Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü Açıklama ve Raporu

25.11.2021

BASINA VE KAMUOYUNA

Bizler Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı olarak 7 Mart 2019'dan beri Diyarbakır'ın kadın ve LGBTİ'lere dönük şiddet çetelesini belli periyotlarla kamuoyuna açıklıyoruz. Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü kapsamında şehrin son bir yıllık şiddet çetelesini sizlerle paylaşmak için buradayız.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi (kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi), 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Bu sözleşme 20.03.2021 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile haksız ve hukuksuz bir şekilde feshedilmiştir.

İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik yapılan fesih ilanına karşı ağ bileşeni olan Diyarbakır Barosu ve Rosa Kadın Derneği ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği tarafından, Danıştay'da YÜRÜTMEYİ DURDURMA talepli KARARNAMENİN İPTALİ davası açılmıştır. Açılan davaların akıbetini beklemekteyiz.

Bizler Şiddetle Mücadele ağı bileşenleri olarak, toplumun bütün kesimlerini, tüm dünyada şiddetten korunmak için en kapsamlı uluslararası yasal standart olan İstanbul Sözleşmesi'ne sahip çıkmaya davet ediyoruz.

KADIN CİNAYETLERİ

Basına yansıyan ve bileşen kurumlarca tespit edildiği üzere Diyarbakır ilinde son bir yılda SÜRYAN BÜYÜK, GÜLİSTAN ŞAYLEMEZ, HAVVA YILMAZ, BEDİA AYDOĞAN, SEMANUR KAPLAN, ŞİRVAN DÖNMEZ, SEVGİL FİDAN, EMİNE KARAKAŞ, AYŞE TAYURAK, ASLI DEMİR, GURBET FİDA isimli 11 kadın erkek şiddeti sonucu hayatını kaybetmiştir.

Kadın cinayetlerinde artışa sebep olan ve tarafımızca tespit edilen ihmal ve sorunları raporda ayrıntılı sıraladık.

MÜLTECİ KADINLAR

Mülteci kadınlar, kendilerine yönelik toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık ve cinsel şiddet başta olmak üzere diğer şiddet türlerinin tamamına çok daha ağır ve yoğun şekilde maruz kalmıştır. Ancak şiddet mağduru kadınlar kendilerinin hiçbir makam tarafından korunmayacağı düşüncesiyle resmi kurum ve kuruluşlara oldukça az başvuru yapmaktadırlar. Verili tarihler arasında 36 mülteci kadın şiddete maruz kaldıkları gerekçesiyle kurumlara başvuru yapmıştır.

LGBTİ+ LAR

Yaklaşık iki yıldır ana akım medyada ve devlet televizyonunda, yer verilen “cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliği” ibareleriyle Türkiye’deki kadınların yanı sıra lgbti+ların ve mülteci kadınların da birkaç referans metninden biri olan İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik karşı kampanyalar gerçekleştirilmiştir. Üst düzey politikacılar, devlet ve hükümet yetkilileri, bu yöndeki eşitlik taleplerini reddetmelerinin yanı sıra, lgbti+’lara yönelik ayrımcılığı körükleyecek homofobik ve transfobik açıklamalar yapmıştır/yapmaya devam etmektedir. COVID-19 pandemisi koşullarıyla birleşen kriminalizasyon çabaları ve hedef göstermeler lgbti+’ların hayatlarını daha da zorlaştırmakta, lgbti+’lara yönelik suçların artması ve meşrulaştırılmasının önünü açmaktadır.

Trans kimlikleri kriminalize etmeye yönelik keyfi uygulamalar, transların toplum içindeki görünmezliğini ve haklara erişimlerinin önündeki engelleri artırmaktadır.

CEZAEVLERİNDE YAŞANAN ŞİDDET VE HAK İHLALLERİ

Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevinde yaşanan ve ağ bileşeni kurumlarca 70 mahpustan 47 sinin yaşamsal risk taşıyan hastalıklarının mevcut olduğu tespit edilmiştir. Birçok mahpusun COVID19 a yakalandığını ve bu konuda cezaevi idaresinin özen ve sorumluluklarını yerine getirmediği belirlenmiştir. Pandemi gerekçe gösterilerek cezaevlerinde ağır olan koşullar bütün sosyal faaliyetlerde durdurularak daha da ağırlaştırılmıştır. Karantina sürelerinin defalarca uzatılmasının, adeta bir cezalandırma yöntemine dönüştüğü bizler tarafından tespit edilmiştir.

YARGI TACİZİ

Daha önceki yıllarda başlayan ve İstanbul Sözleşmesinin fesih girişimi tarihi itibari ile artan kadın çalışmaları alanında veya siyasal, sendikal alanda mücadele eden aktivist kadınlara dönük yargı operasyonları hız kesmeden yine devam etmiş ve onlarca kadın gözaltına alınmış, tutuklanmış, soruşturmalardan geçirilerek yargılanmıştır.

Bu yargılamalarda kadınlar, 8 Mart ve 25 Kasım eylemlerine katılmak, kadın hakları aktivizmi yapmak, ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkı kapsamındaki çalışmalar, siyasi alandaki çalışmalar, basına verilen röportajlar ve demeçler, kadın yürüyüşlerine ve mitiglerine katılmak, şiddetle mücadele alanında çalışmalar yürütmek ya da kadın derneklerine üye olmakla suçlanmış ve yargılamalar bu suçlamalar üzerinden yürütülmüştür.

Nitekim geçtiğimiz günlerde TJA dönem sözcüsü Ayşe GÖKKAN tamda bu suçlamalarla yürüttüğü kadın mücadelesi sebebiyle yargılandı ve 30 yıl hapis cezasına mahkum edilerek tutukluluk halinin devamına karar verildi. Verilen bu mahkumiyet kararıyla Kürt Kadın Mücadelesinin kriminalize edilmesi hedeflenmiştir.

Kürt Kadın Hareketine dönük yargı eliyle yapılan bu saldırıların topyekun kadın mücadelesinin kendisini hedef aldığını ve yürütülen yargı tacizinin günden güne derinleşerek devam edeceği öngörüsünü bir kez daha ifade ediyoruz.

Ağ bileşenleri olarak 2021 yılında yapılan kadın eylemlerine orantısız güç kullanımı ile müdahale edilmesi, miting-yürüyüş gibi etkinliklerde kadınların alana alınırken şiddet ve hak ihlali boyutuna varan ince arama, keyfi şekilde eşyalara el konulması, hakaret, itiraz eden kadınları darp etme ve gözaltına alma şeklinde polis uygulamalarıyla karşılaşıldığı tespit edilmiştir. Gözaltına alınan kadın aktivistlerinin gözaltı sürecinde değişik şekillerde şiddet ve hak ihlaline maruz kaldıkları tarafımıza yapılan başvurulardan anlaşılmıştır.

ÖZEL SAVAŞ POLİTİKALARI

Diyarbakır’da ve bölgedeki diğer illerde yer alan kafelerde, gençlerin gittiği mekanlarda uyuşturucu maddeye ulaşmanın kolaylığı, kolluk tarafından sıkı bir denetimin ve özenli bir yaklaşımın olmadığı gözlemlerimiz arasındadır. Kadınlar, flörtle başlayan, ve daha sonra tacizle süren tuzaklara düşürülerek, şantaj ve tehditle pazarlanmakta ve/veya uyuşturucu madde verilerek fuhuşa zorlanmaktadır. Genç kadınların çeteleşmiş kamu görevlileri tarafından cinsel şiddete maruz kaldıktan sonra sistemin tüm mekanizmaları tarafından görülmediği, duyulmadığı ve yapılan tüm şikayetlerin takipsizlikle sonuçlandığı bir süreçle, bu kadınlar defalarca şiddete maruz kalmaktadır. Hakaret, tehdit, şantaj, darp edilme, intihara zorlama gibi farklı uygulamalarla kadınlar sindirilmeye ve şikayetlerini geri çekmeye zorlanmaktadır. Tüm bu şiddet sarmalı bir sistem politikası olarak iyice açığa çıkmıştır.

ARTAN İSTİSMARLAR

Hükümetin cinsel istismar ile etkin bir mücadele niyetinde olmadığı ve sürdürülebilir bir çocuk koruma politikası yürütmediği, bu konuda hiçbir çaba, girişim ve vaadinin olmadığını görüyoruz. Bu sebeple istismar vakalarının gün geçtikçe daha vahim boyutlara ulaştığı aşikardır. Son zamanlarda özellikle Diyarbakır ilçelerinde yaşanan ve failin kamu görevlisi olduğu birçok vaka hem basına yansımış hem de mağdurlar tarafından ağ bileşeni kurumlara başvuru yapılmıştır. Bu başvurularda cinsel istismar vakalarının adli mercilere yansımaması için bazı kamu görevlileri tarafından özel çaba harcandığı belirlenmiştir. Failin kamu görevlisi olduğu dosyaların kapatılmaya çalışıldığı ve hem toplumsal hem adli makamlar nezdinde cezasızlık politikalarının devreye konulduğu tespit edilmiştir.

KAMUSAL ALANDA ŞİDDET

Şiddetin sağlık alanında açığa çıkan boyutlarında şiddete maruz kalanın hekim ile karşılaşmadan önce birçok bürokratik işlemden geçirilmiş olduğu bilinmektedir. Diyarbakır'da merkezi hastaneler dışında çoğu ilçe devlet hastanesinde sosyal hizmet uzmanı ve ruh sağlığı uzmanı bulunmadığı için, rapor almak üzere götürülen şiddet mağdurlarının defalarca kez adli işlemlere maruz bırakıldığı ve ikincil travmaların yaşatıldığı gözlemlerimiz arasındadır.

Çoğu hastanede şiddet vakalarına özgün adli muayene için ayrı bir alanın olmadığı, bu eksiklik şiddete maruz kalanların yaşadıklarının en ince ayrıntısına kadar tüm hastaneye ve küçük ilçelerde tüm ilçeye yayılarak hasta mahremiyeti ve gizlilik kurallarının ihlaline sebep olmaktadır. 18 yaş altı başvurularda eğer başvuran çocuk evli ise yada kendi çocuğu varsa bir çocuk olarak değil kadın olarak yaklaşım gösteriliyor, sağlık personellerinin genel yaklaşımları böyle gerçekleşiyor.

Yine kamunun eğitim başlığında; pandemi sürecinde kız öğrencileri (özellikle lise grubu öğrencileri) evdeki kardeşlerine bakma ve ev işleri sorumluluğunu üstlenme durumundan dolayı online eğitime katılım düzeyleri oğlan öğrencilere göre çok daha düşük düzeyde olmuştur. Bu süreçte kız öğrencilerin okul terkleri ve erken yaşta evlilikleri artmıştır.

Yeni dönemde okulların açılmasıyla beraber hem okul idarelerinin hem de okul ortamındaki erkeklerin, kadın emekçilere yönelik mobingleri artmış bu durum daha da görünür olmuştur.

Genel hatları ile kamuoyu ile paylaştığımız şehrin şiddet tablosunun detaylarını raporumuz ile yayınlayacağız.

Diyarbakır Şiddetle mücadele ağı olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan her türlü şiddete karşı mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğimizi bir kere daha deklare ediyoruz.

Kadına ve LGBTİ+lara yönelik şiddete karşı gittikçe derinleşen cezasızlık politikasına, kadın aktivistlere dönük operasyonlara ve haksız gözaltı uygulamalarına, şiddetle mücadelede yasal düzenlemelerin uygulamasındaki eksiklik ve özensizliklere, medyanın şiddeti normalleştiren ve kanıksayan diline, artan kadın cinayetlerine dair çözüm arayışının olmayışına bu mücadele gününde bir kez daha itiraz ediyoruz.

Bugün açıklayacağımız veriler 26.10.2020-15.11.2021 tarihleri arasındadır.

Yaşasın örgütlü mücadelemiz!

 

Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı

DAKAH-DER

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi

Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu

İHD Diyarbakır şubesi Kadın Komisyonu

KESK Amed Kadın Meclisi

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu

Rosa Kadın Derneği

SHU-DER Diyarbakır Şubesi

Tabipler Odası Kadın Komisyonu

TMMOB İl Kadın Kurulu

 

2020-2021 Diyarbakır Şiddet Raporuna ulaşmak için TIKLAYINIZ