Uygulamamızı İndirin

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için uygulamamızı indirebilirsiniz.

Hemen İndir
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'ne ilişkin Çocuk Hakları Merkezimiz Tarafından Basın Açıklaması Yapıldı

20.11.2022

ANADİLDE EĞİTİM TEMEL HAKTIR,
ÇEKİNCELERİ KALDIRIP DİLSEL VE KÜLTÜREL AYRIMCILIĞA SON VERİN
 
20 Kasım 1989’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi dünya üzerindeki en geniş katılımlı belge olma özelliğini taşımaktadır. Çocuklara özgü hakların düzenlendiği, çocukların hak öznesi sayıldığı, çocuğun odağa alındığı bir metin olan Sözleşme’nin 33. Yılını geride bırakmış bulunmaktayız.
 
1994 yılında Sözleşmeyi onaylayan Türkiye; çocukların ifade özgürlüğünü, kendi kültürlerini yaşatma ve kendi dillerini kullanma haklarını kapsayan sözleşmenin 17, 29 ve 30. maddelerine çekince koymuştur. Farklı ırklara ve etnik kökenlere sahip çocukların eğitim, ifade özgürlüğü, kendi kültürlerini yaşatma ve kendi dillerini özgürce kullanma haklarını içeren bu maddelere konulan çekinceler çocukların geleceklerini inşa edebilmelerinin, kendilerini geliştirmelerinin ve özgürce ifade edebilmelerinin önünde engel teşkil etmektedir. Sene içerisinde devlet okullarında verilmesi planlanan seçmeli Kürtçe dersinin talep edilmesi noktasında çocukların ve ebeveynlerin yaşadığı zorluklar anılan maddelere konulan çekincelerin neticesidir. Çocukların kendi kültürlerine, diline ve benliğine ilişkin düzenlemeler olan 17, 29 ve 30. maddelere konulan çekincelerin derhal kaldırılması gerekmektedir.
 
Pandemi sürecinden sonra yüz yüze eğitim öğretim dönemi yeniden başlamış ise de uzunca bir süre eğitim alamayan veya bu süreçte okul hayatından tamamen koparılan çocuklar yönünden herhangi bir iyileştirici çalışma yapılmamıştır. Sürekli değişen eğitim sistemi pandemi süreci ile birlikte çocuklar yönünden travmatik bir hal almıştır. Yeni eğitim döneminin başladığı sıralarda giyim ve kırtasiye fiyatlarının yüksekliği sebebiyle çocukların eğitim hayatlarından uzak kalacağı konuşulurken; geçen birkaç ay içerisinde birçok çocuğun beslenme ihtiyacının dahi karşılanamadığını tecrübe ederek öğrenmiş bulunmaktayız. Bu kapsamda sosyal bir devletin eğitimde fırsat eşitliğini sağlaması ve çocuk hak odaklı politikalar üretmesi gerektiğini vurgulamak isteriz.
 
Çocuk hakkı ihlallerinden biri de çocuk işçiliğidir. Çocuklar ağırlıklı olarak tarım sektöründe, aile işçiliğinde ve ev içi hizmetlerinde çalıştırılmaktadır. Artan mülteci nüfusuyla birlikte, mülteci çocuk işçilerin sayısında da artış yaşanmıştır. Mesleki eğitim ya da beceri eğitimi üzerinden ‘çırak’ ve ‘stajyer’ adı altında milyonlarca çocuk zorunlu olarak çalıştırılarak yoğun emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır. Artan yoksulluk ve işsizlik nedeniyle aileleriyle birlikte göç etmek zorunda kalan çocuklar, göç ettikleri şehirlerde çocuk işçi olarak çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Basına yansıyan verilere göre kasım ayı içerisinde 7 çocuk iş cinayetinde hayatını kaybetmiştir. Çocuk işçiliğine maruz bırakılan çocukların aile yapıları denetlenmeli ve varsa yetişkin aile bireylerinin istihdamı devlet tarafından desteklenmelidir. Yine varsa ailede özel durumlu bireyler desteklenmelidir.
 
Cezaevlerinde tutulan veya anneleriyle birlikte yaşayan çocuklar bulundukları ortam itibariyle birçok hak ihlaline maruz kalmaktadır. Her şeyden önce cezaevlerinin fiziksel yapıları çocukların sağlıklı bir şekilde yaşamaları ve ruhsal ve fiziksel gelişimleri için gerekli yeterlikte değildir. Yargı mekanizmaları eliyle özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan bu çocuklar sağlık hakkına ulaşmakta zorluk çekmekte, oyun ve eğitim haklarından mahrum bırakılmakta, işkence ve kötü muamele ile akran zorbalığına maruz bırakılmaktadırlar. Bu kapsamda çocuklar üzerinde hiçbir olumlu etkisi bulunmayan bu uygulamalardan vazgeçilerek çocuk cezaevlerinin kapatılması, cezaların infazının çocuk dostu usullerle yerine getirilmesi gerekmektedir.
 
Uzun süren yargılamalar, çocuk adalet sistemi içerisindeki profesyonellerin iş yükü ve yeterlikleri, çocuk dostu yargılama ilkelerine aykırı işlemler nedeniyle adalet sistemi içerisine giren çocuklar hak ihlaline uğramaktadır. Çocuklar sistem içerisinde özne olarak görülmemekte, kendilerini ilgilendiren çoğu işe katılımları sağlanmamaktadır. Çocuk algısına ve çocuk hak odaklı bakış açısına sahip olmayan meslek uzmanlarının adalet sistemi içerisinde bulunması çocuğun üstün yararının gözetilmesi noktasında endişe yaratmaktadır.  
 
Zırhlı araçlardan kaynaklı olarak yaşam, oyun ve sağlıklı çevrede yaşama hakkı ihlali artarak devam etmektedir. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak hazırladığımız Zırhlı Araç, Mayın ve Çatışma-Savaş Atıkları Kaynaklı Çocuk Hakkı İhlalleri Raporunda da belirtildiği üzere son 2011-2022 yılları arasında 22 çocuk hayatını kaybetmiş, 27 çocuk ise yaralanmıştır. Yargı merciilerince, etkin olmayan bir yargı süreci işletilerek, faili kamu görevlisi olan sanıkların cezasız bırakılması yaygın ve sistematik bir hal almıştır. Yaşama hakkının korunması kapsamında, adli pasifliğin sona erdirilmesi ve etkin yargı sürecinin işletilmesi gerektiğini belirtmek isteriz.
 
Cinsel istismar, çocukların maruz bırakıldığı yetişkin şiddeti türlerinden yalnızca biri olup çocuk koruma sistemindeki eksiklikler nedeniyle, çocuklara gereken destek sağlanamamaktadır. Basına yansıyan verilere göre 2022 yılının ilk 10 ayı içerisinde 205 çocuk cinsel istismara maruz bırakılmıştır. Cinsel istismarın ihbar ve tespitteki zorluk boyutunu da birlikte değerlendirdiğimizde cinsel istismarla mücadele noktasında resmi kurumların, sistemdeki diğer profesyonellerle ortaklaşmasının önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Çocuk Adalet Sistemi içerisindeki sorunların tespit ve çözümünde alandaki tüm profesyonellerin ortaklaşması gerekmektedir.
 
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak; çocuk hak ihlallerinin önlenmesi için çocuk hak temelli ve bütüncül bir çocuk politikası oluşturulması gerektiğini belirtir; her çocuğun sağlıklı ve güvenli bir şekilde yaşaması, hayatlarının her alanında fırsat eşitliğinden ve hak ve özgürlüklerinin tamamından eksiksiz bir şekilde yararlanması adına mücadele etmeye devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.