Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir

04.02.2019

Baro Başkanımız Tahir ELÇİ’nin katledilişinin 157. haftası anma etkinliği bugün de meslektaşlarımız ve HDP Siirt Milletvekili Av. Meral DANIŞ BEŞTAŞ’ın Katılımıyla yapıldı. Etkinlikte konuşan Baro Başkanımız Av. Cihan AYDIN şunları söyledi;  

Değerli meslektaşlarım, sevgili basın mensupları 157. Yaftada tekrar beraberiz. Tahir ELÇİ anması için maalesef 157 haftadır aynı şeyleri, soruşturma dosyasında bir gelişme yaşanmadığını söylemek zorundayız. Soruşturmaya ilişkin dosyanın takipçisiyiz. Umudumuz o ki bu konuda hızlı bir şekilde bir ilerleme sağlanması, fail veya faillerin hızlı bir şekilde yargı önüne çıkarılmasıdır. Bunun yanı sıra geçmiş dönem Baro Başkan ve Yönetim Kurulu hakkında Baromuzun rutin iş ve işleyişi, açıklamaları dolayısıyla bir soruşturma açıldı. Bu konulara ilişkin düşüncelerimizi de açıklamamızda aktaracağız.

1927 yılında kurulan ve özellikle yakın tarihinde insan hak ve özgürlükleri alanında faaliyetleri ile ulusal ve uluslararası alanda takdir kazanan Diyarbakır Barosunun geçmiş dönem başkan ve yönetim kurulu üyeleri aleyhinde cumhuriyet savcılığınca soruşturma başlatılmıştır.

Soruşturmaya konu fiiller; Baromuzun yıllardan bu yana rutin olarak yaptığı ve bundan sonrada yapmaya devam edeceği insan hakları ihlallerini yerinde inceleme, izleme ve raporlama, kamuoyuna duyurma ve sorumlular hakkında şikayette bulunma çalışması olduğu; bunun yanı sıra devletin ilgili mekanizmalarının temel hak ve özgürlüklere yönelik yaklaşımlarına karşı kurumsal itirazlarımızı da avukatlık kanunu çerçevesinde kamuoyu ile paylaşmaktan ibaret olduğu açıktır. Yani devletin sorumlu olduğu ve bu nedenle de örtbas etmeye çalıştığı suçları ya da fiilleri araştırıp failleri yargı önüne çıkarmaya çabalamaktayız.  İşte Baromuz, bu yüzden hedef tahtasına konulmuştur.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun ‘Baroların Kuruluş ve Nitelikleri’ başlıklı 76. maddesi Barolara; ‘hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak’ görevini yüklemektedir. Kurulduğu günden beri yasayla kendisine verilen bu önemli görevi her koşul ve şartta tarafsızlığından ve bağımsızlığından ödün vermeden yerine getiren Diyarbakır Barosu’nun, Hakkari ilinde gerçekleştirdiği incelemeler ve sunduğu rapor, Baromuzun ‘İnsan Hakları’ alanında yaptığı sayısız çalışmanın örneklerden biridir. Yine soruşturmaya konu edilen ‘1915 Ermeni Tehciri’ ve ‘Kürdistan’ kavramlarına ilişkin olarak ise benzerleri rutin olarak hem baromuz, hem de  başka STK’lar ya da kişiler tarafından kullanılan kavramlardır.

Diyarbakır Barosu, yıllardan beridir bu ve benzeri çok sayıda çalışmaya, görüş açıklamaya imza atmıştır. Baromuz ve üyeleri; sıkıyönetim, OHAL gibi olağanüstü yönetim dönemlerinin en ağır ve insanlık dışı uygulamalarına tanıklık etmekle kalmamış, aynı zamanda bunlarla mücadelede de etmiştir. Sayıları binlerle ifade edilen faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar, köy yakma ve boşaltma gibi ağır insan hakları ihlallerini her dönem raporlamış ve bu suçların soruşturulması için ulusal ve uluslar arası hukuk mekanizmalarına başvurmuştur. Kalın bir cezasızlık ve dokunulmazlık zırhı ile korunan failleri yargı önüne çıkarmayı hedeflemiş, bu şekilde ülkenin demokrasi ve hukuk standartlarının kısmen de olsa yükselmesine ciddi katkı sunmuştur. Temel hak ve özgürlüklerden yana bu tutumu nedeniyle, sürekli iktidarların hedefinde olmuştur. Son çeyrek yüzyılda yüzlerce üyesi hakkında cezai takibatlar yapılmış, üyeleri gözaltına alınmış, işkence görmüş, tutuklanmıştır. Yine başkanlarına yönelik suikast girişimlerinde bulunulmuş ve nihayet 28 Kasım 2015 tarihinde Baro Başkanımız Tahir ELÇİ, henüz faili bulunmayan bir cinayet sonucunda katledilmiştir. Hukukun esamisinin okunmadığı bu karanlık zamanlarda, iktidarın hoşuna gitmeyen söz söyleyen hemen herkes, ısmarlama soruşturma ve davalarla “hizaya” getirilmeye, yani tedip ve tenkile çalışılmaktadır. Bu soruşturmayı da, bu kapsamda değerlendiriyoruz.  

Bu tür hukuk dışı soruşturmalarla,  baroların temel hak ve özgürlükler konusundaki rollerini oynamaları engellenmeye, barolar ve yönetim kurullarının baskı altına alınmaya çalışıldığının farkındayız. Yani amaçlanan, kurumsal ifade özgürlüğü ve elbette örgütlenme özgürlüğüdür.  Hedef ise otoriter ve totaliter bir yönetimdir, tek sesliliktir, çağdışılıktır. Ama şunun da bilinmesini istiyoruz. Diyarbakır Barosu, 12 Eylül darbesinin insanlık dışı uygulamalarına teslim olmadığı gibi benzer uygulamalara tanıklık ettiğimiz bu karanlık dönemde de teslim olmayacaktır. Soruşturmaya konu olan benzer faaliyetlerine bundan sonra da devam edecektir.                             

Sonuç olarak; her türlü muhalif fikre soruşturma açanlara ve bu soruşturma iznini veren Adalet Bakanlığına sesleniyoruz; şiddet çağrısı içermeyen düşüncelerle ve muhalif fikirlerle mücadele edeceğinize; bu enerjinizi, Tahir Elçi şahsında binlerce faili meçhul cinayete, yargısız infaza ve diğer insanlığa karşı suçları aydınlatmaya harcasaydınız, Türkiye şimdi olduğundan çok daha demokratik, saygın ve yaşanabilir bir ülke olacaktı.