukçular Deeği Genel Başkanı

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Değerli basın emekçileri iki konuda görüş belirtmek istiyorum. Bugün çeşitli vesilelerle Diyarbakır'daki zor günler, saldırılar ve katliamlar konusundaki görüşümüzü açıkladık.

Birincisi Tahir Başkan konusu. Hiçbir şey bizi Tahir ELÇİ'nin katillerini bulmaktan alıkoyamaz. Eğer Tahir şu anda yaşamış olsaydı ve katledilen aramızdan biri olsaydı üzerinden kaç yıl geçmiş olursa olsun Tahir ısrarla uğraşır ve katilleri bulup yargı önüne çıkarırdı. Bugün biz de aynı vefa borcuyla, aynı ciddiyet ve ısrarla, Tahir gibi çalışarak onun katillerinde hesap soracağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Başta Diyarbakır Barosu olmak üzere Çağdaş Hukukçular Deeği ve tüm diğer hukuk örgütleri bu dosyanın sahibidir ve bütün gücümüzle bu dosya için mücadele edeceğiz.

İkinci konu olarak da iki meslek örgütü başkanı için; Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin FEYZİOĞLU ve İstanbul Barosu Başkanı Ümit KOCASAKAL için birkaç şey söylemek isterim. Bu her iki kişiden de meslek örgütlerimizi kurtarmak zorundayız. Tahir'in anısına yaptıkları saygısızlık, katledilmiş bir Baro Başkanının arkasından yaptıkları açıklamalar, Türkiye halklarına karşı yaptıkları saygısızlık ve ölçüsüzlüğün cezasını bu ülkenin avukat örgütlerinin başından uzaklaştırılarak ödemek zorundadırlar. Biz onları defterlerimizden sildik onlar da bizi defterlerinden silsinler. Bu saatten sonra bu kişileri meslek odalarımızın başında yönetici olarak görmek istemiyoruz. Sırtınıu devlete yaslamış avukat olmaz, devletin çanağından avukatlık yapılmaz. Avukatlık yapacaksanız özgür, bağımsız, halkın ve ezilenlerin yanında avukatlık yapacaksınız. Barolar bunun içindir. BİZ TAHİR GİBİ BARO BAŞKANI İSTİYORUZ. BİZ KENDİMİZ GİBİ BARO BAŞKANI İSTİYORUZ. Bu kişilerden ilk seçim döneminde, hem İstanbul Barosunun hem de Türkiye Barolar Birliği'nin kurtulmasını ümit ediyorum. Bunun için de elimizden gelen çabayı harcayacağız. Sonuç olarak Tahir katledildiği günden bu yana hepimizin aklında birinci öncelik olarak onun katillerinin bu cinayeti planlayanların, organize edenlerin ve onun arkasında duranların ortaya çıkarılması vardır. Bunu muhakkak başaracağız, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Tekrar teşekkür ederim.