Page 529 - 2018-2021 Çalışma Raporu
P. 529
dan hareketle; İmralı İnfaz Rejimi olarak adlandırılan; Abdullah Öcalan ve beraberinde-
ki üç mahpusa uygulanan tecrit, Anayasa’ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanuna aykırıdır. Yine İmralı Ha-
pishanesi’nde uygulanan İnfaz Rejimi, Anayasa’da vücut bulan Eşitlik ilkesine, Hukuk
Devleti ilkeleri ile Temel Hak ve Özgürlükler bağlamında uluslararası sözleşmelere atıf
yapan Anayasa 90/son maddesine aykırıdır.AİHS 3. Maddesinde belirtilen hükümlüye
hangi ceza nedeni ile ilgili olursa olsun “gayri insani yahut haysiyet kırıcı” bir ceza in-
fazına ve muamelesine tabi tutulamayacağını, yine sözleşmenin “özgürlük ve kişi gü-
venliği, hakkı” ile ilgili 5/1a bendine göre mahkûmiyet üzerine, usulü dairesinde hapse-
dilmesini” düzenleyen amir hükümlerine aykırıdır.5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 2. Maddesinde belirtilen; “Ceza ve Güvenlik
tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda
bulunulamaz”. Aynı maddede hükümlülerin; “Irk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cin-
siyet veya sosyal köken ve siyasi veya diğer fikir yahut düşünceleri ile diğer toplumsal
konumları yönünden ayrım yapılmaksızın..’’ uygulama yapılacağını düzenlenmiştir.Do-
layısıyla İmralı Hapishanesi’nde uygulanan tecridin hiçbir hukuki dayanağının olmadı-
ğı, hukuk dışı bir infaz sistemi olduğu, Devletin İdari Yapısı tarafından ve Güvenlik
Merkezli olarak yönetilip ve sürdürüldüğü görülmektedirTüm bu nedenlerle İmralı
Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde hükümlü statüsünde bulunan Abdullah ÖCALAN
ve üç mahpusa uygulanan “tecrit” koşullarının son bulması için, 8 Kasım 2018 tarihinde
DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkâri milletvekili Leyla Güven’in başladığı süresiz-dönü-
şümsüz açlık grevi bu gün itibarı ile 128. gününe ulaşmıştır. Türkiye Hapishanelerinde
bulunan birçok mahpus Leyla Güven’in talebinin haklı ve meşru olduğunu dile getire-
rek; bu talebin bir an önce yerine getirilmesi amacıyla öncelikli olarak 27 Kasım 2018
tarihinde Süresiz-Dönüşümlü, daha sonra 16 Aralık 2018 tarihi itibarıyla gruplar halin-
de Süresiz-Dönüşümsüz Açlık Grevi eylemine başlamışlardır. Bu gün (15.03.2019) iti-
bariyle ile Türkiye Hapishanelerinde Süresiz-Dönüşümsüz açlık grevcilerinin sayısı 1
Mart tarihi itibariyle 5.000’i aşmıştır. Leyla Güven’den sonra 16 Aralık 2018 tarihinde
Süresiz-Dönüşümsüz Açlık Grevine başlayan 41 kişilik birinci grup ise eylemlerinin 90.
günündedir. Açlık Grevlerinin sonlanması için siyasal iktidar ve yetkili kurumlar, ey-
lemcilerin taleplerini yerine getirmeye ve tecridi kaldırmaya yönelik olarak herhangi bir
adım atmamışlardır. Bu nedenle süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemcilerinin sayısı
gün geçtikçe artmaktadır. Leyla Güven ve ilk grupta bulunan açlık grevindeki mahpus-
ların sağlık durumları gelinen gün itibariyle kritik aşamadadır. Açlığın ortaya çıkardığı
bedensel, fiziksel yıkıcılık bilinmektedir. Bilindiği gibi uzun süreli açlığın; insan vücu-
dundaki tüm sistemler üzerinde çok olumsuz etkileri mevcuttur. Açlık grevlerinde ge-
nellikle şeker/şekerli sular, tuz, karbonat, B1(Tiamin) vitamini ve su alınmaktadır ve bu
maddeler yalnızca vücudun bazal enerji ihtiyacını minimum düzeyde karşılamaya yöne-
liktir. Ek enerji ihtiyacı bedensel doku yıkımıyla karşılanmaktadır. İnsan bedenindeki
dokuların bir ömrü vardır ve bazıları her gün bazıları daha uzun aralıklarla yenilenirler.
Doku yenilenmesinde kullanılan Protein, Vitamin ve Mineraller açlık grevi sırasında
alınmadığı için dokulara ait ağrılardan işlev yetersizliklerine giden sorunlar ortaya çı-
kar. Açlığa bağlı olarak bağışıklık sistemi bozulmakta, vücut savunma hücrelerinin üre-
tilmemesi sonucunda mikroplar kolay bulaşmakta ve gelişen enfeksiyonlar çok ağır
528

